“Çözüm: milli birlik hükümeti”

“Çözüm: milli birlik hükümeti”
Kahramanmaraş kent merkezinde günlük olarak yayım yapan “Kahramanmaraş’ta bugün” gazetesinin 27 Aralık 2016 tarihli Salı günkü sayısı “Çözüm: milli birlik hükümeti” manşetiyle çıktı.

Kahramanmaraş kent merkezinde günlük olarak yayım yapan “Kahramanmaraş’ta bugün” gazetesinin 27 Aralık 2016 tarihli Salı günkü sayısı “Çözüm: milli birlik hükümeti” manşetiyle çıktı.

İşte haberin ayrıntıları;

7 Haziran 2015’te yapılan seçimler sonrası geçiş sürecinde kısa dönem milletvekilliği yapan Sefer Aycan Türkiye’nin sıkıntılı bir süreçten geçtiğini, Yeni Kapı ruhunun devam etmesi için 3 partinin içerisinde olan milli birlik hükümetinin kurulması gerektiğini ve birlik beraberlik mesajının tüm dünyaya o zaman verilebileceğini söyledi.

7 Haziran seçimlerinden MHP’nin listesinden meclise giren fakat 1 Kasım seçimlerinde seçilemeyen MHP eski Milletvekili Sefer Aycan Kahramanmaraş’ta Bugün Gazetesini ziyaret ederek 1 yıllık süreci değerlendirdi. Aycan; “MHP olarak 6 yıldır birlik ve beraberlikten söz ediyoruz. Bu birliği istiyorsanız, Yeni Kapı ruhunu devam ettirmesi ya da ayakta tutması gereken Ak Partinin kendisidir. Ak Parti her zaman kendisine destek istiyor, ‘tamam’ biz bu desteği verelim de Ak Partinin de yapması gereken bazı adımlar var. Mesela ‘Milli Birlik Hükümeti kurulabilir.’ Üç parti bir araya gelerek milli hükümeti oluşturabilir. O zaman dünyaya çok iyi bir mesaj verir; artık bu oyunları durdurmak için hem kamuoyuna hem dış güçlere birlik olduğumuzu gösterir.” Dedi.

Ak Parti hükümetinin Suriye politikasından en başından beri yanlışlık yaptığını da belirten Aycan, Suriye’deki DEAŞ’a yapılan müdahaleyi olumlu bulduğunu fakat asıl tehlikenin ise PYD olduğunu kaydetti. Suriye’deki huzur ve istikrarın gelmesi için en az 30 yıl gerektiğine de değinen MHP Kahramanmaraş eski Milletvekili Sefer Aycan; “Irak bir bataklık ve 30 yıldır böyle. Bir 30 yılda Suriye ile uğraşacağız. 30 yıl insan ömrü için belki uzun olabilir ama ülke tarihleri açısından 30 yıl büyük bir süre değil. Zaten o bölgede 100 yıldır sorun var. 1. Dünya savaşından beri Irak’ta ve Suriye’de sorun var. Lozan görüşmelerinde bile geçici sınırlar oluşturuldu ve ‘bu iş burada bitmedi’ diyorlar. Bunun bitmediğini ABD’nin daha önceki Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice sınırların değişeceğini söylemişti ve bugün sınırlar değişiyor. Biz yıllardır Irak’ın toprak bütünlüğünden yana olduğumuzu söylemiştik, Irak şimdi 3’e bölünmüş durumda. Bakalım Suriye kaça bölünecek” diye konuştu.

Aycan yeni Anayasayla ilgili ise son şekline göre Genel Başkanları Bahçeli’nin ‘Mecliste destek verirsek sahada da veririz’ sözünü hatırlatarak, genel başkanlarının onayının tüm teşkilatlar tarafından uygulanacağını söyledi.

 

EN BÜYÜK MESAJ: MİLİ BİRLİK HÜKÜMETİ

MHP Kahramanmaraş eski Milletvekili Prof. Dr. Sefer Aycan zor bir süreçten geçen Türkiye’de Yeni Kapı ruhunun, birlik ve beraberlik görüntüsünün devam etmesinin Ak Parti hükümetine bağlı olduğunu, en büyük birlik ve beraberlik mesajını 3 partiyi de içine alacak Milli Birlik Hükümeti kurarak verilebileceğini söyledi.

7 Haziran seçimlerinde MHP’nin Kahramanmaraş listesinden 2’inci sırada meclise giren ve 1 Kasım 2015’te tekrarlanan seçimlerde Kahramanmaraş’tan 1 milletvekili çıkarmasıyla seçilemeyen Aycan Kahramanmaraş’ta Bugün Gazetesini ziyaret etti.

Bugün Gazetesi Genel Koordinatöre Mehmet Yüzbaşıoğlu ve Genel Yayın Yönetmeni Mesut Tuğrul’la bir araya gelen Aycan Bugün Gazetesinin gündeme ilişkin sorularını cevapladı.

Aycan hassas bir süreçten geçen Türkiye’de birlik ve beraberliğin sağlanması için Milli Birlik hükümetini adres gösterdi. Aycan ikinci olarak da alınan kararların istişare edilerek alınmasının en doğru bir iş olacağını belirtti.

Yeni anayasayla ilgili Bugün Gazetesinin sorularına da net bir şekilde cevap veren MHP Kahramanmaraş eski Milletvekili Prof. Dr. Sefer Aycan genel başkanlarının kararlarının tüm teşkilatlar tarafından uygulanacağını belirtti.

Seçimlerin üzerinden bir yıl geçti, bu bir yılı nasıl değerlendirirsiniz?

1 yıl iyi geçmedi. 1 Kasım seçimlerinden öncede söylüyordum, ülkenin sorunları çok büyük. Ak Parti 7 Haziranda tek başına iktidar olamadığında ısrarla ekonomik istikrar olmayacağını, hükümet istikrarın olmayacağını terörün olacağını öne sürerek koalisyon hükümeti olmamasını söylüyordu. Bende Ak Parti tek başına hükümet olsa da hatta 400’ün üzerinde milletvekili de çıkartsa bu ülkenin artık sorunlarını çözemeyeceğini ifade ediyordum. Dolayısıyla Ak Partinin artık ülkenin bu sorunlarını çözemeyeceğini her platformda dile getiriyordum. Çünkü bir takım tavizler verdi, yaptıkları yanlışların üzerine yanlışlar eklendi ve bu yanlış politikasının bedelini hep birlikte ödeyeceğiz ve ödemeye de devam ediyoruz.

Bilindiği üzere Suriye politikası vardı, Irak meselemiz var, PKK meselemiz var, çözüm sürecinin yanlışlıkları var ve ekonomik sorunlar var. O yüzden de tek başına iktidara gelse de Ak Partinin bu ülkeyi yönetemeyeceğini söylüyorduk. 1 Kasım seçimlerinde milletimiz Ak Partiye oy verdi ve tek başına iktidara getirdi. Ak Partinin tek başına iktidara gelmesine rağmen sorunlar çözülmediği gibi arttı.

Kendi içinde başbakanı değiştirdiler, arkasından darbe girişimi oldu, ekonomik anlamda da ciddi bir sıkıntı içerisindeyiz. Suriye politikasında tamamen bir çıkmazın içerisine girmiş bulunuyoruz. Maalesef müdahale etme aşamasına gelindi. Şuanki durumu doğru buluyorum, keşke bu noktaya gelmeseydi, bu noktaya gelmesinde de Ak Partinin Suriye politikasının yanlışlığı sonucudur.

Sizce bu oyun dış güçlerin bir oyunu değil mi?

Her zaman dış güçler var, sürekli de dış güçler Avrupa’sı, Amerika’sı burayı maniple etmeye çalıştığını biliyoruz. Esad’ı da biliyorduk, Esad bir zalim. Esad yeni zalim olmadı daha önceden de zalimdi ve babası da zalimdi. Esad bugün zalim olmadı 6 yıl öncede zalimdi. O zaman sayın cumhurbaşkanı uçakla gidip davetiye bırakırken, aynı evinde kalırken de zalimdi.

Sonradan bir Arap baharı çıktı, Arap dünyasını sansasyonel şekilde yeniden şekillendirmeye yönelik bir operasyon yapıldı ve biz ona destek verdik. Libya, Tunus, Cezayir vuruldu Mısır karıştı bizde Avrupalılarla birlikte hareket ettik. Sonra sıra Suriye’ye geldi, Suriye’de olayın böyle olacağını görmemiz lazımdı. Orada çok yanlış söylemler içinde bulunduk, Esad’ı istemediğimizi, Esad’ın gitmesi gerektiği gibi çok keskin ifadeler söyledik. Şimdi bunun bedelini ödüyoruz.

Sonuçta sınırımızdaki 700 km’de PYD yapılandı, 100 km’sinde de DEAŞ yapılandı. PYD’nin yapılanmasının önünü biz açtık, sınırlarımızı açarak buradan geçtiler ve orada yapılanmasına biz izin verdik. Şimdi DEAŞ’la uğraşıyoruz ama daha büyük tehlike PYD. Şimdi sınırımızın 700 km’lik kısmını PYD kontrol ediyor. Bizde Suriye’ye girmek zorunda kaldık çünkü sınırımızda saldırıyor, Ankara’da İstanbul’da saldırılar gerçekleştiriyor. Onun için girmek zorunda kaldık.

Irak bir bataklık ve 30 yıldır böyle. Bir 30 yılda Suriye ile uğraşacağız. 30 yıl insan ömrü için belki uzun olabilir ama ülke tarihleri açısından 30 yıl büyük bir süre değil. Zaten o bölgede 100 yıldır sorun var. 1. Dünya savaşından beri Irak’ta Suriye’de sorun var. Lozan görüşmelerinde bile geçici sınırlar oluşturuldu ve ‘bu iş burada bitmedi’ diyorlar. Bunun bitmediğini ABD’nin daha önceki dışişleri bakanı Condoleezza Rice sınırların değişeceğini söylemişti ve bugün sınırlar değişiyor. Biz yıllardır Irak’ın toprak bütünlüğünden yana olduğumuzu söylemiştik, Irak şimdi 3’e bölünmüş durumda.

Peki, sizce Suriye kaça bölünür?

Suriye, etnik yapısı daha değişik bir ülke. Alt tarafı Şii bir yapı oluştu ama Kuzey’de çok ciddi kargaşa devam edecek. Burada başka bir olay da Rusya 500 yıllık hedefine oluşarak sıcak denizlere yani Akdeniz’e indi. Şuan Suriye tamamen Rusya’nın kontrolünde, üstler kurdu, uçak gemisi orada, deniz altılar orada ve buradan da çıkmaz bir daha.

İran-Rusya ve Türkiye üçlüsü Suriye’ye bir sistem getiremez mi?

Daha dün Suriye’deki rejimi devirmekten yanaydık, birkaç gün önce İran ve Rusya ile bir araya gelerek rejimden yana olduk ve Suriye’nin bütünlüğünü savunur hale geldik. Suriye’nin bütünlüğünü savunmak doğru, ‘yabancıların burada ne işi var’ diyoruz fakat Rusya’yı sorgulayamıyoruz. Şuan Rusya’dan izin almadan Suriye’de hiçbir şey yapılmıyor.

Büyükelçi suikastı sizce neden yapıldı?

Rusya’nın Ankara büyükelçisini öldürmek Türkiye ile Rusya’nın arasına açmak amacındaydı. Bilindiği üzere öldüren kişinin de Fetullahçı Terör Örgütü üyesi olduğu ortaya çıktı. Onu yönlendiren veya onun arkasındaki güç büyük ihtimalle ABD veya Batıdır. Çünkü Türkiye ile Rusya’nın arasını bozmaya yönelik bir provokasyondu. Bilindiği üzere uçak düşürülmesinde de karşı karşıya gelmiştik orada da bir manipülasyon vardı. Elçi öldürülmesinde de Rusya ve Türkiye sağduyulu davrandı. Rusya Cumhurbaşkanı Putin, bunun arkasında başka bir güçler olduğunu, bu ilişkiyi bozmaya yönelik bir hareket olduğunu gösterdi. Bu olayın ertesinde Rusya’da bir toplantı vardı, toplantıyı da ertelemeyerek bu işin arkasındaki güçlerin oyununa gelmeyeceklerini gösteren bir çıkış yaptılar.

Eylemci Polisin sağ yakalamaması tartışmalarına nasıl bakıyorsunuz?

Orada yapılan açıklama makul geliyor. Zanlı öldürülmesiydi, konuşturulsaydı deniliyor ama eylemci polis yaralının başından ayrılmadığı için yaralı elçiye sağlık müdahalesi yapılamıyor. Önce ayağından vurulan eylemci polis Elçinin başından ayrılmadığı için teslim olmadığı için mecburen öldürülmesi gerektiği açıklandı. Bize makul geliyor, tabiki canlı yakalanıp konuşturulsaydı daha iyi olabilirdi. Fakat birileri o eylemciyi biri kurup göndermiş. Çünkü Eylemcinin oraya tek başına gitmesi bu eylemi yapması tek başına değil bence.

Sizce bu süreç nasıl huzura erer?

Şuan ülkemizin sıkıntıları çok fazla, ekonomik anlamda da ciddi sıkıntılar var, dar boğazdayız ve herkes bastırıyor. Çoklu bir ekonomik saldırıya da maruzuz. Bu noktaya gelmeseydik çok iyiydi ama bu safhadan sonra çok daha duyarlı bilinçli bir şekilde bir birbirimize daha çok kenetlenmeliyiz. 15 Temmuz’da genel başkanımızın verdiği destek çok önemliydi, terör konusunda hükümete her zaman destek verdiğimiz biliniyor. Bu bir ‘milli birlik’ deniliyor, çok güzel bizde MHP olarak 6 yıldır bunu söylüyoruz. Bu birliği istiyorsanız, devam ettirmeniz gereken ya da ayakta tutması gereken Ak Partinin kendisidir. Ak Parti her zaman kendisine destek istiyor tamam biz verelim de Ak Partinin de yapması gereken bazı adımlar var. Mesela Milli Birlik hükümeti kurulabilir. Üç parti bir araya gelerek milli hükümeti oluşturabilir. O zaman dünyaya çok iyi bir mesaj verir; biz artık bu oyunları durdurmak için hem kamuoyuna hem dış güçlere birlik olduğumuzu gösterir. Bu duruşu göstermek ve bu mesajı vermek Ak Partiye düşer. MHP buna hazır CHP’de hazır olduğunu söylüyor. Hem Yeni Kapı ruhuna uygun hareket edelim’ deniyor ama kendisi etmiyor ki.

Milli Seferberlik ilanı ediliyor, seferberlik ilanının gereği Milli Birlik Hükümetini kurmaktan geçer. Ya da bazı kararları danışarak alsın. Meclis zaten olağanüstü hal durumundan dolayı çalışmıyor. Bir takım kararnameler yazılıyor, sorulmadan, konuşulmadan ve birlikte danışılmadan yapıldığı için eleştiriler yapılıyor. En son küçük yaştaki çocukların tacizcileriyle evlendirme konusu teklif verdiler ve bu da meclisten geçmişti. Sonuçta tepkiler çoğalınca geri çektiler. Bu olumlu bir gelişmeydi, bunu telefi ettik. Fakat ekonomik, milli birlik ve terörle ilgili verilen kararlarda istişare edilseydi daha iyi karar çıkacağı ümidindeyim. Evet çok zor günler geçiyor, karamsarlık var ama bunu çözmek için hep birlikte hareket edeceksek bedel ödeyeceksek hep birlikte hareket etmemiz gereklidir.

Partili Cumhurbaşkanlığı sistemine nasıl bakıyorsunuz?

15 Temmuz sürecinden sonra genel başkanımız, yıllardır süren bir başkanlık meselesi olduğunu, ülkenin durumundan memnun olmadığını, bir fiili durum oluştuğunu bu fiili durumunda bize uygun olmadığını sosyal patlamalara neden olabileceğini ve cumhurbaşkanının suç işlediğini söyledi. Gurup toplantılarında birçok kez bu konuları gündeme getirdi fakat Ak Parti kanadından hiçbir açıklama gelmedi. Sonrasında Genel Başkanımız ‘bu durum böyle devam etmesin, ne istiyorsanız getirin meclise görüşülsün, oylansın, millete gitsin. Millet ne diyorsa ona uyalım’ dedi. Genel Başkanımızın söylediği buydu; yoksa rejim değiştirmek gibi bir çağrışım değildi. Ülkenin önünü açmaktı, bu kadar sıkıntı bela varken başımızda ‘Başkanlık’ deniliyor. Genel Başkanımız da ‘buyurun getirin’ dedi.

Zaten mevcut Cumhurbaşkanı şuan değişiklikten sonra gelecek Partili Cumhurbaşkanlığı sisteminden daha yetkili. Siz memlekette Başbakan değiştiriyorsunuz daha nasıl bir yetki isteyebilirsiniz. Koalisyon döneminde Genel Müdürlük yaptım, müsteşarlık yaptım. Koalisyon döneminde eliniz kolunuz bağlanıyordu; para Anap’ın elinde Başbakanlık DSP’nin elindeydi. Para istiyorsunuz vermiyorlar, kadro istiyorsunuz vermiyorlar. Bir mevzuat hazırlamanız bile yıllarınızı alır. Ya da bir şey yapacağınız zaman koalisyon ortağınız ne der? Üniversite ne der? Asker ne der? Hukuk ne der? Diyerek çırpınıyorsunuz. Şimdi koalisyondan şikâyet ediyorlar uyumsuzluğu şikâyet ediyorlar ama uyumsuzluğu hiç görmediler ki. Tek başına yönetiyor zaten, çağırıyor köşke her bakan gidiyor.

Yeni anayasa ile ilgili de hiçbir çalışmalarının olmadığı da ortaya çıktı. MHP’nin hassasiyetlerine önem veriyoruz’ dediler. 10 yıldır süren bir de süreç var. 10 yıldır ilk 4 madde değişiyordu, federatif sistemden söz edildi, ‘Türk’ kelimesi çıkartılmaya çalışılıyordu. MHP’nin girişimleriyle bunlar gündemden düştü. Şimdi Türk anayasası oldu. Anayasa’nın ilk 4 maddesini koruduk, eyalet sisteminin olmamasını koruduk. Şimdi tek değişen şey Türkiye Cumhuriyetinin başı Cumhurbaşkanı olacak. Zaten Anayasaya göre de yönetimin başı cumhurbaşkanıdır.

Yeni Anayasa’ya MHP referandumda destek verecek mi?

Genel Başkanımızın son kararı neyse teşkilatta tabiki ona uyacaktır. Şuan görüşmeler devam ediyor ve ne olacağı tam belli değil. Ak Partinin içerisinden de bazı maddelere karşı çıkan oldu. Anayasa metninin son şekline göre genel başkanımız kararını verecektir. Bu tasarı MHP’nin değil Ak Partinin tasarısıdır. Biz sadece görüş bildirdik, metne ne kadarı girer bilemiyorum. Genel Başkanımız son şeklinden sonra Mecliste ne karar verirsek, sahada da aynı kararı veririz’ dedi.

Türkiye’nin ciddi bir yönetim sorunu var, yasalardan kaynaklı bir sorun değil sadece kişisel. Tıp Fakültesinde sağlık yönetimi dersleri anlatıyorum. Yönetimde iyi kanun, kötü kanun yoktur. İyi yönetici, kötü yönetici vardır. Mevcut Anayasanın üçte ikisi değişmiş, sorun çözülmüş mü? Çözülmemiş. Onun için şuanki olan tüm sorunlarınızın hiç birisi anayasadan kaynaklanan bir sorun değildir. Yönetimden kaynaklanan bir sorundur. Anayasayı değiştirdiğiniz zaman da sorunlarınız çözülmeyecektir.

MHP’de mevcut yönetime muhalif olan kesim ne yapacak?

Muhalefetlerin girişimi dış oluşumun bir etkisiydi ve şuan sular duruldu. O rüzgar seçimden sonra değil, seçimden önce başlamıştı. 7 Haziran seçimlerden sonra direk Genel Başkanımızı hedef alan bir takım oluşumlar vardı. Seçim kampanyasını da onun üzerine kurulmuştu. Kendini MHP olarak görünler o dönem MHP’ye herkesten daha çok vurmuştu. Bu bir oyun ve algı operasyonuydu. Bütün seçim MHP’nin üzerine kurgulanmıştı, MHP’yi baraj altına çekecek bir oyundu. Sonuçta en çok milletvekili sayısını da biz kaybettik. Seçimlerden sonra da durmadılar, sürekli karıştılar, Genel Başkanımızı değiştirmeye yönelik bir darbe yapmaya kalktılar. Hatta Meral Akşener’in 15 Temmuz’da başbakan olacağım diye söylemi de vardı.

Muhalefet genel başkanlarını destekleyen arkadaşlarımız olabilir, bundan sonra partimize gelebilirler. Fakat direk Genel Başkanımıza düşmanca hareket içerisinde bulunanların ihraç edilmesiyle ilgili süreç gerçekleşti. Bunlarda çok az sayıdaydı. Diğer arkadaşlarımız gelirse partilerinde devam edebilirler.

Şuan Sefer Aycan ne yapıyor?

Şuan Gazi Üniversitesinde öğretim üyeliği görevimi sürdürüyorum. Derslere giriyorum bir taraftan da siyaseti takip ediyorum. Ara ara memleketime gelerek ziyaretler yapıyoruz, bir araya geliyoruz.

Etiketler :
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.