Kaçırılan oğluna 2 bin kilometre uzakta kavuştu
İSTANBUL (AA) - Velayeti kendisinde olan oğlu, eski eşi tarafından Irak'a kaçırıldıktan sonra yavrusunu bulmak için 4 ay büyük bir mücadele veren anne Diğdem Şenol, girişimleri sonucu Erbil'de kavuştuğu çocuğuyla İstanbul'a döndü.
Anne Şenol, İstanbul'da birlikte yaşadığı 10 yaşındaki oğlu Özgür Botan Çapraz'ı, Van'da uyuşturucu suçundan tutuklu bulunduğu açık cezaevinden izinli çıkan eski eşi Çağrı Çapraz'ın yanına 12 Haziran'da babaannesiyle gönderdi.
10 gün sonunda Çapraz'ın isteği üzerine 5 gün daha oğlunun babasının yanında kalmasına izin veren Şenol, süre sona erdiğinde bir daha oğluna ve eski eşine ulaşamadı. Oğlunun uzun süre nerede olduğundan haber alamayan anne Şenol, çocuğuna kavuşabilmek için büyük bir mücadele başlattı.
Sosyal medyada oğlunun kaçırıldığı yönünde mesajlar paylaşarak bulmak için çabalayan Şenol, hiçbir sonuç elde edemeyince Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın bir camideki cenaze törenine katılabileceğini düşünerek oraya gitti.
Gözyaşları içinde Erdoğan'a seslenerek konuyla ilgili yazdığı mektubu ve oğlunun fotoğraflarını verip yardım isteyen anne Şenol, haberin yayılmasının ardından oğlunun Irak'ın Erbil kentinde olduğunu öğrendi ve Irak'a gitti.
Erbil'de eski eşiyle görüşmesinde olumlu cevap alamayan ve tehdit edilen Şenol, Türkiye'nin Erbil Başkonsolosluğu'na başvurdu.
Konsolosluğun girişimiyle büyük bir hasretle beklediği oğluna kavuşan Şenol, gerekli yasal işlemlerin yapılmasının ardından çocuğuyla birlikte İstanbul'a döndü. Şenol, 4 ay verdiği mücadele sonunda oğluna sarılmanın mutluluğunu yaşadı.
Türkiye'de uyuşturucu ticareti nedeniyle tutuklu bulunan eski eş Çapraz'ın ise Irak'a kaçak yollardan girme ve velayeti annesinde olan çocuğunu alı koyma gerekçesiyle tutuklandığı belirtildi.
"Ne yaparsan yap çocuğu alamayacaksın"AA muhabirinin sorularını yanıtlayan Şenol, 2013 yılında boşandığını ve 6 yıldır cezaevinde bulunan eski eşinin ev iznine ayrıldıktan sonra kendisini arayarak oğluyla görüşmek istediğini anlattı.
Mahkemenin verdiği karara göre oğlunun yılın belli bir süresinde 10 gün babasında kalma hakkı olduğunu belirten Şenol, "12 Haziran'da eski kayınvalidem gelip İstanbul'dan oğlumu teslim aldı ve Van'a götürdü. 10 gün sonra bana teslim edilmesi gerekiyordu. 10 günden sonra eski eşim 'Doyamadım, 5 gün daha benimle kalsın' deyince izin verdim. Oğluma beni araması için giderken telefon vermiştim. Bu 15 gün içerisinde oğlumla gayet iyi bir şekilde görüştüm. Karşı tarafla da herhangi bir problemim yoktu." diye konuştu.
Şenol, 28 Haziran'da oğlunun kendisine teslim edilmesi gerektiğini fakat kimseye ulaşamadığını, bunun üzerine eski kayınvalidesini aradığında kendisine "Yola çıktılar, sana getiriyor." yanıtı verdiğini aktardı.
Akşam saatlerine kadar hiç kimseden haber alamayınca emniyete gittiğini dile getiren Şenol, şunları kaydetti:
"Emniyette şikayette bulunduğum sırada eski eşim bana bir uygulama üzerinden 'Biz Avrupa'ya kaçtık, sakın arama. Ben nasıl hasret kaldıysam sana da o hasretliği yaşatacağım. Oğlunu bir daha göremeyeceksin.' diye mesaj attı. O şekilde şikayette bulundum. Oğlum için arama kararı çıktı ama Türkiye sınırları içerisinde olup olmadığından emin değildik. Kaçırdıktan bir hafta sonra beni Hollanda kodlu bir numaradan aradı. 'Biz Hollanda'dayız, ne yaparsan yap çocuğu alamayacaksın.' dedi."
"Mektubumu Cumhurbaşkanımıza verdim"Anne Diğdem Şenol, sosyal medya, televizyon ve çeşitli mecralardan sesini duyurmak ve oğlunun nerede olduğunu öğrenmek için uzun süre uğraştığını vurguladı.
Twitter'dan oğlunun kayıp olduğu, kaçırıldığı ve nerede olduğunu bilmediği yönünde bakanlıkları etiketleyerek paylaşımda bulunduğunu aktaran Şenol, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bakanlar, Mehmet Şevket Eygi'nin vefatıyla ilgili mesaj paylaştılar. Fatih Camisinde cenaze namazının olduğunu öğrendim ve oraya ulaştım. Cumhurbaşkanımız gelecek mi gelmeyecek mi pek emin değildim. Mektubumu hazırladım, oğlumun fotoğraflarını bastırdım. Cumhurbaşkanımız geldi ve mektubu ona uzattığımda ilgileneceğini söyledi. 'Mektubu Adalet Bakanımıza vereceğim.' dedi. Abdülhamit Gül de cenazedeydi. Mektubu Bakan'a verirken gördüm. Daha sonra yine Ankara'ya gittim. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun özel kalemi ve yardımcılarıyla görüştüm. Külliye'ye de gittim. Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezinde (CİMER) bir dosya doldurdum. Cumhurbaşkanımız benim buraya geldiğimi bilsin istedim."
"İkinci evliliğini yapmışsın çocuk sana düşmüyor"Şenol, İstanbul'a döndüğünde kendisine oğlunun Irak'ta olduğuna dair bir telefon geldiğine işaret ederek, şöyle konuştu:
"Irak'a gideceğim, nasıl bir yer bilmiyorum. Başıma ne gelecek? Kimseyi tanımıyorum. Gözümü kararttım, 'Ne olursa olsun gideceğim' dedim. Pasaport işlemlerimi yapıp hemen yola koyuldum. İlk önce Soran bölgesine ulaştım, bir asayiş şubeye girdim. Soran bölgesinde yaşadıklarını söylediler. Daha sonra konsolosluğa gitmem gerektiğini söylediler, gittim. Asayişe geri döndüğümde oğlum oradaydı. Eski eşim beni tehdit ederek oğlumu geri aldı. Irak'ta ne kadar devlet, hukuk da olsa bir karışıklık vardı. 'Seni hapse atarız. İkinci evliliğini yapmışsın çocuk sana düşmüyor.' dediler ve çocuğumu benden geri aldılar. Daha sonra oğlum beni bırakmak istemedi. İki gün boyunca oğlumu sakinleştirmek için yanında kaldım. Oğlum 'Beni bırakın, anneme gideceğim.' diye sinir krizleri geçirdi. Oğlum sinir krizleri geçirirken, babası da gülüyordu. Bir baba nasıl oğluna bunları yaşatabilirdi?"
"İstanbul'a dönüyorum." diyerek Erbil'e gittiğini ve orada 1 ay boyunca mücadelesine devam ettiğini belirten Şenol, "Irak'tayken Cumhurbaşkanı Erdoğan bizzat beni aradı. Durumun ne olduğunu sordu. Durumu tüm detaylarıyla anlattım. 'Elimden geldiğince yardım edeceğim. İnşallah iyi bir sonuç alırız.' dedi. Sağ olsun elinden gelen her şeyi de yaptı. Daha sonra Erbil Başkonsolosluğundan beni aradılar, destek olacaklarını söylediler." şeklinde konuştu.
"Anne, sana sarılırsam seni hapse atacaklarmış"Diğdem Şenol, 3 Ekim'de oğluna kavuştuğuna işaret ederek, mutluluğunu şu sözlerle dile getirdi:
"Oğluma kavuştuğumda bana sarılmadı. 'Eğer annemi istiyorum.' dersen ya da 'Gidip sarılırsan anneni hapse attırırız.' diye tehdit etmişler. Hakimin yanında 'Niye sarılmıyorsun annecim?' dedim. Kulağıma fısıldayıp 'Anne sana sarılırsam seni hapse atacaklarmış.' dedi. 'Yok öyle bir şey.' deyince oğluma bana sarıldı. Evraklarımız onaylatılmıştı. Asayiş, emniyet, adliye sürekli bir koşturma oldu akşama kadar. Çocuğu benden alıp 2 gün yurda bırakacaklardı. Oğlum beni bırakmayınca yanımda kaldı. Sonuç güzel oldu çok şükür. Nereye gidersem gideyim konsolosluğun koruma ekipleri beni yalnız bırakmadı. Hepsine çok teşekkür ediyorum. Çok mutluyum. 4 aydır verdiğim savaşı bir ben biliyorum bir Allah biliyor. 4 aydır gözümde yaş dinmedi. Kelimelerle anlatılamayacak kadar mutluyum."
Oğlunu bir süre pedagoga götüreceğini, bu süreci atlattıktan sonra okuluna devam edeceğini kaydeden Şenol, bu zorlu süreçte kendisine yardımcı olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Erbil Başkonsolosu Hakan Karaçay ve Avukat Nevzat Doğramacı'ya minnettar olduğunu sözlerine ekledi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.