Kadınlar Günün 103. Yılı Kutlu Olsun!
1910 yılında Kopenhag’da Avrupa da oy hakkı mücadelesi için güç birliği yapmak amacı ile toplanmış olan sosyalist kadınlar kongresi aldığı kararla 8 mart’ı Amerikalı dokuma işçisi kadınların anısına ‘ Dünya Emekçi Kadınlar Günü’ olarak ilan ediyor. 103 yıl geçmiş olmasına karşın, dünya genelinde ve ülkemizde kadınların yaşadıkları sorunlara bakıldığında ne yazık ki hiç de iyimser görüntülerle karşılaşmıyoruz.
Bugün dünya da erkeklere oranla %25-50 oranında daha düşük ücretle çalışan ve her 3 kadından biri şiddette, her 5 kadından biri tecavüze maruz kalıyor. Üstelik bu şiddet ve tecavüz vakalarının %50’sinden fazlası, kadınlarımızın ya ayrıldıkları eşleri ya da hala evli olmak zorunda kaldıkları eşleri tarafından gerçekleştiriliyor. Çocuk yaşta denebilecek kadınlarımızın, genç kızlarımızın ise, bu şiddete maruz kalma oranı %7. Yani eğitim seviyesi ne olursa olsun; her 10 aileden birinde şiddet vakası görülürken, her 100 çocuktan 4 de tacize ve şiddete maruz kalıyor. Ülkemizde 4+4+4 eğitim sisteminin getirilmesiyle çocuk gelin sayısının artmasında toplumun büyük bir endişesi bulunmakta ve bu sistemin dezavantajlarının büyük olacağı da vurgulanmaktadır. 21 yüzyılda kadınların hala en yakınları tarafından öldürüldüğü, kız çocuklarının okula gidemediği, çocuk gelin ve çocuk annelerin bulunduğu, insan Hakları Bildirgesi’nin ilk maddesi olan Yaşama Hakkını bile kullanamayan kadınların olduğu bir dünyada yaşamaktan dolayı utanç duymaktadırlar.
Birleşmiş Milletler Kadına Yönelik her türlü ayrımcılığın ortadan kaldırılması sözleşmesi(CEDAW) ülkemiz tarafından imzalanmış olmasına rağmen, ne yazık ki yasal düzenlemeler; töre cinayetleri, kız çocuklarının okutulmaması, iş yaşamında kadın istihdamının engellenmesine neden olan düşünce ve önyargıların önüne geçememektedir. Üniversitelere örgenci alırken kadın erkek ayrımı yapılmazken, bugün özel sektör başta olmak üzere personel alım ilanlarına da yansıyan cinsiyet ayrımcılığı da oldukça düşündürücüdür.
Ülke nüfusunun %50 sini oluşturan kadınların evde oturmasının beklenmesi nüfusun %50 sinin atıl bırakılarak hiçe sayılması demektir. Kadınların ekonomik özgürlüklerini kazanamadıkları toplumda, kadınların kendi kararlarını kendilerinin aldıklarından bahsedemeyiz. Demokrasinin olduğu yerde kadın erkek ayrımı yapılmadan herkesin kendi ekonomik özgürlüğünü kazanma imkânı vardır.
Kadına yönelik her türlü tacizin giderek arttığı ve bunun hak olarak görülmeye başlandığı günümüz şartlarında kadın ve erkeğin eşit haklara sahip olduğu, kadınların çalışma alanlarında cinsel kimlikleriyle değil, çalışma disipliniyle, bilgi, tecrübe ve üretken fikirleriyle sorgulanmak ve değerlendirilmek istediklerini söylemekteler.
AKD olarak, herkesin ve daha çok kadının, insana yaraşır iş koşullarında ve insanca yaşamaya yeterli ücretlerle çalışabilecekleri; temel insan haklarının, çalışma hakkının, sağlık, eğitim ve sosyal güvenlik haklarının güvenceye alındığı bir çalışma yaşamına kavuşmalarını diliyor; 8 MART DÜNYA EMEKÇİ KADINLAR GÜNÜ’NÜ KUTLUYORUZ.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.