Paşayeva Türk Dünyasına Çağrı Yaptı
Azerbaycan Milletvekili Ganire Paşayeva Bayır bucak Türkmenlerinin durumu ile ilgili Türk Dünyasına çağrıda bulunarak, sahip çıkılmasını istedi.
Azerbaycan Milletvekili Ganire Paşayeva Bayır bucak Türkmenlerinin durumu ile ilgili Türk Dünyasına çağrıda bulunarak, sahip çıkılmasını istedi.
Pasayeva tarafından gönderilen bu çağrıda şu ifadeler yer alıyor.
EY TÜRK DÜNYASI!
TÜRKMENDAĞI’NDA EZİLENLER BİZİM İNSANLARIMIZDIR.
Dünya, büyük bir kargaşanın; belki de büyük bir savaşın eşiğindedir! Dünyanın birçok bölgelerinde şiddetli çatışmalar var. Aslında dünyada, Yakındoğu’da ve Ortadoğu’da, 1990’lı yıllardan beri devam eden, gizli bir savaş, bütün şiddetiyle devam ediyor. Bu savaş, diğerlerinden biraz farklı cereyan ediyor; çünkü ilan edilmemiş bir savaşla karşı karşıyayız! Ve maalesef savaşın yaşandığı coğrafyalar, Müslümanların ve Türklerin yaşadığı coğrafyalardır. İşgal edilen birçok bölgelerde Türkler ya büyük katliamlara maruz kaldı; ya da göçe zorlanarak vatanlarını terk etmeye mecbur oldular. Bu çatışma bölgelerinde, Türkler dışındaki her bir etnik gruba, batılı devletlerce büyük yardımlar yapılmasına rağmen, o bölgelerde yaşayan Türklere, bırakın kendilerini korumak için silah yardımını; insani yardım bile yapılmadı. Son 15-20 yılda, nice Türk yurdunda, Karabağ’da, Kerkük’te, Erbil’de, Musul’da, Telafer’de, Tuzhurmatı’da yaşayan, on binlerce Türk, vatanlarını terk ederek göç etmek zorunda kaldılar. Sadece Karabağ’da, bir milyondan fazla Türk, doğdukları topraklardan ayrılmak zorunda bırakıldı. Son 100 yılda birçok bölgede Türkler, vatanlarından sürgün edildiler, kısacası vatansız bırakıldılar! Bu yüzden, dünyada, vatansız kalmanın acısını, Türklerden daha iyi bilen başka bir millet yoktur! Bu gün bu katliamlar, bu sürgünler, belki de üçüncü dünya savaşının merkezi olan; aslında kıyametin de kopacağı yer olan, Suriye’de devam etmektedir. Kıyamet ise, her yerde olduğu gibi, maalesef, bu gün de yine Türklerin başında kopmaktadır. Son günlerde, Türkler, yeni bir dram yaşamaktadır. Suriye’de Türkmenlerin acısı gittikçe artıyor. Bayırbucak Türkmenlerinin son günlerde öz vatanlarında tutunabilmek, kendi yurtlarında kalabilmek için verdikleri ölüm-kalım mücadelesini, hepimiz izliyoruz. Suriye’de zulme uğrayan Bayırbucak Türkmenleri, yine yollara düştü. Binlerce ihtiyar, kadın, kız ve çocuk evini barkını, yerini yurdunu terk ederek kardeş Türkiye’ye doğru yeni bir göçe başladılar. Eli silah tutanlar ise mücadele ediyor, kendi vatanını koruyor. Bu saldırılarla Türkmendağı’ndaki Türk nüfus boşaltılmak istenmekte, o topraklarda, tıpkı Karabağ’da, Ahıska’da, Kırım’da, Kerkük’te olduğu gibi etnik temizlik yapılmak istenmektedir. Geçmişte Ahıska’da, Kırım’da, Karabağ’da yapılanlar, bu gün de Türkmendağı’nda yapılmakta, Türkler oradan da sürgün edilmekte, coğrafyanın nüfusu ve kaderi değiştirilmeye çalışılmaktadır. Kadere bakın ki Türkler, yaklaşık 200 yıldır Orta Asya’dan, Kazak Bozkırlarından, Kırım’dan Balkanlardan, Ahıska’dan, Karabağ’dan, Musul’dan, Kerkük’ten zorla göç ettiriliyorlar. Böylece Karabağ gibi, Kırım gibi, Ahıska gibi, Kerkük gibi ve son olarak Türkmendağı gibi stratejik açıdan önemli bölgeler, Türklerden arındırılıyor, bu bölgeler, asli unsurlarından temizlenerek aslında coğrafi ve etnik soykırım yapılıyor. Tarihi gerçekler bize, bir coğrafyanın nüfus olmadan, insan olmadan, “vatan” olamayacağını, çok acı tecrübelerle göstermiştir. Bu gün Karabağ’da bir tek Türk bırakılmamış, binlerce yıllık Türk toprakları, asıl sahipleri olan Türklerden arındırılmıştır. Dün Kırım’da, Ahıska’da, Kerkük’te, Karabağ’da oynanan oyun, bu gün Suriye Türkmenlerinin yaşadığı Türkmendağı’nda; hem de tarihin gözleri önünde, yeniden sahnelenmektedir. Suriye Türkmenleri, anavatanlarından, ata yurtlarından binlerce yıllık vatanları olan Türkmendağı’ndan, göçe zorlanmakta, bölge Türk nüfustan arındırılmaya çalışılmaktadır. Bu oyunları sahnelemeye çalışan güçler, aslında Türklerin 21. Yüzyıl dünyasında yeni güç olarak ortaya çıkmasını engellemeye çalışan güçlerdir. Bunu, Altaylardan Balkanlara; Kırım’dan Kerkük’e kadar, bütün Türk Dünyası iyi bilmeli, Türk milleti bu büyük oyunun farkına varmalı, birliğini, beraberliğini, kardeşliğini muhafaza etmelidir. Bu büyük savaş dalgası önünde, tarihin ve kaderin önünde biz Türkler, birliğe en çok ihtiyaç duyduğumuz günleri yaşıyoruz. Biz Türkler, bunun bilincinde olmalı ve Suriye’deki Bayırbucak Türkmenlerine, orada zor şartlarda varlık mücadelesi veren kardeşlerimize, yardım elimizi uzatmalıyız. Hem de hiç vakit geçirmeden! Bu gün İstanbul’da, Suriye Türkmenlerinin kurduğu derneği ziyaret ettim. Suriye’de Bayırbucak Türkmenlerinin vatan topraklarını çok ağır şartlarda, göğüslerini siper ederek dişleriyle, tırnaklarıyla vatanlarını korumaya çalıştıklarını ve çok acil yardıma ihtiyaçları olduğunu üzüntüyle öğrendim. Televizyonlarda, orada savaşan kardeşlerimizin: “Burası II. Çanakkale’dir” sözlerini duyunca gözlerim doldu. Evet, Dünya Türklüğü, Türkmendağın’da, II. Çanakkale ruhunu yaratmalıdır. Bu Türk Dünyasının geleceği için son derece önemlidir. Suriye Türkmenlerinin o coğrafyada, anavatanlarında kalmalarını sağlamak, bütün Türk Dünyasının, her bir Türk’ün görevi ve sorumluluğudur. Onlar bize, cihangir atalarımızın emanetidir ve gün, emanete sahip çıkmak günüdür! Bu gün Türkmendağı’nı kaybetmek demek; yarın Hatay’ı, Gaziantep’i; ertesi gün Gence’yi kaybetmek demektir! Bunun için Bayırbucak Türkmenlerine elimizden gelen her türlü yardımı yapmak, bizim boynumuzun borcudur! Allah onların yar ve yardımcısı olsun!
Geçen hafta, Türkiye’de Suriye Türkmenlerinin temsilcileriyle görüştüm ve 1 aylık milletvekili maaşımı Bayırbucak Türkmenlerine bağışladım. Şimdi de Türk Dünyasına ve dünyanın çeşitli ülkelerinde yaşayan Türk ve Müslüman kardeşlerimize sesleniyorum:
Aziz kardeşlerim;
Bu gün, zulüm altındaki Bayırbucak Türkmenleriyle birlik olma, kardeşlerimizle dayanışma günüdür! Her zaman olduğu gibi, kardeşlerimizin yardımına koşmalıyız! Güzümüzün yettiğince, elimizden geldiğince, Bayırbucak Türkmenlerine maddi ve manevi yardım etmeli, onlara destek olmalı ve onların karşılaştıkları zulmü, bütün dünyaya duyurmalıyız. Bu bizim boynumuzun borcudur!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.