Sabrın meyvesini yiyen siyasetçi; Veysi Kaynak
Daha önce, birkaça kez köşe yazımızda da değindik, 12 Haziran genel seçimlerinde milletvekili gösterilmeyince, herkes arkasından bin-bir laf etti, tirajı milyonlara ulaşan fısıltı gazetesi boş durmadı, aleyhinde olanlar, onu çok sevdiğini söylese bile, nefretini kusmaktan geri kalmayanlar, sabrın sonu selamet diyerek sabreden, bekleyen, (sabreden derviş, muradına erermiş de diyebilirsiniz) azminin ve iyi niyetinin meyvesini yiyen, takiben Adalet Bakan Yardımcısı olarak koltuğuna oturan Av.Veysi Kaynak için acaba ne düşünüyorlar?
Bunu öğrenmek, duygularını alabilmek için sayın Veysi Kaynak’ın makamındayız.
İlk misafiri olarak içeri girdiğimizde, kendisi ile Kahramanmaraş’tan gelip de röportaj yapan, sohbet eden tek gazeteci olmanın verdiği gururla, önce başarılar diledik, hayırlı olsun dileğinde bulunduk, dostların selamını ilettik, sonra da teybi açıp sorularımızı sorduk.
“Ben de, bu koltuğa oturduktan sonra ilk demecimi size vermiş oluyorum. Yerel ya da ulusal, fark etmiyor. Bundan da ayrıca mutluluk duyuyorum!” diyerek söze başlayan Kaynak’a ilk soruyu soruyoruz; “Düne kadar yerel siyasette Mahir Ünal ismi ağırlıktaydı. Mehmet Sağlam’ın da TBMM Başkanvekili olmasıyla, bu ayak güçlendi, hele hele sizin de Bakan Yardımcısı olmanız, sacayağını daha da güçlü kıldı. Ancak Sağlam bugüne kadar yerel siyasete karışmadı, müdahil olmadı. Şimdi biraz da mecbur görünüyor. Şimdi önümüzde, herkesin sonucunu heyecanla beklediği, hatta adaylarını bile merak ettiği bir merkez ilçe ve il genel kurulu var. Merkez ilçe Başkanı Necati Okay ve İl Başkanı Fatih Erkoç ile yola devam edilecek mi, başka bir isim üzerinde mutabakatları oldu, olacak mı? Tavrınız, yol haritanız ne olacak?”
İÇ SİYASETE MÜDAHALE ETMEM!
Gülümsedi, koltuğuna şöyle bir kaykıldı, cevap verdi; “Kabul edersiniz ki, Kahramanmaraş halkı, AK Partiye ve Başbakan sayın Erdoğan’a büyük destek verdi. Mahir Ünal’ın partide önemli bir görevi var. Mehmet Sağlam da hakeza. Kendini kabul ettirmiş, gücü ve yeteneği olan arkadaşlarımız. Ben de buradayım. Bize düşen, yerel, yani iç siyasetle uğraşmamak. Görevlerimiz gereği… Çünkü ülkemizin çok önemli sorunları var. Yasaların hazırlanması, taslakların hayata geçmesi için Mahir Bey’in üstlendiği misyon büyük. Meclisin çalışması çalıştırılması gerekiyor. Aynı zamanda partimizin MYKY üyesi. Sorumluluğu çok. Sadece Maraş’ın değil, Türkiye’nin siyasetçisi, milletvekili. Sağlam’ın da fonksiyonu belli. Tarafsız olması gerekiyor mecliste, bunu da başarıyor zaten. Bana gelince, Adalet Bakanlığı son on yılda çok güçlü, çok fonksiyonlu bir görev sürdürüyor. Adaletin tecellisi, yasada yeni düzenlemelerin getirilmesi, yeni adliye saraylarının inşası, cezaevlerindeki tutukluların insanca hayatını sürdürme haklarına getirilen iyileştirilmeler, fiziki imkânları çoğaltmak için çaba sarfediliyor. Hukukun üstünlüğü için çalışan bir bakanlık bizimkisi. Bizim en önemli işlerimiz bunlar. Hal böyle olunca, yerel siyasetle uğraşmaya zaman kalmıyor. Kahramanmaraş’ta, arkadaşlarımız doğru şeyler yapacaklardır diye düşünüyorum. Bizler, ben şahsım adına konuşuyorum, iç siyasete müdahale etmeyi düşünmüyorum. Aksi olursa, bulunduğumuz konum tartışılır hale gelir. Teşkilat çalışır, delege kimi isterse o isim üzerinde mutabakat sağlanır. Teşkilatın, arkadaşlarımızın doğru ve isabetli kararlar vereceğine inanıyorum!”
3 ALİ’LERCE İDAM EDİLEN MARAŞLILAR
Gazeteyi okuyor, beğeniyor, manşete haberimize takılıyor, artık toplumların gerçekleriyle, geçmişi ile yüzleşme vaktinin geldiğini söylüyor. Biz de soruyu patlatıyoruz; “Siz ne düşünüyorsunuz? 1925’de rakamların önemi yok, birçok insanımız İstiklal Mahkemesince idam edildi. Şapka kanununa muhalefet ettikleri iddiasıyla. Sizin de bu meselede bir arşiviniz olmalıydı.
Dersim ile başlayan tarihle, geçmişle yüzleşme kervanına biz de katıldığımızı belirttik, şapka kanununa muhalefet ettiği gerekçesiyle darağacına gönderilen Maraşlılar için, bir hukukçu gözüyle bu meselede ne diyecekti; “Türkiye geçmişte çok acılı günler yaşadı, önce Dersim, derken başka konular, yerler, hadiseler ve isimler tartışılır hale geldi. İskilipli Atıf Hoca meselesi de sıcak gündem örneğin. Toplumun geçmişi ile yüzleşme cesareti, ilk kez bu iktidar döneminde hayat buldu. Bu acıları yaşayan yerlerden biri de Kahramanmaraş. Büyüklerimizden de duyduk, İstiklal Mahkemelerinin zabıtları da yayınlandı. Bendeki bilgi ve belgeleri de şimdi hayatta olmayan merhum Av. M.Metin Şirikçi’ye vermiştim. İsyan niteliği taşımasa da, o dönemde bu hadiseler yaşandı. İstiklal Mahkemeleri kararları dışında birçok acılar da yaşandı bu ülkede. Tarihi eserlerin yağmalanması, camilerin yıkılıp kahvehaneye çevrilmesi, hatta camiler yıkıldı, parti binaları kondu yerine. Bunlar zabıtlarda mevcut. Sayın başbakanın da ifade ettiği gibi, geçmişimizle yüzleşmekten korkmamalıyız! Gerekirse cesaretle özür dilemeliyiz ki, bizden sonraki nesillere örnek olsun! Toplumsal gerginliğin unsuru olmak yerine, suç ve suçlular da insan gibi cezasını çeksin! Son söz, insanlar demokrasiden ve hukuktan ayrılmasınlar!”
POYRAZ, GAYRETLİ VE SAMİMİ.
ÜSTELİK DE ÇOK ÇALIŞIYOR.
29 Mart 2009’da mahalli seçimler yapıldı. O dönemde, herkes de biliyor ki, son güne kadar AK Parti eski il başkanı, işadamı Atıf Şirikçi ismi, belediye başkanı olarak geçti. Ancak, son günde tercihini Mustafa Poyraz’dan yana kullanmasıyla Şirikçi geride kaldı. Yani Poyraz’ın bir dönem daha belediye başkanı seçilmesinde ciddi, önemli payı ve desteği oldu. Peki, Poyraz için neler söyleyecekti, onu başarılı buluyor muydu?
“Az önce de söyledim, iç siyasete karışmayı, girmeyi uygun, doğru bulmuyorum. Madem sordunuz, cevap vereyim” diyen Kaynak bakın Poyraz ve belediye için neler söyledi; “Belediye başkan adaylığı hususunda, bütün arkadaşlarımız, hangi aday üzerinden daha fazla oy alırız, kimin daha fazla yararlı olabileceği noktasında fikirlerimizi söyledik. Biz olaya bu gözle baktık. Kimseye bir düşmanlık noktasında hareket etmedik, bu mümkün değil zaten. Neticede, sandıklar açıldığında, yanılmadığımızı gördük. Doğru düşündüğümüz, isabetli bir karar verdiğimiz ortaya çıktı. Gayretle, samimiyetle çalışıyor. Katı atık su ile birlikte çalışmalar da yaptık. İnşallah bizler de ona yol arkadaşı olur, birlikte koştururuz. Ben şahsen memnunum ve Poyraz’ı başarılı buluyorum. Kahramanmaraşlıların da bu düşüncede olduğuna eminim.”
KAHRAMANMARAŞLILARA MESAJI
Son soruya gelmiştik, haliyle son düşüncelerini almak icap ediyordu. Bir mesajı olacak mıydı halkına, seçmene, partililerine… İşte söyledikleri; “Bir kere, bu göreve getirilişimizi Kahramanmaraş halkına borçluyuz. Burada isek, halkımızın iktidara verdiği destek nedeniyledir. Bunu unutamayız. Ayrıca, tarihte çok önemli misyonlar üstlenen Kahramanmaraş, sivil iktidarın güçlenmesi için, demokratik hakların çoğalması için, özgürlüklerin büyümesi için, AB sürecinde elde edeceği demokratik hakların ülke geneline yayılması bağlamında, bu koltukta görev almak beni ziyadesiyle mutlu etti. Kahramanmaraşlılara, bizi bu görevlere layık görenlere teşekkür ediyorum. Halkımızın bu güvenini boşa çıkartmayız diye düşünüyorum. Şehrimizin önemli sorunları var, çözüm ortağı olma adına çözülmesi gereken meselelerde payımızın olması bizleri mutlu kılar.”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.