Sanayicinin Öngörüsü Kabul Görüyor
Kahramanmaraşlı sanayici yaptığı yatırımlarla olduğu kadar ekonomi alanında söyledikleri ile de gündem oluyor. Bu konuda Dünya Gazetesi yazarı Ferit Barış Parlak bir yazı kaleme aldı.
20 Temmuz 2012 günü yayımlanan yazısında şu görüşlere yer verdi:
FERİT BARIŞ PARLAK / AYRINTI
Kötülüklerin anası! Kahramanmaraşlı sanayicinin önerisi...
Sosyal politikalar artıyor.
Bütçede ki açık büyüyor.
***
Son 10 yıldır, işsizliğin en büyük nedenini 'mesleksizlik' olarak gösteriyorduk ya...
Başbakanlığa bağlı Aile ve Sosyal Araştırmalar Genel Müdürlüğü, işsizliğin bir diğer nedenini 'sosyal yardımlar' olarak açıklamıştı ya...
Yunanistan, İspanya örneklerini vererek abartılı sosyal yardımların doğrudan ve dolaylı olarak bütçeyi etkileyeceğini ifade etmeye çalışmıştık ya...
Yaklaşık 3 yıl önce, "Böyle giderse işçi sıkıntısı (tembellik) nedeniyle turizm başta olmak üzere tüm yatırımlar da sıkıntı yaşanacak" demiştik ya...
***
Binlerce kişiye sağladığı istihdam ve milyonlarca dolarlık ihracatıyla ekonomiye yön veren kuruluşlarımız arasında yer alan Kahramanmaraş merkezli İSKUR Grup'un Yönetim Kurulu Başkanı Kadir Kurtul anlattı:
"Dün şirketimin icra kurulu ile yaptığım toplantıda, yeni yapacağımız yatırımları değerlendiriyorduk.
Toplantı süresince İnsan Kaynakları Müdürü'nün sıkıntısı dikkatimi çekti.
Yapılacak üç yatırım için ihtiyaç duyacağımız 200'e yakın çalışanı kısa sürede bulmamızın çok zor olduğunu ifade etti.
Ciddi anlamda şaşırdım.
Önce, 'Kendi firmamda mı bir sorun var?' deyip araştırdım. Sonra, şehirdeki diğer firma sahipleri ile görüştüm.
Birçok sanayicinin bu konuda benim gibi sıkıntılı olduğunu gördüm.
Çalışanlarına ücret dışında performansa dayalı prim sistemi de uygulayan, personeline değer veren ve değer katan, şehrin en nezih çalışma ortamlarından birine sahip işletmem ve diğer işletmeler çalışacak personel bulamıyor.
Bana göre bu sıkıntının altında iki temel neden yatmakta.
Birincisi şehrimizde son yıllarda yapılan yatırımların kent işsizliğini ülke ortalamalarının oldukça altına çekmesi; ikincisi ise sosyal devlet politikalarının insanları çalışmadan uzaklaştırıp rahata alıştırması.
İlkinde, yatırımcıların takdire şayan büyük emekleri var. İkinci hususun üstünde ise ciddi anlamda durulmalı.
Sosyal devlet olma, halkına yardım etme yıllardır hasretini duyduğumuz ve son yıllarda hükümetimiz tarafından üstünde durulan ve çok güzel uygulamalarını gördüğümüz kavramlar. Ancak, sosyal devlet algısı fazla mı abartılıyor acaba?
Her önüne gelen çalışmadan, mek evermeden, gayret göstermeden devletten yardım bekler oldu sanki.
Ve ihtiyaç sahibi ile ihtiyacı olmayan birbirinden ayırt edilemiyor gibi.
Elbette, devlet halkına bakmalı. Ama çalışmayana değil, çalışamayana destek olmalı. Yaşlıların, çocukların, dul ve yetimlerin hakkını gözetmeli.
İnsanlar işten soğutulmamalı, çalışmaktan koparılmamalı.
İyi uygulanamayan sosyal devlet politikalarının hem devletin kendisine hem de özel sektöre olumsuz etkileri var. Yunanistan'ın, Portekiz'in, İtalya'nın, İspanya'nın durumu ortada.
Yani sosyal devlet politikaları tekrar gözden geçirilmeli ve yeni kararlar alınmalı."
***
Kadir Ağabey, 'sosyal yardım' konusunda üzerine düşen kararı da almış.
Şöyle diyor:
"Sosyal yardım uygulamalarında değişikliğe gideceğiz.
Grup olarak bolca yardım ve bağışta bulunuyoruz.
Artık, bu yardım ve bağışları dışarı değil, kendi çalışanlarımıza vereceğiz.
Çalışanlarımızın okuyan çocuklarına burs vereceğiz, onlar için yurtlar yapacağız.
Aynı yardımlarımızı da sadece kendi personelimize yapacağız.
Her şeyden önce çalışanla çalışmayanı birbirinden ayıracağız."
***
Başbakanlığa bağlı Aile ve Sosyal Araştırmalar Genel Müdürlüğü'nde yardım dağıtan personelin, araştırma sonuçlarına yansıyan tespitlerinden birkaçı şöyleydi:
"İnsanlar yardım aldıkça çalışmak istemiyorlar."
"Yaşam tarzlarını yardıma göre belirleyip, çalışabilecekleri halde çalışmıyorlar."
"Kömür alacağım diye, sigortalı işlere girmiyorlar."
"İş istiyorlar ama verilen işlerde çalışmıyorlar."
"Evde oturmayı, tembellik yapmayı adet haline getiriyorlar."
***
Çok daha ilginç tespitler de vardı:
"Yardım alan insanlar, 'Cebinizden mi veriyorsunuz, devlet veriyor' diye her şeyi istiyorlar."
"Yardım verilmeyince kavga çıkarıyorlar."
***
"Yok artık!" dedirtecek tespitler de vardı:
"Verilenler yetmemeye başladı, artık ev ve doğalgaz istiyorlar."
"Yardım alanlar hükümete, devlete duacı oluyor.
Ancak bir kere de olsa alamayınca ya da yardım azalınca beddua ediyor."
***
Kısacası, kötülüklerin anası 'işsizlik' değil. 'Tembellik'...
***
Bütçe dengesini, büyümeyi ve verimliliği meslek öğrenenlerle/öğretilenlerle sağlayabiliriz.
3-5 paket yardım alınca dua, alamayınca beddua etmeyi öğrenenlerle/öğretilenlerle değil.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.