Terzilik mesleğine ışık tutan malzemeler müzesini bekliyor
İSTANBUL(AA) - İstanbul Kadın ve Erkek Terziler Esnaf ve Sanatkarlar Odası Başkanı Turan Aydoğdu, aile mesleği olan terziliği yaşatmak için 36 yıldır topladığı tarihi eşyalarla müze kurmayı hedefliyor.
Terzilik mesleğine Adana'da 1983 yılında dayılarının yanında başlayan Turan Aydoğdu'ya, 1996 yılında geldiği İstanbul, meslek yaşamında yeni kapılar açılmasını sağladı.
Beyoğlu'nda önce çırak sonra kalfa ardından da usta olan Aydoğdu, yıllar içinde hazırladığı tasarımlar ve diktiği giysilerin beğenilmesiyle kadın terzisi olarak önce çıktı.
Turan Aydoğdu'nun tasarımları o kadar beğenildi ki Zara, Şevval Sam, Nurdan Torun, Hale Soygazi, Hülya Koçyiğit'in de aralarında bulunduğu ünlüler de sahne giysileri için onun kapısını çalar hale geldi.
Aydoğdu, bir taraftan terzilikle uğraşırken diğer taraftan da mesleğine dair tarihi eşyalar topladı. Aydoğdu'nun 36 yılda topladığı tarihi terzilik malzemelerinin sayısı bugün yaklaşık 500'e ulaştı.
Bugün bir bölümü İstanbul Kadın ve Erkek Terziler Esnaf ve Sanatkarlar Odasında sergilenen bu malzemeler arasında kömürlü ütü, elde çalışan dikiş makineleri, kamburlar, makaslar, ütü yastıkları ve eski kıyafetler yer alıyor.
1500 terzinin desteğiyle objeleri topladıTuran Aydoğdu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 1960'lı yıllardan itibaren terzilik mesleğinde kullanılan malzemelerin sergilendiği bir müzenin en büyük hayali olduğunu söyledi.
Tarihi malzemelerin toplanması için odaya kayıtlı 1500'e yakın üyenin desteğini aldığını ifade eden Aydoğdu, "Şu an müze için belirlenmiş büyük bir yerimiz yok. Terzilik müzesini çok daha büyük yere taşımak istiyoruz. Devletimiz bize yer gösterirse, büyük bir terzilik müzesi açmak istiyoruz." dedi.
Aile yadigarı giysiler ustanın elinde hayat buluyorÖte yandan Aydoğdu, geri dönüştürerek yeni kıyafet elde etmenin ekonomiye katkılarını ve püf noktalarını da anlattı.
Aile yadigarı kıyafetlerin tadilatını yaparak, yeniden giyime hazır hale getirdiğini anlatan Aydoğdu, şunları kaydetti:
"Babaanne, anneanne, dededen kalma ceket, manto, döpiyes, etek, pantolon gibi kıyafetleri saklayan çok müşterimiz var. Eski kumaşlar çok değerli, kaliteli ve kıymetli. Örneğin, şu an 1960'lı yıllara ait bir kareli etek tadilatı yapıyorum. Bu yüzü yıpranmış eteğin arka tarafını çevirerek orijinal hale getirip yepyeni bir kıyafet elde ediyoruz. Aile yadigarı kıyafetlere adeta can suyu gibi tekrardan hayat veriyoruz.
Eski kumaşlar yenilerine göre daha katkısız, yünlü ve değerli. Müşterilerim arasında İzmir'den bir öğrenci kareli pantolon getirmişti. Pantolonun tersini yüzüne çevirdik. Çok kaliteli bir kumaştı. Bu kumaşı nereden aldığını sordum. 'Annem saklamış bana verdi ben de çok beğenmedim ama İstanbul'a gelince terziye yaptırmak istedim.' dedi. Tersini yüzüne çevirince yepyeni bir pantolon oldu. Ailesinin yanına gittiğinde bu yeni pantolon o kadar beğenilmiş ki, annesi benimle tanışmak için atölyeme geldi. Bu olay beni çok mutlu etti."
"Terzilik dünyanın her yerinde geçerli bir meslek"
Turan Aydoğdu, terziliğin dünyanın her tarafında geçerli bir meslek olduğunu belirterek, Hollanda, Fransa ve Almanya'dan da kıyafet diktirmek isteyen müşterilerinin olduğuna dikkati çekti.
Avrupa'da artık terziliğin yok denecek kadar az olduğunu dile getiren Aydoğdu, Türkiye'de ise terziliğin altın çağını yaşadığını ancak ara eleman sıkıntısı olduğuna değindi.
Kimsenin çocuğunu bir terzinin yanına vermediğini dile getiren Aydoğdu, oda olarak da bu konular üzerinde durduklarını ve devletin, usta terzileri meslek okullarına eğitim vermeleri amacıyla görevlendirmesi gerektiğini sözlerine ekledi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.