“Ünal: “Yeni Sistemle Hükümet Millet Tarafından Seçilecek””
Kahramanmaraş kent merkezinde günlük olarak yayım yapan “Manşet” gazetesinin 28 Ocak 2017 tarihli Cumartesi günkü sayısı “Ünal: “Yeni Sistemle Hükümet Millet Tarafından Seçilecek””manşetiyle çıktı.
İşte haberin ayrıntıları;
AK Parti Kahramanmaraş Milletvekili ve 64. Dönem Kültür ve Turizm Bakanı Mahir Ünal, “Yeni düzenlemeyle birlikte artık hükümet millet tarafından seçilecek, dolayısıyla millet artık hükümete güvenoyunu bizzat kendisi verecek. Burada önemli olan bir husus daha yürütme görevini milletin seçtiği cumhurbaşkanı yürütecek ve eski sistemde sorumsuz cumhurbaşkanı yerini sorumlu, meclisin, yargının denetimine açık bir cumhurbaşkanına bırakacak” dedi.
AK Parti Kahramanmaraş Milletvekili ve 64. Dönem Kültür ve Turizm Bakanı Mahir Ünal, esnaf ziyareti için geldiği memleketi Kahramanmaraş’ta referandum sürecine ilişkin açıklamalarda bulundu. Yeni sistemin hem yasama organı olan TBMM’yi hem de yürütme organı olan hükümeti artık doğrudan milletin seçecek olmasının doğrudan temsili güçlendireceğini ifade eden Ünal, eski sistemde sorumsuz olan cumhurbaşkanının yeni sistemde yerini sorumlu, meclisin, yargının denetimine açık olacağını söyledi. Yeni sistemi vatandaşlara uzun uzun anlatacaklarını belirten Ünal, “Hızlı hareket eden hızlı karar veren vesayetten tamamen ayrılan, arınmış, temizlenmiş ve milletin her noktasında söz sahibi olduğu bir devlet anlayışına geçiyoruz” ifadelerini kullandı. AK Parti’nin ve MHP’nin tavrının siyasi bir tavır olmadığını, milli bir tavır olduğunu anlatan Ünal, Türkiye’nin 1950’den sonra vesayetçi sistemden her zaman kurtulmak istediğinin altını çizdi.
‘YENİ SİSTEMİ BİZ VATANDAŞIMIZA UZUN UZUN ANLATACAĞIZ’ TBMM
yeni taslağı onayladı. Cumhurbaşkanımızın da onaylamasından sonra Resmi Gazete’de yayınlandıktan sonraki 60 gün içerisinde referanduma gidilecek. Bu 2-9 yâda 16 Nisan tarihlerinde birisi olabilir. Tabii Kahramanmaraş’ımıza hem esnafla hem değişik vatandaşlarımızla bu süreci nasıl değerlendiklerine dâhil istişarelerde bulunuyoruz. Burada en önemli husus şudur; hem yasama organı olan TBMM’yi hem de yürütme organı olan hükümeti artık doğrudan milletin seçecek olması doğrudan temsili güçlendiren bir şeydir. Biliyorsunuz parlamenter sistemde hükümet yasama organın içinden çıkıyordu. Şimdi yeni düzenlemeyle birlikte artık hükümet millet tarafından seçilecek, dolayısıyla millet artık hükümete güvenoyunu bizzat kendisi verecek. Burada önemli olan bir husus daha yürütme görevini milletin seçtiği cumhurbaşkanı yürütecek ve eski sistemde sorumsuz cumhurbaşkanı yerini sorumlu, meclisin, yargının denetimine açık bir cumhurbaşkanına bırakacak. Dolayısıyla özellikle bazı kesimlerin yaptığı bizi tek adamın yöneteceği kara propaganda bir yalandan ibarettir. Çünkü 1,milletin seçtiği, 2 meclisin, yargının denetimine açık olan ve en fazla 2 dönem görev yapabilecek olan bir cumhurbaşkanından böyle bir şekilde bahsetmek her şeyden önce bühtandır. Yeni sistemi biz vatandaşımıza uzun uzun anlatacağız. Biliyorsunuz 2007 yılında yine bir referandum ile cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi kararı çıkmıştı. Şimdi bu halk oylamasıyla da halk tarafından seçilen cumhurbaşkanının sisteme entegre olması sağlanıyor. Bu aslında yeni bir şey değil. 2007’de ki halk oylaması, 2014’te seçilmiş cumhurbaşkanı ve şimdi bunun sistemle entegrasyonudur. İnşallah Nisan’dan sonra daha güzel günler bekliyor. Hızlı hareket eden hızlı karar veren vesayetten tamamen ayrılan arınmış, temizlenmiş ve milletin her noktasında söz sahibi olduğu bir devlet anlayışına geçiyoruz.
‘TÜRKİYE 2013’TEN BERİ CİDDİ BİR SALDIRI ALTINDA’
Öncelikle burada Türkiye 2013’ten beri ciddi bir saldırı altındadır. Maalesef 2013 yılında gezi ile başlayan ardından zaten sürekli devam ettirilen PKK terörü, 17/25 Aralık yargı darbesi yine 20 Temmuz 2015’ten itibaren DAEŞ, PKK, DHKP-C gibi terör örgütlerinin ortak saldırısı ve ondan sonra 15 Temmuz, şimdi bütün bu süreçte Türkiye’nin bölgesinde güçlü, söz sahibi, bağımsız dış politika ve bağımsız ekonomi iddiasını çökertmeye çalışan bir küresel tehditle karşı karşıyayız. Çünkü Türkiye’nin kendi bölgesinde bağımsız hareket etmesinden rahatsız olan ve bölgede Türkiye’nin dışında kalacağı belli düzenler kurmak isteyenlere Türkiye, “Benim mahallemde eğer bir düzen kuracaksanız, o masada bende olurum” diyor. Dolayısıyla benim olmadığım düzenlemeleri kabul etmiyorum. Türkiye’nin bu bölgede teslimiyetçi politikalar takip etmemesi birilerinin bölgede kurmak istediği düzeni engelliyor. Dolayısıyla Türkiye son 4 yıldan beri ciddi bir saldırı altındadır.
‘BURADA BİZ SİYASETİ KONUŞMUYORUZ’
Burada bir Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin, Türkiye topraklarının, Anadolu’nun bin yıllık medeniyetimizin geldiği noktada yeni bir açılım, değişim artık üzerine sığmayan elbisenin değiştirilmesi milli ve yerli bir sorundur. Dolayısıyla burada MHP’nin yâda AK Parti’nin tavrı siyasi bir tavır değil milli bir tavır, milli bir duruştur. Bugün yapılan bu değişikliğe kimlerin karşı çıktığına bir bakın yıllarca bu değişikliği kimlerin istediğine bir bakın yani Türkiye 1950’den sonra bu vesayetçi sistemden her zaman kurtulmak istedi. Yıllarca milletin devlette egemen olmasına müsaade etmediler. Bunu asgari vesayetle cumhurbaşkanının vesayeti ile engellediler. Bize diyorlar ki seçilmiş cumhurbaşkanı olur mu atanmış cumhurbaşkanı olurda milletin seçtiği cumhurbaşkanı neden olmasın. 2014’ten sonra kaç defa teklif getirdiler acaba eski sisteme geri dönebilir miyiz diye. Atanmış cumhurbaşkanı vesayet sisteminin sigortası gibi davrandığı için bunlar atanmış istiyorlar. Devletin içerisinde seçilmiş cumhurbaşkanı tarafsız olmaz, milletin tarafında olan herkesle biz birlikte oluruz.
‘EVET, DİYENLERE HAİN DİYECEK KADAR GÖZÜ DÖNMÜŞ OLANLAR MİLLİ VE YERLİ OLAMAZLAR’
Sistem değişikliğini istemeyenler belli; PKK, FETÖ, DEAŞ, DHKP-C bu değişikliğe karşı. Hayır, cephesine baktığınız zaman aslında ne kadar hayırlı bir iş yaptığımız daha açık ve net bir şekilde ortaya çıkıyor. Burada meseleye MHP ile AK Parti’nin birlikteliği olarak bakmak yerine burada meseleye milli ve yerli olan, Türkiye’ye sevdalı olan, Türkiye’nin derdi ile dertlenen Türkiye’nin geleceği konusunda kaygılar yaşayan Türkiye’nin krize girmesini istemeyen ittifakların aslında bir araya gelmesidir. Türkiye eğer İran ile savaşa girerse bir siyasetçi İran’ın yanında olurum diyorsa yâda bir siyasetçinin sözcüsü AK Parti’nin yönettiği Türkiye Ortadoğu’da bataklığa saplansın isterim diyorsa yani AK Parti düşmanlığı Tayyip Erdoğan düşmanlığı insanların gözünü kör etmiş ve AK Parti’den kurtulalım da ne olursa olsun diyen Türkiye’nin de ekonomik olarak Türkiye’nin iktisadi siyasal olarak krize girmesine razı olan akıllara biz milli ve yerli diyemeyiz. Kendi pozisyonunu korumak için Türkiye’nin vesayet rejimini korumak için mücadele edenlere biz milli ve yerli diyemeyiz. Evet diyenlere hain diyecek kadar gözü dönmüş olanlar milli ve yerli olamazlar.
‘KAMPANYAMIZ BAŞLIYOR’
Kampanya başlarken gençlik kollarımızın yaptığı bir çalışma vardı. Yine Ankara’da il başkanlarımıza dönük bir bilgi kitapçığı hazırlandı. Şimdi ise 7 Şubat’tan itibaren biz kampanyaya başlıyoruz. Hızlı bir şekilde sahaya inip milletimize bu süreci açık bir şekilde anlatacağız. Tabi ki tüm mecraları kullanacağız. Bütün iletişim aygıtları açık bir şekilde gazete, televizyon, özellikle yerel medya etkin bir şekilde bu süreçte kendi gücünü gösterecek.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.