’Yerli akademisyenler’ de teröre karşı birleşti
Cumhuriyet Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Kamu Yönetimi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nagehan Talat Arslan'ın sosyal medyada başlattığı "Akademisyenler Teröre Karşı" platformuna ülke genelinden büyük destek geldi.
Barış İçin Akademisyenler Oluşumu tarafından hazırlanan ve 89 üniversiteden bin 128 akademisyen ve araştırma görevlisinin imzasıyla yayınlanan devleti doğuda katliam yapmakla suçlayan bildirinin ardından Cumhuriyet Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Kamu Yönetimi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Nagehan Talat Arslan, bildiriye karşı olarak sosyal medyadan "Akademisyenler Teröre Karşı" adlı platform oluşturdu. Kısa süre içerisinde Türkiye genelinde akademisyenler, gazeteciler, araştırma görevlileri ve diğer ilgililer teröre karşı birleşerek devletin terör örgütüne yönelik operasyonuna destek verdi.
Terörün insanlık suçu olduğunu söyleyen Cumhuriyet Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Kamu Yönetimi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Nagehan Talat Arslan, "Sultanahmet'te patlayan bomba ve Güneydoğu'da her gün yaşadığımız olaylar bize şunu gösterdi ki terörün ırkı, milliyeti, dini olmaz. Terör bizatihi suçtur. Küresel boyutta bir suç olduğunu da bu patlamalar bir kez daha göstermiş oldu. Terör diğer problemlerinde kaynağı Türkiye'nin ekonomik kalkınmasında, siyasi istikrarını sağlamasında eğitim, sağlık, kültür diğer bütün alanlarında 21'inci yüzyıla yakışır muhasır medeniyetler seviyesine gelmesindeki en büyük engel şu anda Türkiye'nin içinde bulunduğu terör meselesidir. Türkiye'deki terör meselesini şöyle görmek lazım PKK'nın 21'inci yüzyılda küresel güçlerin kendi menfaatleri doğrultusunda terör örgütlerini kullandığını görüyoruz. Türkiye'nin Rusya, İran, İsrail ve Almanya ile olan ilişkilerimizde bu coğrafya üzerinde oynanan oyunlarda PKK'nın taşeron olduğu bir gerçektir" dedi.
"PKK, KÜRT-TÜRK ÇATIŞMASI ÇIKARMAK İSTİYOR"
Terör örgütlerinin toplumsal taban kazanmak için etnik ve dini unsurlarını kullandığını belirten Arslan, şunları söyledi:
"Son zamanlarda yaşananlarda şöyle sevindirici bir durum söz konusu. Kürt kökenli vatandaşlarımız da olayın gerçek yüzünü yavaş yavaş görmeye başladılar. Hiç kimse bugün Diyarbakır Sur'da, Cizre'de, Silopi'de yaşananları tasvip etmiyor. Artık bölge insanı bu işin bitmesi gerektiğini, bu şekilde uzun süre yaşamanın mümkün olamayacağını bizzat kendisi gördü ve kendisi artık PKK'ya tepki koymaya başladı. Zaten PKK'nın bu dönemde çırpınmasının en önemli sebeplerinden bir tanesi toplumsal tabanlarını kaybetmeye başlamış olmasıdır. PKK bir Türk-Kürt çatışması çıkarmaya çalışıyor. Böyle büyük bir oyun oynanıyor. PKK bir taşeron örgüt, PKK'nın arkasında onu yöneten büyük akıllar var. O akıllara dikkat etmek gerekir. Artık açıktan destek veren bu coğrafyada ülkeler olduğunu herkes biliyor."
"TERÖRÜ DESTEKLEYENLERİN İDEOLOJİK AYGITLARINI ORTADAN KALDIRMAK GEREKİR"
Bin 128 akademisyen ve araştırma görevlisinin imza attığı bildiriye tepki gösteren Arslan, "İllegal faaliyette bulunan örgütler, faaliyetlerinin barışçıl, insancıl, demokratik, insan hakları savunucusu olarak gösterme eğilimindedirler. Arap Baharı diye bir kavram ortaya çıkmıştı. Binlerce insanın öldüğü bir bahar olmuştu. Onların kendilerini nasıl tanımladıklarının bir önemi yok. Güneydoğu'da yaşananlar kamuoyunun önünde gencecik askerimizin, polisimizin şehit olduğu küçük çocukların öksüz, yetim kaldığı, bölge halkından insanların muzdarip olduğu ortamı sağlayanların barış demesinin çok bir anlamı yok. Böyle bir barış olabilir mi? Elinizde silahlarla, yumruk yaptığınız ellerle barıştan bahsedeceksiniz. Bunun bir kandırmaca olduğu, bir kamuoyu yaratması olduğu, toplumsal taban bulabilmek amacıyla insanların hoşuna giden kelimeler kullandıkları açık ama Türk toplumu bu tür timsah gözyaşlarını artık anlıyor. Türk toplumu artık adına ne derseniz diyin girişimlere çok fazla prim vermiyor. Bataklığı kurutmak için teröre ve teröre destek veren unsurların ideolojik aygıtlarını ortadan yok etmeniz gerekir" diye konuştu.
Terörizmi savunanlara gerekenin yapılmasının gerekliliğini aktaran Arslan, "Güneydoğu'daki gencecik Kürt kökenli vatandaşlarımızı terörist eğilimli yapanları, terörizme yönlendiren, onları bölücü yapan fikirler üreten kitaplar yazan, terörizmi bir anlamda öven yaklaşımlarda bulunan kimselerin bir şekilde bu şekilde bu işlerinden vazgeçmeleri gerekir. Bir anlamda terörizmi savunmaktan, bölücülüğü desteklemekten çekinmeyen ve bunu bir insan hakkı gibi gören yaklaşım dünyanın hiçbir yerinde buna müsaade edilmez. Siz Almanya'da, İngiltere'de, Amerika'da, İtalya'da, Fransa'da kesinlikle bu tür faaliyette bulunanlar devlet tarafından hoş görüyle karşılanmaz. Bu girişimleri tasvip edilmesi mümkün değil" şeklinde konuştu.
AKADEMİSYENLER TERÖR BİLDİRİSİ OLUŞTURULDU
Bin 128 akademisyen imzaladığı bildiriye karşı platform oluşturduklarının altını çizen Arslan, şunları kaydetti:
"Akademisyenler terör bildirisi oluşturdu. Türkiye'de 60 binin üzerinde akademisyen var. Binlercesi bu terörü lanetliyor. Bizler de lanetliyoruz. Hangi tür terör olursa olsun lanetlenmesi gereken bir olay terör insanlık suçudur. Hiçbir zaman özellikle Türkiye'de PKK üzerinden yaşadığımız bu sorunlar sadece lanetlemekle kalınmayıp bunun kamuoyuna yayan aracılarla dile getirilmesi gerekir. Biz de şahsım adına terörü lanetleyen sosyal medyada oluşum oluşturduk. Binlerce arkadaşımız buna destek oldu. Akademisyenlerin adına kimse konuşamaz bizler de akademisyeniz. Sosyal bilimler alanında yıllardır Türkiye'de çalışmalarda bulunan insanlarınız. Akademisyenlerin büyük çoğunluğunun bizim gibi düşündüğünü ortaya koydular."
Kaynak:
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.