Beş bin yıldan beri bilinen, sevilen; efsaneleri, menkıbeleri, deyimleri, şiirleri, sanat ve sanayisi oluşan çaya, Osmanlı medeniyeti yeni bir lezzet ve tat katar. Bu esnada Osmanlı’nın ilk çay üstadları ortaya çıkar. Damadzâde Ebülhayr Ahmed (Çay Risalesi, 1711), Hacı İzzet (Çay Risalesi, 1878), Ali Nazimâ (Çay, 1892), Mehmed Arif (Çay Hakkında Malumat, 1912) gibi kimi müellifler çayın kitabını yazar, kimi mütefekkirler ise bu efsanevî içecek hakkındaki fikirlerini, “Bûyu hoştur, rengi hoştur, ta’mı hoştur, şürbü hoş / Demlenirse pek hoş olur, âfiyetle iç çayı” diyerek kâğıda döker.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.