Bel Fıtığından Sadece Hareketlerle Kurtulabilirsiniz
Rus uzmanların geliştirdiği hareket odaklı “Kineziterapi” tedavisi bel ağrısı ve bel fıtığı sorunlarına çözüm sunuyor. Ameliyatsız ve ilaçsız gerçekleşen tedavide kişiye özel egzersiz programı planlanıyor. Kineziterapi uzmanları eşliğinde gerçekleşen tedaviler 2 hafta içinde cevap vermeye başlıyor.
Genç yaşlı demeden pek çoğumuzu etkisi altına alan şiddetli bel ağrıları hayatımızı kabusa çeviriyor. Genelde nedenini bel fıtığına bağladığımız bu ağrılar ise pek çok sebepten kaynaklanabiliyor. Hareketsizlik, kas zorlanmaları, kireçlenme, dar kanal, böbrek hastalıkları ise bunlardan bazıları. Her bel ağrısının kişiye özel tedavisi olduğunun altını çizen Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Dr. Yasemin Güleşan, Rusya’da geliştirilen ve İstanbul’da yeni uygulanmaya başlanan hareket odaklı “Kineziterapi” tedavisinin ise başta bel ağrıları olmak üzere her türlü omurga sorunu için geliştirilen en önemli tedavilerden biri olduğunu belirtti. Bel ağrılarının nedenlerinin iyi saptanması gerektiğine vurgu yapan Dr. Yasemin Güleşan, ”İstatistiki verilerimize göre toplumumuzun yüzde 90’ında bel ağrısı çok sık rastladığımız bir şikayet. Bu bel ağrısı çok değişik sebeplerden kaynaklanabiliyor. Ancak bunun oldukça küçük bir bölümü zannedildiğinin aksine bel fıtığından kaynaklanıyor” dedi.
Bel ağrısının nedenlerini sıralayan Dr. Güleşan, ”Bel ağrısı hareketleri kısıtlayan, yürümeyi, ayakta durmayı, oturmayı zorlaştıran oldukça sıkıcı ve yorucu bir şikayet. Özellikle sindirim sistemi, böbrek hastalıkları, iç organ bozuklukları, kas zorlanmaları, kireçlenmeler, dar kanal, kayma gibi pek çok sebepten kaynaklanabiliyor. Bel omurgamızda en fazla dejenerasyona ve deformasyona uğrayan bölümlerden bir tanesi. Çünkü yük omurlara biniyor ve buradaki omurlar arası disklerde etkilenme ve zarar görme meydana geliyor. Dolayısı ile bel ağrısı akut ve şiddetli olabiliyor veya uzun süreli kronikleşen daha az şiddetli sızı şeklinde, dolgunluk hissi şeklinde ağrılar olarak kendini gösterebiliyor. Biz öncelikle bize gelen hastalarımızı değerlendiriyoruz, şikayetlerini dinliyoruz, onları muayene ediyoruz ve gerekirse tetkiklerini istiyoruz. Sorunun kaynağını netleştirdikten sonra kişiye özel çözümler tedavi aşamasına geçiyoruz” şeklinde konuştu.
"HER BEL AĞRISINDAN ENDİŞE ETMENİZE GEREK YOK"
Bel ağrılarında geçici olanların ve ciddi olabileceklerin altını çizen Dr. Güleşan, ”Bel ağrılarında özelikle dikkat etmemiz gereken önemli nedenler var. Özellikle zorlanmalar, ağır kaldırmalar, hareketsizlik, kas yetmezliği uzun süreli oturmalar veya bir travmatik zedelenme sonrası meydana gelen ağrılarda; ateş, kilo kaybı, güçsüzlük, uyuşma gibi ek belirtiler görünmüyorsa hastanın çok fazla endişe etmesine gerek yok. Bu tip ağrılarda sadece bir iki günlük geçici istirahat, sıcak uygulamalar, fizik tedavi uygulamaları ve özellikle hareket ve egzersizle tekrardan kas yapısının güçlendirilmesini öneriyoruz. Bunun için değişik yöntemler var. Bu tarz hastalarda Kineziterapi’yi de kullanıyoruz ve hastalarımız bundan yararlanıyor. Hastaların hem yaşam kalitesi geri kazandırılabiliyor, hem ağrıdan kurtarılıyor, hem de ilaç ve cerrahiden kaçınılarak daha da rahat bir şekilde tedavisi mümkün olabiliyor” dedi.
"DOĞAL VE KAPSAMLI BİR TEDAVİ, GEREKSİZ İLAÇ KULLANIMININ ÖNÜNE GEÇİYOR"
Kineziterapi’nin doğal ve tamamen hareket odaklı bir tedavi olduğunu belirten Dr. Yasemin Güleşan, ”Kineziterapi özellikle ilaçsız ve ameliyatsız bir tedavidir. Vücudun kendi öz savunma sistemlerini aktive ediyor. Kişiye özel belirlenen doğru ve etkili egzersiz programı ile hastanın kaslarını, eklemlerini güçlendiriliyor. Böylelikle omurgadaki yükü ve baskıyı azaltıyoruz. Hastanın organizmasında bir düzenleme ve regülasyon yaratarak onun daha sağlıklı, daha hareketli, daha esnek, daha güçlü ve daha mutlu olmasına vesile oluyor. Dolayısı ile tedavi niteliği olarak diğer tedavilerden oldukça farklı ve kapsamlı ve oldukça üstün, hem etkili hem de güvenilir bir tedavi biçimi. İyileşme süreci hastadan hastaya değişebiliyor. Bir hastanın fıtığı var ise, disk sorunu var ise, sinirde baskı yapmış mı, kanalda baskı yapmış mı, yırtılmış mı, radyolojik olarak etkilenme nasıl olmuş, omurgada nasıl bir değişiklik olmuş, onun bulguları nasıl gibi soruların cevapları hastadan hastaya göre değişiyor. Buna hastanın kendi bireysel muayenesi ile karar veriliyor. Bizim yaptığımız tedavi biçiminde bel fıtığı var ise çökmüş kıkırdak kalıntılarını orijinal yerine getiriyoruz ve omurgadaki yükü alıyoruz. Sırt dokusunu onarıyoruz, kan dolaşımını düzenliyoruz. Kas ve kıkırdaklar yeniden beslenmeye düzenli çalışmaya başlıyor. Dolayısı ile bu bölgedeki kas, bağ zedelenmeleri giderilmiş oluyor. İlk seanslarda etkisi hissedilmeyebiliyor, ağrılar artabiliyor. Ancak ikinci haftadan itibaren etkiler net olarak kendini göstermeye başlıyor. Olumlu etkilerin ağrılarda azalma, hareketlerde açılma, kas gücünde artma, pozisyonda düzelme gibi durumların özellikle ikinci haftadan itibaren başladığını görüyoruz. Burada en önemli nokta hastalarımızın ilk seanslarda bir ümitsizliğe kapılmaması gerektiğidir. Çünkü kas yetmezliği ile ilgili ağrılar artabiliyor. Ancak bu durumda da ağrı kesici akımlar, elektroterapi uygulamaları, masaj ve diğer uygulamalarla onları destekliyoruz” şeklinde konuştu.
"HAREKETLİ YAŞAMI YAŞAM BİÇİMİ HALİNE GETİRİN"
Egzersizin bir yaşam biçimi olması gerektiğini belirten Güleşan, ”Egzersiz bizim bir yaşam biçimimiz olmalı ve özellikle belli tempolarda düzenli bir şekilde hayatımıza eşlik etmeli. Yüzme, yürüyüş, bisiklet ve aerobik aktiviteleri özellikle öneriyoruz. Onun dışında bel, sırt ve karın kaslarının güçlendirilmesini öneriyoruz. Buna yönelik özel egzersiz programlarımız var onları hastalarımıza veriyoruz. Hastanın çok kilo almaması gerektiğini söylüyoruz. Hastanın sabit olarak çok oturmamasını ve günlük yürüyüş alışkanlıkları kazanmasını tavsiye ediyoruz“ dedi.
Kaynak:
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.