Çikolata Kistleri Yaşam Kalitesini Düşürüyor
Yaklaşık olarak 9-10 kadının birinde görünen ve endometriozis adı verilen hastalık sanıldığı kadar masum değil. Hastalık çoğu kez yıllarca doğru tanı konmaması veya ciddiye alınmaması sebebi ile kısırlaştırıcı etki yapabiliyor, kronik ağrı, cinsel ilişkide ağrı başta olmak üzere bir çok şikayete sebep olarak yaşam kalitesini kötü etkiliyor. Endometriozis hastalığının en sık çikolata kistleri olarak tezahür ettiğini belirten Bahçeci Tüp Bebek Merkezi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Doç. Dr. Gürkan Arıkan, bu kistlerin kısırlık tedavisi öncesinde her durumda alınmasına gerek olmadığını söyledi.
Bahçeci Tüp Bebek Merkezi doktorlarından Doç. Dr. Gürkan Arıkan, hastalığı, “Rahim içi astar dokusunu oluşturan döşeyen hücrelerin rahim dışında da yerleşmiş olması ve adet kanının buralarda oluşup birikmesi” olarak tanımladı.
Bu durum en sık yumurtalıklarda görülmekte ve biriken mayi renk ve kıvamı nedeni ile çikolata kisti olarak bilinmekte diyerek detayları açıklayan Arıkan, “Kadınların yüzde 5 ila 10’unda, çocuk sahibi olmakta güçlük çekenlerin ise yüzde 30’unda çikolata kistlerine rastlanıyor. Hatta kronik karın ağrılı ve kısırlıktan muzdarip kadınların yüzde 80”inde çikolata kisti veya karın içinde derin veya yüzeyel endometrioz odaklarına rastlanıyor” diyerek çikolata kisti sonrası hamile kalamama risk oranlarını sunuyor.
Yaklaşık 10 endometrioz hastasından birinde odaklar rahim ile barsak arasında derin dokulara hatta leğen kemiğine kadar uzanan ağrılı nodüllere (derin endometrioz) sebep olabiliyor. Eğer sadece yumurtalıklarda endometrioz şikayeti var ise ve ana sorun ağrıdan ziyade kısırlık ise, bunun tüp bebek tedavisinde olumsuzluk oluşturmadığı yani tedavinin başarısını düşürmediği biliniyor.
Doç. Dr. Arıkan, genellikle 35 yaşın üzerindeki kadınlarda tespit edilen hastalığın oluşum mekanizmalarını şöyle özetledi:
" Adet kanı rahim içi astar dokusunun parçalarını içerir. Bu mayi sadece vajenden dışarı akmaz. Bir kısmı tüpler üzerinden karın içine de ulaşır. Bazen bu hücreler karın içinde yapışıp endometrioz odaklarını oluştururlar.
Bu hücreler doğuştan rahim dışında da yerleşmiştirler. Bu yol daha çok derin endometrioz odaklarının oluşumuna sebep olur.
Rahim içi astar dokusunu oluşturan hücreler sezeryan, açık cerrahi ile yapılan miyom ameliyatları gibi yollarla karın içinde başka alanlara doktor eli ile ekilip endometrioz odaklarını oluştururlar.
Genelde bu hücreler vücudun bağışıklık mekanizmaları tarafından yok edilir. Ancak bu mekanizmalar iyi çalışmaz ise, ve genetik yatkınlık varsa risk artıyor. Her insanın ağrı eşiği farklıdır. Bazı endometrioz odakları sinir dokusundan çok zengindir, bu sebeple kronik ve özellikle adet sırasında çok şiddetli ağrıya sebep olabilirler. Çikolata kistinden etkilenen hastaların hekime başvuru sebepleri ağrı, kısırlık ve kitle olabiliyor. Bazen de çikolata kistleri hiçbir şikâyet olmaksızın rutin jinekolojik kontrollerde fark edilebiliyor. En önemli şikayet, kasık ve karın alt kısmında görülen ağrı. Adet ağrısı, adetten bağımsız ağrı, cinsel ilişki sırasında ağrı ve kısırlık hastalığın diğer belirtileri olarak ön plana çıkıyor.
Ayrica, endometrioz oturduğu organa göre farklı arazlar verdiğinden, hastaların çoğu yıllarca kronik idrar yolu enfeksiyonu (sistit), barsak hastalığı (irritabl kolon, divertikül), psikolojik rahatsızlıklar gibi yanlış teşhisler ve yanlış tedavilere maruz kalabiliyor".
Doç. Dr. Gürkan Arıkan, çikolata kistlerinde ağrı şikayeti ön planda ise ve kişinin hayat kalitesini olumsuz etkiliyorsa veya kısırlık tedavisinde ilerleme kaydedilemiyorsa ameliyatın gündeme gelebileceğini dile getirdi. Ultrasonografi ile çikolata kisti tanısı %90 duyarlılıkla doğru konabiliyor. Eğer ultrasonografi sırasında, kanser endişesi yaratacak bir görünüm var ise de kistin alınması öngörülüyor. Derin endometrioz odakları çoğu kez tecrübeli hekimlerce muayene sırasında hissedilebiliyor ve şüphe halinde çekilen magnet rezonans (MR) ile tespit edilebiliyor. Kesin tanı ise sadece operasyon yolu ile konabiliyor.
Kistlerin veya derin endometrioz odaklarının cerahi tedavisinde altın standartın kapalı ameliyat (laparoskopi) olduğunu vurgulayan Arıkan, bu yöntemin açık ameliyata göre avantajlarını şöyle sıraladı:
" Açık ameliyat gibi kesi olmadığından karın estetiğinin korunması
Açık ameliyat sonrası kısırlık, barsak tıkanmalarına kadar gidebilen yapışıklıklardan korunma
Komplikasyon riskinin daha düşük olması
Ameliyat sonrası minimal ağrı
Hastanın ertesi gün taburcu olabilmesi, hemen sosyal hayatına dönebilmesi".
Çikolata kistin ameliyatla alınması, sağlıklı yumurtalık dokusuna zarar vererek gebelik şansını azaltabilmektedir. Yetkin ellerde yapılmayan ameliyatlardan sonra, bu olumsuzlukların görülme riskinin artabildiğini söyleyen Doç. Dr. Gürkan Arıkan, hastalık hakkında şunları kaydetti:
"Yumurtalık içindeki çikolata kistleri hemen hemen daima iyi huyludur. Bu kistlerin çeperinde kanser olma ihtimali binde 4-6 düzeyindedir yani çok düşüktür.
Ancak derin endometrioz odakları olan ve rahimi alınmış kadınlarda menapoz sonrası uzun süreli östrojen tedavileri uygulanırsa bu odakların rahim kanserine benzer reaksiyon gösterilebileceği öngörülebiliyor.
Kapalı ameliyat yöntemleriyle yumurtalık içindeki çikolata kistlerinin alınmasından sonra 1 yıl içinde hastaların yüzde 50’si kendiliğinden gebe kalıyor. Yine de uzmanlar öncelikle operatif tedaviden uzak durarak yumurtalık rezerv kaybından kaçınıyor.
Son araştırmalarda özellikle derin endometrioz odaklarının ve mesela barsak bölgesini tutan endometrioz odaklarının kapalı yöntemle alınmasından sonra gebelik şansının kesinlikle arttığı görülüyor.
Bu sebeplerle etkin tedavide doğru strateji, bazen ağrının ilaçla tedavisi ve gebelik isteğine yoğunlaşmak, bazen de kapalı cerrahi uygulamaktır".
Kaynak:
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.