Mesut Bilal Buğday
Gazze ve Maraş aynı kaderi yaşıyor!
"Bana ne Gazze'den!" diyen ruhsuz yaratıkların olduğu bir zamanda ve mekânda yaşamaktan utanç duyuyorum.
Maraşlı mücahitler, Fransızlara karşı çete harbi başlatınca, bazı Maraşlı zâdeler: "aman yapmayın, güçlü Fransızlar ile mücadele edemeyiz!" demişler idi.
Bugünde Hamas'ın, işgalci Siyonistler ile mücadelesine karşı çıkanlar var. Filistinliler de Maraşlılar gibi "kıyıma uğramış olsalar da, kıyama devam" dediler.
Maraş kurtuluş harbinde Avukat Mehmet Ali Kısakürek, Âlem-i İslam'a hitap etmişti. Bugün Gazze'de ise Ebu Ubeyde Âlem-i İslam'a hitap ediyor.
Öncelikle Mehmet Ali Kısakürek'in hitabına yer verelim, daha sonra da Ebu Ubeyde'nin.
Âlem-i İslam'a hitap
Ey Millet-i Necibe-i Osmaniye! Vaktine hazır ol. Bin üç yüz seneden beri Hz. Allah’ı ve Peygamber-i zişanı hizmetinle razı ettiğin bir din ölüyor. Ecdadının kanı ve canı pahasına fethettiği kalenin burcundaki al bayrağını indirdiler, yerine Fransız bayrağını çektiler. Şimdi bayrağını geri yerine koyacak bir İslam gayreti sende hiç mi kalmadı. Haydi davran! Davran ki, azamet ve cesaretle hürriyetimizin timsali olan bayrağımızı yeniden dalgalandıralım. Sen Allah’a bağlılığınla kendini gösterirsen, korkma! Bütün Fransız milleti gelse seni yenemez. Buna emin ol ve yürü!
Ebu Ubeyde ise şöyle sesleniyor: "Zaferin geleceğinden emin olun ey halkımız! Ümmetimizin şereflilerine, bu savaşı ümmetimizin tarihinde belirleyici bir savaş olarak değerlendirmeye ve bizimle ayağa kalkmaya yönelik çağrımızı yineliyoruz."
Maraş'ta, Ulu camide hutbede esarete ve zillete hayır dendi.
Bugün de Gazze'de camilerde cihat ve direniş çağrıları yapıldı.
Maraş’ta en iyi konaklarda Ermeniler ve işgalciler oturdu,
Tıpkı Filistin toprakları işgal edilip Yahudi yerleşimcilere açıldığı gibi
Maraş’a işgalciler gelmeden önce Müslüman Maraş halkı ile Ermeniler huzurlu bir şekilde ortak yaşadılar.
Bugünkü Filistin topraklarına Müslümanlar hâkim iken, üç dinin mensupları huzurlu ve ortak yaşadılar, ancak Siyonist Yahudiler, Filistin topraklarını işgal edince zulüm başladı.
Maraş'ta, Fransızlar tarafından işgal edilince, Maraşlılar ev ev gezebilmek ve milli mücadele için hazırlık yapmak için evlerin altından tünel kazdılar.
Bugün ise Gazze'de mücahitler tünel kazıp İsrail'e karşı büyük bir mücadele veriyor.
Maraş’ta Hırlagyan'ın eğlencesine katılanlara sivil dendi ama sivil denilenler bayrağımızı indirdiler.
Bugün ise Filistin topraklarına yerleştirilen, güya sivil olanlara yerleşimci deniyor. Oysa kesinlikle işgalcidir.
Bir zaman Maraş’ta, Fransızlara karşı savaş kararı alanların büyük çoğunluğu; hoca, avukat, muallim, doktor vs. idi.
Bugün, Hamas'ın içinde Siyonistlere karşı savaş kararı alanlarda; hoca, doktor, öğretmen, avukat, bilgisayar uzmanı eğitimli kişilerdir. Hatta Ebu Ubeyde beş dil bilmektedir.
Maraş’ta Senem Ayşeler, Gazze'de ise İsrail askerlerine kafa tutan Ayşeler var.
Maraş'ın işgalinde, Fransız ve Ermeni milisleri, şehri top atışına tutmuşlardı ve birçok ev dükkân yanmıştı.
Bugün Gazze'de de öyle oldu. Gazze de ateş altında.
Maraş’ta İşgalciler kaçar iken mabetlere ve hastanelere ateş açtı.
Çukuroba camii, Şıh Turan cami vs.
Bugün de Gazze'de camiler, kiliseler, okullar, hastahaneler vuruluyor. Tarih yok oluyor... İnsanlar ölüyor, insanlık ölüyor.
Gazze, insanlık için adeta turnusol kâğıdı oldu. Birçok hükümetlerin vicdan ile strateji arasına sıkıştığını görmüş olduk. Meğerse bizden görünenlerin sadece görüntüden ibaret olduğu, yapılanların bir illüzyon ve alicengiz oyunu olduğu ortaya çıktı.
Çevirmen Ayçin Kantoğlu'nun dediği gibi: "Meğerse Gazze dışında her yer işgal altındaymış."
Rabbim bizleri zihin işgalinden de vatan topraklarının işgalinde de korusun.
Mesut Bilal Buğday
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.