Lekelerinden -198 Derecede Kurtuldu
- İzmir’de yaşayan 60 yaşındaki Hilmi Erer, yedi yıldır sosyal ilişkilerini olumsuz etkileyen yüzündeki yaşlılık lekesinden halk arasında ‘dondurma’ olarak bilinen kriyoterapiyle kurtuldu. -198 derecelik uygulama ile lekesinden kurtulan Erer, artık rahatça fotoğraf çektirdiğini söyledi.
İzmir’in Foça ilçesinde yaşayan üç çocuk ve iki torun sahibi emekli Hilmi Erer, yedi yıldır yüzünde taşıdığı yaşlılık lekesinden Kent Hastanesi’nde uygulanan kriyoterapi tedavisiyle kurtuldu. Halk arasında ‘dondurma’ denilen yöntemle tahrip olan dokusu yok edilen Erer, -198 derecede nitrojen oksit gazının bulunduğu spreyle tedavi olarak 10 dakika içerisinde 7 yıl öncesine döndü. Erer, eskiden fotoğraf çektirirken lekesinin bulunduğu tarafı gizlemeye çalıştığını ancak şimdi rahatça fotoğraf çektirdiğini belirtti.
NASIR VE SİĞİLLER İÇİN DE KULLANILIYOR
Kriyoterapinin yaşlılık lekelerinin yanı sıra nasırlarda, siğillerde, güneş hasarlarında ‘molluskum’ denilen viral enfeksiyonlarda da kullanıldığını kaydeden Kent Hastanesi Deri ve Zührevi Hastalıklar Uzmanı Dr. Hacer Önvural, uygulamayı şöyle anlattı: “Bu, -198 derecede nitrojen oksit gazı veya sıvı azotla uygulanan bir tedavi yöntemidir. İşlemi spreyle uyguluyoruz. Hücre içindeki ve dışındaki dokuları dondurarak hücrenin ölmesini sağlıyoruz. Leke kabuk bağladıktan bir hafta sonra o kabuk düşüyor ve bölgedeki doku iyileşiyor. Cerrahi işlem uygulayıp dokuyu çıkarmak yerine hasar veriyoruz ve kendi kendine düşmesini bekliyoruz.”
CERRAHİSİZ İŞLEM
İşlemi uyguladıktan sonra bölgede yaklaşık yarım saat kızarıklık ve ağrı yaşanabileceğine dikkat çeken Önvural, işlemin çok kısa sürmesi nedeniyle hastanın günlük yaşamını etkilemediğini söyledi. Virüs hücrelerini krem veya hapla yok etme şansı olmadığını belirten Önvural, “Ya yakarak ya da dondurarak yok ettiğimiz için bu yöntemi sık kullanıyoruz. Çok büyük ve küçük yapılarda uyguluyoruz. Cerrahi müdahale olmadan büyük yapılarda da uygulanabiliyor olması o bölgede doku kaybını da engellemiş oluyor. Çünkü cerrahide yama tarzı işlemler de yapmak gerekecek. Cerrahisiz hallettiğimiz için güzel sonuç alıyoruz” diye konuştu.
“CİLT TÜMÖRÜNE DÖNÜŞEN LEKELER OLABİLİYOR”
Bazı lekelerin riskli olduğunu, cilt tümörüne dönüşebilen lekelerin bulunduğunu dile getiren Önvural, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu yöntemi kanser öncüsü lekelerde, kızarıklıklar ve kabartılarda kullanabiliyoruz. Bir de görsel açıdan hastayı rahatsız ediyorsa onlarda da uyguluyoruz. Yöntemi sadece soğuğa karşı reaksiyonu olduğunu düşündüğümüz için soğuk ürtikeri olan hastalarımızda uygulayamıyoruz. Yine soğukla tetiklenen hastalıklar nedeniyle de yöntemi uygulayamadığımız hastalar olabiliyor.”
“GERÇEKTEN ÇOK BÜYÜKTÜ”
Önvural, yedi yıldır lekesi nedeniyle sosyal ilişkilerinde sorun yaşayan Hilmi Erer’in tedavisi hakkında da şöyle konuştu: “Yüzündeki 3x5 santim boyunda bir lezyon. Gerçekten büyüktü. Plastik cerrahlarla görüşüp karar verdik. Riskli olmayan bir lezyon olduğuna klinik olarak karar verdiğimiz için ‘cerrahisiz de halledebilir miyiz acaba?’ diye konuştuk. Cerrahlar, ‘çok büyük, mutlaka yama yapmamız gerekecek’ dediler. Görsel açıdan sıkıntı olacak, dikiş olacak, enfeksiyon riski daha fazla olacak diye düşündük. Riskli yapı olmadığı için kriyoterapi uyguladık.”
“10 DAKİKA İÇERİSİNDE KURTULDUM”
Yüzündeki yaşlılık lekesi nedeniyle halk arasında tedirginlik yaşadığını belirten Hilmi Erer de lekesi çirkin bir görünüm verdiği için uzun yıllar rahatsızlık duyduğunu söyledi. Kendini Kent Hastanesi uzmanlarına teslim etiğini ve 10 dakika içerisinde lekelerinden kurtulduğunu söyleyen Erer, “Hocam 1. seansta bu hale getirdi. 2. seansta rötuş geçti. 15 kadar küçük lekelerim vardı, onları da aldı. Artık halk arasında o tedirginliği duymuyorum. Kendimi güvende hissediyorum. Kent Hastanesi’nin değerli uzmanları sayesinde bu hale geldim” dedi.
“RAHATÇA FOTOĞRAF ÇEKTİRİYORUM”
Fotoğraf çektirirken hep lekesinin bulunmadığı taraf olan sol tarafını çevirdiğini, sadece bir fotoğrafında lekesinin göründüğünü belirten Erer, “Fotoğraf çektirirken rahatsızlık hissediyordum ama şimdi hissetmiyorum. İstediğim şekilde duruyorum. İnsanlar ‘kanser mi?’ diye soruyordu. Torunum ‘dedeciğim bu ne?’ diyordu. Bir şey diyemiyordum. ‘Yara’ desem olmaz, ‘meyve’ desem olmaz. Çocuk şimdi rahatlıkla yanıma geliyor. ‘Dede oradaki şey kayboldu, düştü’ diyor. Çok memnunum ve çok rahatım” ifadelerini kullandı.
Kaynak:
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.