Abdullah Şanlıdağ
Liderler gözünü İstanbul'a dikti
İstanbul, Fatih Sultan Mehmet Han" ya ben İstanbul'u alırım ya İstanbul beni alır" derken de İstanbul önemliydi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın " İstanbul'u alan Türkiye'yi de alır" sözü de bu gerçekliğe işaret etmektedir.
Recep Tayyip Erdoğan'ın zindandan iktidara yürüyen hikayesi İstanbul ile başlamıştı. Erdoğan siyasetinin temeli İstanbul'da atıldı. Bir bina için taşıyıcı unsurlar ne kadar önemliyse, Erdoğan için İstanbul da bir o kadar önemlidir.
Refah partisi'nde İstanbul ilçe ve il başkanlığı yapan Erdoğan, daha sonra milletvekili adayı olmuş fakat o yıllarda tercih sistemi olduğu için, kazandığı halde parlamentoya girememiştir. Her şeyde bir hayır vardır diyerek yoluna devam eden Recep Tayyip Erdoğan, 1994 yılında İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı oldu. Refah Partisi gönül belediyeciliği gerçekten de Türkiye için prototip olmuştu. "Önce ahlak ve maneviyat" ilkesini hayata geçiren Refah Partisi ve kurmayları, örnek belediyecilikle ismini Türkiye'ye duyurdu. bir sonraki Genel seçimlerde Refah Partisi birinci oldu.
İstanbul'u çöp dağından ve susuzluktan kurtaran Erdoğan, Siirt'te okuduğu bir şiir nedeniyle zindana atıldı. Muktedir güçler istemeyerek de olsa Erdoğan'ı mağdur durumuna düşürdüler. Aslında şiir bahaneydi. Zinde güçler Erdoğan'ı siyasi yasaklı hale getirmek istiyorlardı. Ama öncesinde Refah partisi'nin devamı olan Fazilet partisinin önünü keserek merhum Necmettin Erbakan'ı da siyasi yasaklı hale getirdiler. O dönemde ak saçlılar (gelenekçiler, Fazilet Partisi'nin yaşlı siyasileri) ve yenilikçiler ( ileride AK Parti'yi kuracak olan Abdullah Gül Recep Tayyip Erdoğan ve Abdüllatif Şener gibi isimler) olarak ikiye ayrılan parti, daha sonra Erdoğan ve kurmaylarının ayrılmasıyla, siyasette yeni bir dönemin başlamasının kapılarını araladı. Erdoğan'ın hapse girmesi, milletin nazarında mağduriet oluşturdu. Bizim milletimiz de öteden beri mağdur olana destek verir. Nitekim öyle de oldu..2002'de ilk defa seçimlere giren AK Parti yalnız başına iktidara gelerek, CHP dışındaki tüm partileri barajın altında bıraktı. 2019 yılına kadar İstanbul Büyükşehir Belediye başkanlığı Ak Parti'deydi. CHP İstanbul Büyükşehir Belediye başkanlığını almıştı ama Türkiye'yi alamadı. Hem de 6'lı masaya rağmen alamadı. Girdiği tüm seçimleri kazanan ve hiçbir mağlubiyeti olmayan Erdoğan, son seçimlerde de rakibi Kemal Kılıçdaroğlu'na fark atarak bir kez daha Cumhurbaşkanı seçildi. Şimdi rövanş zamanı. Murat Kurum İstanbul için gerçekten de çok isabetli bir isim oldu. AK Parti Murat Kurum ile İstanbul'u çok rahat bir şekilde alır diye düşünüyorum. Zira son genel seçimlerden sonra muhalefet cephesinde çok sert ayrışmalar yaşandı. Nitekim Ekrem İmamoğlu bir önceki seçimde İstanbul'u sadece CHP oylarıyla değil 6'lı masanın büyük desteği ile kazanmıştı. Cumhur ittifakında ise büyük bir çatlak yok, sadece yeniden Refah Partisi kendi adayıyla seçime gidiyor. Yeniden Refah Partisi'nin adayı iddialı ama bunun AK Partili adaya ne kadar etkisi olur bilemiyorum. Elbette hem iktidar hem de muhalefet partileri için tüm Türkiye'nin illeri önemli. Ancak İstanbul'un önemi hepsinden fazla. Çünkü İstanbul'un çok büyük sembolik anlamı var. Bu yüzden seçimin kıran kırana geçeceğini söyleyebiliriz. CHP'li adayın muhafazakar partilerden oy alabilmesi mümkün gözükmüyor. Altılı masanın dağılmasıyla birliktelik sona erdi. Burada muhalefet açısından önem arz eden tek aktör ve faktör, DEM Partisi'nin ne yapacağı ile ilgilidir. Bir önceki seçimlerde olduğu gibi Dem Partisi, şartsız ve koşulsuz olarak CHP adayına destek verecek mi? Partilerin aldıkları kararlar önemli ama asıl son sözü söyleyecek olan millettir. CHP’nin özellikle 11 ilde yerelde iktidarını sürdürüp sürdürmeyeceği çok bilinmeyenli bir denklem gibi duruyor. Uzun bir dönem muhafazakar partilerle ( Refah ve Ak Parti) yönetilen İstanbul, 31 Mart 2019'da sosyal demokratların yani CHP'nin eline geçmişti.
Murat Kurum Erdoğan'ın vizyonuna yakın bir isim. İnşaat sektöründen gelmesi ve teknokrat olması, İstanbul için artı bir değer. İstanbul'un yeniden inşası ve kentsel dönüşümü gerekiyor. Bu açıdan bakıldığında da Murat kurum isabetli bir isim.
2001 yılında AK Parti’yi kurarak başladıkları, 2002 yılında iktidara gelerek icraata dönüştürdükleri millete hizmet yürüyüşünde, 22. yılı geride bırakan Erdoğan'ın, öyle kolay kolay İstanbul'u sosyal demokratlara teslim etmeyeceğini söyleyebiliriz. Elbette sandık ve demokrasi dışı yöntemlerle değil. İcraat ve projeleri ile olacak bu iş. Çünkü önümüzde sürekli kendisini ve projelerini yenileyen, dünyadaki gerçeklikleri çok iyi okuyan ve bunu kendi ülkesine uyarlayan bir Erdoğan'dan söz ediyoruz. Mevla görelim neyler, neylerse güzel eyler.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.