Tatilde Astım Hastalarına Önemli Uyarı
Yaz tatili öncesi astım hastalarını uyaran Göğüs Hastalıkları ve Tüberküloz Uzmanı Dr. Fulya Gürkan, astım hastalarının tatil için otel seçiminde halı olup olmadığına dikkat etmesi ve aşırı klorlu havuzların kullanılmaması gerektiği uyarısında bulundu.
Bursa Özel Hayat Hastanesi Göğüs Hastalıkları ve Tüberküloz Uzmanı Dr. Fulya Gürkan, astım hastalarının tatil için tercih edecekleri yeri belirlerken sağlıklarını düşünmeleri gerektiğini söyledi. Gürkan, “Astımlı hastaları ve astım hastası çocuğu olanlar bu konuya daha da dikkat etmelidirler. Astım, tekrarlayıcı, mikrobik olmayan, bronşlarda daralmayla karakterize kronik bir akciğer hastalığıdır. Astımda nefes darlığı, öksürük, göğüste sıkışma veya baskı hissi, hırıltılı solunum gibi belirtilerden biri veya birkaçı olabilir. Astım alerjik olabileceği gibi alerjik olmayan nedenlerle de oluşabilir. Astımlı hastalar için en uygun tatil seçeneği deniz kenarlarıdır. Tatile gideceğimiz yeri belirlerken öncelikle eğer polen alerjisi varsa hangi ot veya ağaç poleni çeşidine alerjimiz varsa bunların olmadığı bir tatil yöresini seçmeliyiz ki gideceğimiz yerde alerjimiz ve astımımız tetiklenmesin. Mümkünse polenlerin yoğun olmadığı ve yüksek nem içermeyen tatil bölgelerini seçmeliyiz” dedi.
"HALISIZ OTELLER EN İYİ TATİL YERİ"
Tatil yapılacak otellerde halı olmamasına dikkat edilmesi gerektiği uyarısında da bulunan Gürkan, “Astımlı hastaların çoğunun ev tozu alerjisi bulunduğu için ve ev tozları en çok halılarda yaşadığı için kalacağımız otelin halı kaplı olmamasına dikkat etmeliyiz. Ayrıca kalınacak odanın havalandırmasının iyi olması da önemlidir. Akar alerjisi olan hastalar tatile giderken antialerjik yatak ve yastık kılıflarını, kendi yastık ve yorganlarını götürürlerse daha iyi olur. Çünkü ev tozu alerjisi olan hastaların yün, kaz ve kuş tüyü yastık ve yorgan kullanmamaları gerekmektedir” ifadelerini kullandı.
Tatile çıkmadan önce mutlaka astım ve alerji ilaçlarının alınması gerektiğinin altını çizen Fulya Gürkan, “Uçakla yolculuk yapacaklar acil durumda kullanacakları ilaçlarını ve astım ilaçlarını mutlaka uçağın içine, yanlarına almalıdırlar. Uçakta kabin basıncı ve klimalar alerjik kişiyi olumsuz etkileyebilir. Araba ile yolculuklarda klima kullanılması, klimanın temizliğinin yapılmış olması ve polen filtresi içermesi önemlidir. Arabaya binmeden yaklaşık 10 dakika önce klima çalıştırılmalı ve sonra arabaya binilmelidir. Günün sıcak saatlerinde araba ile yolculuk yapılmaması daha iyi olacaktır” diye konuştu.
"YÜZME AKCİĞER KAPASİTESİNİ ARTTIRIR"
Astımlı hastalar için en iyi sporun yüzme olduğunu ve akciğer kapasitesinin arttırılması açısından da önemli olduğuna vurgu yapan Gürkan, şunları kaydetti:
“Astımlı hastalar tatilde havuz yerine denizi tercih etmelidirler. Bol bol tuzlu suda yüzmek ve tuzlu su buharını solumak tüm hava yollarına iyi gelmekte ve iyileştirici etkisi bulunmaktadır. Havuzlar açık havada bile olsa sıcak havada buharlaşan klor astım hastalarının ataklarını tetikleyebilir, nefes darlığını arttırabilir, cilt ve gözde yanma, kızarma ve kaşıntı gibi alerjik reaksiyonlara yol açabilir. Klorlu havuzlarda yüzme sonucunda akciğer iç yüzeyinin geçirgenliği artar ve bu artış astıma bağlı alerjik durumları ve enflamasyonu arttırabilir.”
ASTIM HASTALARINA HAVUZ UYARISI
Astım hastalarının aşırı klor kokan havuzlardan uzak durması gerektiğine de dikkat çeken Gürkan, “Klor yan ürünleri deriden nüfuz ederek vücuda girmekle beraber buharlaşan bazı yan ürünler nefesle de akciğerlerimize girmektedir. Bu yüzden hızlı yüzen kişiler daha derin nefes aldığı için bu kimyasallar daha fazla vücuda girecektir. Ayrıca sudaki klor, ter, idrar ve deri hücreleri ile reaksiyona girip kanserojen olabiliyor, mesane kanserine ve astıma yol açabiliyor. Klorun uzun dönemde nasıl bir etki oluşturacağı tam olarak bilinmemekle beraber klor yerine ozon, bakır ve gümüş iyonları ile dezenfeksiyonun daha az zararlı olacağı bildirilmektedir. Eğer yüzmeyi çok seviyorsak aşırı klor kokan havuzları kullanmaktan kaçınmalıyız. Eğer klorlu havuz kullanıyorsak da havuzdaki süremizin çok fazla olmamasına dikkat etmeliyiz ve havuzdan çıktıktan sonra en kısa zamanda sabunla mutlaka iyi bir duş almalıyız” dedi.
"ASTIM HASTALARI ALKOL ALMAMALI"
Tatilde mağara gibi yerlere gidecek olan astım hastalarına küf mantarı uyarısında bulunan Gürkan, sözlerini şöyle sürdürdü;
“Tatilde mağara tedavisi için mağaraya gidecek astımlı hastalar için mağara tedavisinin bilimsel olarak anlamlı bir yararı gösterilmemiştir. Mağarada içindeki havada polen, toz, koku ve kimyasal madde olmadığı için kısa süreli rahatlama sağlayabilir. Ancak mağaralarda küf mantarları olacağı için buna alerjisi olan kişilerde astım atağına ve nefes darlığına neden olabilir. Tatil yerlerinde yediğimiz yemekler veya her şey dahil konsepti olan yerlerde çok yemek yenmesi de astım atağına neden olabilir. Reflü, mide içeriğinin yemek borusuna geri gelmesidir. Geri gelen asitli mide sıvısı refleks olarak hava yollarında daralma, öksürük, göğüs ağrısı ve yanma yapabilir. Bu nedenle tatilde, az ve sık yemek yenilmesi, alkol içilmemesi, ağır, yağlı ve baharatlı yiyecekler yenilmemesi, yüksek yastıkla uyumak ve yatağın başını yükseltmek veya ilaç tedavisi önerilebilir. Alerjik etkisi fazla olan besinler özellikle yer fıstığı, balık, kabuklu deniz ürünleri, kuru yemiş, yumurta, süt, muz gibi besinler astımı tetikleyebilir. Ayrıca besinlere lezzet ve renk vermek veya bozulmalarını önlemek için konulan katkı maddeleri, boya ve koruyucu maddeler de astımlılarda ataklara neden olabilir. Bu nedenle boyalı şekerler, çikolata, cips, salam, sucuk, sosis, hazır salatalar, meyve suları, bira, şarap, turşu, salamura, karides, gofret, gazoz, hazır çorba, puding, konserve gıdaları astımlı hastaların tüketmesi sakıncalı olabilir. Çin mutfağında sık kullanılan soya ürünleri de astım atağına neden olabilir.”
Kaynak:
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.