Tüp Bebekte Başarının Sırrı: Kişiye Özel Tedavi
Çocuk sahibi olmak isteyen ve bu konuda tüp bebek tedavilerine ihtiyaç duyan çiftlerin karşılaştığı en büyük sıkıntılardan biri, hayatlarında o güne kadar hiç duymadıkları uygulama ve teknolojiler arasında bir seçim yapmaya çalışmak oluyor. Ancak her yeni teknoloji her çiftte mutlak başarı sağlamıyor. Uzmanların çiftleri doğru tedavi yöntemine yönlendirmesi, kişiye özel teknoloji kullanması başarı şansını en yükseğe çıkartıyor.
Tüp bebekte başarı, ancak doğru çiftte doğru teknolojiyi kullanmak ile mümkün. Bahçeci Sağlık Grubu Embriyoloji Laboratuarları Direktörü Dr. Necati Fındıklı tüp bebek yönteminde başarı için önemli açıklamalarda bulundu. Kamuoyunda her yeni yöntemin mutlak başarı sağlayacağı algısının var olduğunu dile getiren Dr. Necati Fındıklı, “Tüp bebekte güncel teknolojilerin kullanımı konusunda bilinmesi gereken iki temel gerçek vardır: Birincisi, tedavi başarısında mutlaka kişiye özel ve mevcut problemi tanımlamaya ve çözmeye yönelik teknolojinin kullanılması gerekliliği, ikincisi ise yeni olarak sunulan teknolojilerin en iyi ihtimal ile yüzde 70’inin, gerekli bilimsel çalışmalar tamamlanmadan klinik kullanıma sunulduğundan, tedavide anlamlı bir başarı sağlamadığı gerçeğidir” diyerek doktorların kişiye özel muayene gerçekleştirmesinin altını çizdi.
HER YENİ TEKNİK HER ÇİFTE FAYDA GETİRMİYOR
Özellikle son 20 yıla tüp bebek tedavilerinde gerçekleştirilen teknolojik atılımların neredeyse tamamı laboratuar uygulamaları ve kullanılan cihazlar ile ilgili. Bunlardan bir kısmı sperm ve yumurta hücrelerinin daha fizyolojik koşullarda işlenmesini sağlıyorken, bir kısmı da elde edilen embriyoların mümkün olan en iyi şekilde rahim ortamına yakın bir şekilde büyütülebilmesi amacıyla kullanılıyor. Bazı uygulamalar ise laboratuar ortamında üretilmiş olan embriyoların kalitelerinin arttırılması amacı ile sunuluyor. Bununla birlikte hala hangi teknik veya teknolojinin hangi çiftte en iyi sonuç vereceğini yüzde 100 olarak tanımlayabilmek mümkün değil.
YÜKSEK OPTİK BÜYÜTME İLE SPERM SEÇİMİ VE ENJEKSİYONU (IMSI)
Gerek klinikler gerekse tedavi gören çiftler arasında kullanılan, önemli bir tercih sebebi olan IMSI’nin halen hangi vakalarda anlamlı bir klinik başarı sağladığı uluslararası bilimsel toplantılarda tartışılmakta olduğunu belirten Dr. Necati Fındıklı: “ Bizlerin kliniğimizde gerçekleştirdiği çalışmamızda özellikle az sayıda yumurtası olan çiftlerde (<5) mikroenjeksiyona kıyasla anlamlı bir başarı sağlıyor olduğunu görüyoruz. Neticee klasik ICSI yöntemine göre daha detaylı bir sperm seçimi imkanı sağladığından sperm morfoloji notunun düşük olduğu çiftlerde tedavide daha etkin bir metot olarak tercih edilebiliyor” dedi.
ENDOMETRİYAL KOKÜLTÜR (YAPAY RAHİM) TEKNİĞİ
Günümüzde özellikle ticari kültür sıvılarının kullanımı sonrası düşük embriyo kalitesi gözlenen vakalarda, rahim ortamının daha iyi taklit edilebilmesi ve embriyonun özel olarak ihtiyaç duyabildiği belirli bazı molekülleri sağlayabilme amacı ile kullanılıyor. Rahim kaynaklı veya yumurta/sperm kalitesinin düşük olduğu olgularda etkinliği halen tartışmalı. Dolayısıyla kadın yaşının 40’ların altında olduğu, rahim kaynaklı bir problemin olmadığı ve embriyo kalitesinin beklenmeyen derecede düşük olduğu tedavilerde embriyo kalitesini arttırma amacı ile ek olarak tercih edilebilen bir teknik olarak tüp bebek tedavisinde uygun olan çiftler için tercih ediliyor.
BİRİ EMBRİYOLARINIZI GÖZLÜYOR
Tüp bebek tedavisinde başarıyı arttıran yöntemlerden biri de siz uyurken bile embriyolarınızın 7-24 gözlenmesi…Standart inkübatörde büyütülen embriyoların günlük değerlendirilebilmeleri için kısa süreli de olsa her gün bu cihazların dışına çıkarılmaları ve mikroskop altında gözlenmeleri gerek. Bu süreçte de dış ortama maruz kalmaları nedeni ile gelişmlerinin etkilenebilme riskleri var. Dinamik embriyo izleme sistemleri bu gereksinimi ortadan kaldırdıklarından, rahim ortamına daha yakın bir embriyo büyütme imkanı sağlayabiliyorlar ve embriyo gelişiminin kaydı sürekli olarak yapıldığı için kaydı yapılan her bir embriyonun daha detaylı bir gelişim değerlendirmesi yapılabildiğinden gebelik oluşturma şansı en yüksek embriyonun seçimi daha başarılı yapılabiliyor.
BAŞARIYI ETKİLEYEN YÖNTEMLERDEN BİRİ DE: GENETİK TANI (PGT)
Özellikle tekrarlayan şekilde gebelik başarısızlığı yaşayan çiftlerin en büyük sorunu, elde edilen embriyolarda normalin üzerinde olabilen kromozomal bozukluklar oluyor. PGT bu açıdan tedavide embriyoların rahme nakil öncesinde embriyoların genetik/kromozom yapılarının incelenmesine olanak verdiğinden, adı geçen bozuklukları taşıdığı tespit edilen ve sağlıklı bir gebelik oluşturma şansı olmayan embriyoların transferini engelleyebiliyor. Bu da beraberinde embriyo transferi yapılsa bile başarısızlık oluşturacak embriyoların belirlenebilmesi sayesinde tedavi sürecinin ve sonuçlarının önceden görülebilmesini sağlıyor.
ERA TESTİ İLE KİŞİYE ÖZGÜ EMBRİYO TRANSFER GÜNÜ PLANLAMASI YAPILIYOR
Bilindiği gibi rahim embriyoyu 5. gün yerine bazı çiftlerde daha önce veya sonra kabul etme imkanına sahip. Bu nedenle, bazı çiftlerde çok kaliteli embriyolar geliştirilse bile eğer doğru bir zamanda rahme nakli yapılamıyorsa gebelik elde edilemeyebiliyor. ERA testi, bu şekilde bir problemi olduğu düşünülen çiftlerde rahmin transfer öncesinde tutunma gücünü gösteren ve tamamen kişiye özgü embriyo transfer planlaması yaparak sağlıklı bir çocuk sahibi olmalarını sağlayabiliyor. İlk aşamada kadın yaşının 40’ın altında olduğu ve daha önce ardışık tedavilerinde iyi kaliteli embriyo nakli yapılıp gebelik elde edilemeyen vakalarda çok daha faydalı olduğu görülüyor. Diğer taraftan örneğin tekrarlayan düşükler ile karşılaşan çiftlerde ERA testinde önce çok daha kapsamlı başka tetkik ve inceleme yapılması gerekiyor.
DR. FINDIKLI: “TEDAVİNİZİ PLANLAYAN DOKTORUNUZDAN SİZE SUNDUĞU TEDAVİ KONUSUNDAKİ KARARINI SİZE BASİTÇE VE BİLİMSEL OLARAK AÇIKLAMASINI İSTEYİN”
Çiftlerin ve zaman zaman uzman hekimlerin göz ardı ettiği en önemli noktalardan biri, aslında her yeni tedavinin ek bir şans getirdiğidir. Daha önce 2 kez başarısızlık yaşamış ve 3. tedavilerinde ek bir yöntem ile gebelik elde etmiş bir çiftte, başarının tedavinin kendisine mi yoksa kullanılan ek teknolojiye mi ait olduğu, ancak detaylı ve kapsamlı bir değerlendirme ile belirlenebilir. Bireysel başarı öykülerinin bu açıdan çiftleri ve tedavi sağlayıcı klinikleri de yanlış yönlendirebildiğini belirten Dr. Necati Fındıklı, “Detaylı, kapsamlı ve doğru olarak yapılmayan bir klinik değerlendirmede, örneğin rahim ile ilgili mevcut bir problemin varlığı atlanabilir ve tedavide gereksiz yere embriyolar üzerinde ek yöntemler planlanabilir. Rahim iç zarının embriyonun tutunma sürecini desteklemediği bir çiftte embriyolar üzerinde genetik tanı gerçekleştirmek, çiftin problemini çözmediği gibi gereksiz yere tedavinin maliyetine de olumsuz etki yaratmaktadır. Benzer şekilde, kaliteli embriyolar geliştirdiği tespit edilen bir çiftte endometriyal kokültür uygulanması da tedavi sonucunu anlamlı olarak değiştirmeyecek fakat maliyet artışı yanında tedavi sürecini de gereksiz ve olumsuz yere uzatabilecektir” diyerek konunu önemini belirtti.
Kaynak:
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.