Ertel'den Yaşar Kemal Övgüsü
- Türk “saykodelik” müziğinin yetenekli temsilcilerinden Baba Zula ekibi, Adana'nın sinema ve edebiyat alanında çok önemli temsilcilere sahip olduğunu ancak Adanalıların bu değerlere sahip çıkmadığından yakındı.
Kendine özgü performansıyla dikkat çeken, Türk “saykodelik” müziğinin yetenekli temsilcilerinden Baba Zula ekibi, Adana'da verdiği bir konser sırasında Adana ve sanat üzerine çeşitli açıklamalarda bulundu. Muhalif kimliğiyle dikkat çeken, şahsına münhasır hayran kitlesine sahip grubun kurucularından telli virtüözü Murat Ertel, Adana'nın sinema ve edebiyat alanında çok önemli temsilcilere sahip olduğunu ancak Adanalıların bu değerlere sahip çıkmadığından yakındı. Adanalı ünlü yazar Yaşar Kemal'in önemine dikkat çeken Telli, “Yaşar Kemal her ne kadar Nobel Ödülü almamış olsa da dünya çapında bir değerdir. Bu coğrafyanın, Çukurova'nın kültürüyle iç içedir. Ben Nobel Ödülünü Yaşar Kemal'e veriyorum” dedi.
“ORHAN PAMUK'TAN DAHA BÜYÜK BİR YAZARDIR”
Adana topraklarının yetiştirdiği değerlerden, halihazırda yaşamakta olan Yaşar Kemal'in tüm dünyada hatırı sayılır bir değere sahip olduğunun altını çizen Murat Ertel, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Kendisi her ne kadar Nobel Ödülü almamış olsa da dünya çapında bir değerdir. Hatta bana göre Orhan Pamuk'tan büyük bir yazardır. Daha evrensel bir yazardır ve bu coğrafyanın, Çukurova'nın kültürüyle iç içedir. Ben Nobel Ödülünü Yaşar Kemal'e veriyorum.”
“ADANA'NIN ÜNÜ TÜM DÜNYADA BÜYÜYECEK”
Sinema üstadı Yılmaz Güney ve daha birçok değere Adanalı yurttaşların sahip çıkması gerektiğini ifade eden Ertel, Güney'in tüm filmlerinin restore edilerek sinema müzelerinin beslenmesi gerektiğini vurguladı. Ertel, yakın dönem sanatçılarının da desteklenmesi halinde “Adana ününün” tüm dünyada büyüyeceğini savundu. Geleneksel olarak her yıl düzenlenen Altın Koza Film Festivali etkinliklerine ek olarak yeni festivallerin düzenlenmesi gerektiğine de vurgu yapan Ertel, “Kültür bir ekin demek ve çok zaman alıyor büyümesi. Yeşermesi için bunu devamlı beslemek gerekiyor” dedi.
“BİR FİLMİ ALGILAMAK İÇİN HAYAL GÜCÜNE GEREK YOK”
İnsanların müziği “televizyondan” takip ettiğine dikkat çeken Ertel, belirli kalıpların yerine getirilmesi halinde televizyon üzerinden insanlara her kalıbın kabul ettirilebildiğinin altını çizdi. İnsanların kendi beyinlerini aşmaya çalışmaları ve kendilerini geliştirmeleri gerektiğini söyleyen usta sanatçı, bu yetenekleri geliştirmenin yolunun sanatla daha fazla ilgilenmek olduğuna işaret etti. Usta müzisyen, “sanatın”, insanın yaşamadığı şeyleri de deneyimlemelerine olanak sağladığını belirtti. Film izlemenin insanı tembelleştirdiğini sert bir şekilde vurgulayan Murat Ertel, “okumanın” gerekliliğine vurgu yaptı. Film seyretmek yerine kitap okunması gerektiğini söyleyen Ertel, bir filmi algılamak için hayal gücü yeteneğini çalıştırmanın gerekmediğini savunurken, herhangi bir kitap karakterindeki karakteri ise okuyucunun oluşturduğunu kaydetti. Ertel, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Ne yazık ki ülkemizde çok az kitap okunuyor. İster dijital olsun ister kağıt, yeter ki okuyun. Fakirlikle ilgisi yok bu olayın. Kütüphaneye gidip de okuyabilirsiniz. Japonların okuma oranı malum. Kitabı geçin, broşür ve afiş bile okunmuyor ne yazık ki Türkiye'de.”
İnsanların, ilgi alanlarına vakit ayırmak hususunda tembel olduğunu ifade eden Murat Ertel sözlerini şöyle tamamladı:
“Mesala Edip Akbayram mı seviyosun? O zaman dinledikten sonra Mahzuni'yi merak etmen lazım. Bu adam Mahzuni söylüyor, nasıl bir şeymiş? Mahzuni dinleyince evveliyatına gitmen gerekiyor. Blues türünde de bu böyle. Esas olarak Blues öncüleri kimmiş, Blues nereden çıkmış bunları öğrenmek, bilmek gerekiyor.”
Kaynak:
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.