Murat Tunalı 2. Kitap ve Kültür Fuarında
Kahramanmaraş 2. Kitap ve Kültür fuarında alanında isminden söz ettiren, farklılıkları ile branşında farkındalık yaratan Murat Tunalı Bey ile röportaj yaptık. İlgimizi çeken ise Murat Bey’in çiçeklerle karşılanmış olmasaydı. Kendisini 1. Kitap ve Kültür Fuarında akşamın bir saatinde etrafı kalabalık bir şekilde bırakmıştık fuar alanında. Bu yıl ki 2. Kitap ve Kültür Fuarında karşılamak bana da nasip oldu.
Bakın, Murat Tunalı ile Neler konuştuk? Kimliğin önemi yok yazar ya da şair ya da kişisel gelişim uzmanı fark etmez. Biz hepsini bir köşe bıraktık ve samimi bir röportaj gerçekleştirdik.
Murat Tunalı yı kimlik bilgisi olarak değil de nasıl birisi olarak tanımak istiyoruz. Bize kendinizi anlatır mısınız diye sorsak kendinizi nasıl tarif edersiniz?
Murat Tunalı kişisel gelişim psikoloji kitapları yazarıdır. Aynı zamanda iletişim becerileri stres yönetimi hızlı okuma teknikleri ve okuma psikolojisi gibi konularda kurumlara seminerler verip, İnsan üretkenliğine katkı sağlamaya çalışıyorum. İşimi profesyonel öğrenci olarak addediyorum. Birlikte çıkıyoruz bir nevi yolculuğa, seminerlerim de en dikkat ettiğim nokta budur. Ben öğrenciyim ama profesyonel, yanımda ki öğrenci ama onu da profesyonel etmek adına seminerler düzenleyip kitaplarla da ulaşamadığımız insanlara ulaşıyoruz. İşte ben, toplumsal gelişimin temellerini atmaya kendini adamışım biriyim.
Kişisel Gelişim sizin için neyi ifade eder; kitaplarınızda bunu nasıl işlersiniz?
Diğer Kişisel gelişim kitaplarında sizi ayıran bir etken olmalı ki, okuyucularınız sizi nerde olsanız takipte kalıyor. Bunu nasıl açıklarsınız?
Ben kişisel gelişimin bencil ve enaniyetli olduğunu düşünürüm. Bu yüzden her ne kadar İşim kişisel gelişim uzmanı olarak söylense de toplumsal gelişimin gerekliliğine inanırım.
Bireysel gelişim, toplumsal gelişim için yetersiz bir aktivasyondur. Ancak toplumsal gelişim için her birey kendini geliştirmek zorunda kalır.
Diğer gelişim kitap yazarlarından farklı olarak faydasını gördüğüm bilgiyi mutlaka defalarca kullanıp sonrasında anlatırım. Eğer şahsım geri bildirim almazsa asla anlatmam. Ve yazmam. Öncelikle kendim tecrübe etmeden bunu kaleme almak okuyucu ve kitap için büyük bir ihanettir. İşte bu yüzden, kendim tecrübe edip okuyucularım ile paylaştığım için diğerlerinden farklıyım diyebiliyorum.
Farklılık ölçüsünü de şöyle dile getirmek isterim. Bu benim ön görüm değil, bu nereye gidersem gideyim orada gönül bağımın halkasından mutlaka birinin olmasından geçiyor. Okuyucularım ile aramda ki bağın gücü de buradan geliyor. Bu da farkındalık oluşturmamızın en büyük gücüdür.
Murat Tunalı kitap fuarını nasıl buldu?
Bu yıl ikincisi yapılıyor. Ancak dikkatli bakıldığı zaman sanki çok uzun zamandır bu kültür festivaline ev sahipliği yapıyor gibi bir atmosfer var. Yazarların şehir dışından alınıp ağırlanması son derece profesyonel bir şekilde gerçekleşiyor.
Ortada yerel yönetimden yerel basına ve halka kadar herkes el birliği içinde, tebrik etmemek mümkün degil… Kitap fuarında emeği geçen, Başta Büyük Şehir Belediyesine ve ekiplerine teşekkür ediyorum. Sonrasında ise Kahramanmaraş halkına teşekkür ediyorum. Bu kalabalık bu coşku bu ilgi bizleri gerçekten mutlu ediyor. Ve bu ilgi sayesinde kaçıncı kitap fuarı olursa olsun, bu şehir benim için ayrı yere sahip olacak.
Bence şairler ve yazarlar şehri unvanını fazlasıyla hak ediyor. Kurtuluş savaşındaki mücadelede nasıl ki kahraman unvanını aldı bence memleketimizin kültür mücadelesinde de yakın zamanda bu unvanı hak edecektir.
Artık savaşlar kalemle kültürle ve bilgiyle, bu sebeple Kahramanmaraş bu kültür festivaliyle genç dimağlara muazzam bir kapı aralıyor.
Halkın size yaklaşımı ve ilgisi nasıl?
Özellikle sosyal medyadan ve televizyon radyo programlarımdan takip edenler yalnız bırakmıyorlar.
Sağ olsunlar. Ancak ben suna inanırım, ağızdan çıkan kulağı geçmez ancak yürekten çıkan yüreğe kadar yol bulur. Kitaplarımı ve seminerlerimi bu samimiyetle aktarmaya çalışıyorum. Bu karşılık bulursa işte böyle samimi sonuçlar ortaya çıkıyor. Umarım onların dünyalarına değer bir nebzecik katkı sağlatabilirim. Önemli olan samimi olmak ve öyle de kalabilmektir. Birçok okuyucumuzla sosyal medya üzerinden konuşuyoruz, seminerlerime gelenlere konuyu anlattım demiyorum. Konuyu birlikte yorumlayalım diyorum. Bir bağ kurup bu bağıda daima canlı tutmak görevimdir diyorum. Bu vesile ile Türkiye’nin neresine gidersem gideyim, çok şükür ki okuyucularımız yalnız bırakmıyor, onların sıcak ve samimi karşılamaları ve ilgileri benim en büyük servetimdir diyorum.
Televizyon programları yanında radyo programcılığı da yapıyorsun; bunun başlangıcı nasıl oldu? Bize radyo programlarınızdan da bahseder misiniz?
Ulusal bir radyo kanalında hafta bir gün program yapıyorum. Genelde, Aile içi iletişim ile ilgili konulara değinip fayda sağlamaya çalışıyorum. Radyo programlarımız vesilesi ile de okuyucu ile sadece kitap da değil canlı olarak radyo da da buluşuyoruz. Bu da aramızda ki bağı daha güçlü hale getiriyor. Belli aralıklarla televizyon programlarına davet ediliyorum. Sanırım yakın zamanda bir televizyon program projesi olacak. Sunumu ve hazırlanışı tamamen bana ait olan, insanı gelişim içerikli seminer formatında bir program olacak. Her hafta bir konu üzerine izleyiciyi bilgilendireceğiz.
Yeni kitap çalışmalarınız var mıdır, ne zaman okuyucuları ile buluşacak?
Şu an hazırladığım var ancak yazılıp yayına hazır olması 2016 Kasım ayını bulur. İçerisinde derin iletişim olacaktır. İnsan karakterini, düşünceleri okuma gibi konular yer alacak. Yani Bir diğer Kitap fuarında yeni kitabımızla burada olacağız inşallah.
Beni okuyucularımızla buluşturduğunuz onların dünyasına girme imkânı verdiğiniz için ben teşekkür ederim.
Murat Bey'e teşekkür ederken, ince nüanslarında etkilendiğimizi de dile getirmiş olalım. Verdiği konferanslar ile gönüllerin dostu ve ağabeyi olan yürekli insana teşekkür ederiz. Çiçekler karşılanması ve her şehirde aynı tevazuyla okurlarıyla buluşması yazarın en güzel kimliği olsa gerek diye düşünüyorum…
Bir gün sizlere de nasip olusun inşallah, bu güzel insan ile sohbet etmek diyoruz. Ve bir makalesini de sizlerle paylaşıyoruz…
Ekmek Savaşı Veren Martılar
Vapur yavaştan iskeleden ayrılıyor. Benim de içinde yer aldığım birkaç heyecanlı yolcu martılara simit atıyoruz. Sanırım 15 dakika süren bu yolculuğu eğlenceli kılan, kuşları doyurmanın verdiği manevi hazdan ziyade ekmek kapmak için yaptıkları pikeleri seyretmek olsa gerek. Hızla giden vapura dakikalarca yorulmadan eşlik eden bu kuşlar bir insan için; hedef, azim, hırs ve konsantrasyon adına ne söylenebilirse bir yolculuk süresince ücretsiz olarak sergiliyorlar.
Tabi görmesini bilenlere. Ekmeğini kapan şanslı martının derhal yavaşladığını, kaptığı lokmayı birkaç yutkunma ile midesine indirdiğini ve arka saflardan acımasız bir rekabetin yaşandığı yarışa tekrar dâhil olduğunu görmek zor değil. Fakat her şey bu kadar tek düze ve mükemmel değil elbette. Bazen 2-3 martı aynı anda bir tek lokmaya hücum edince kısa süreli kavga çıkabiliyor. Ekmek denize düşüyor, hiç hesapta olmayan bir başka rakip gelip ekmeği olağanca kıvraklığıyla kapıp götürebiliyor. Bu yüzden uzun süreli kavgaya ayıracakları ne zamanları var ne de enerjileri. Bir başka önemli detaysa, insanların hareketlerini çok iyi gözlemlemeleri pikelerini ve hamlelerini bu hareketlere göre ayarlamalarıydı. Elinde hiçbir şey olmadan ekmek atıyormuş gibi yaptığında derhal elinin ucunda 3-4 martı bitiveriyor. Sanırım ekmek kapma kaygısının yarattığı olumsuz bir durum, klasik şartlanma. Önce el hareketi ve sonrasında ekmek…
Bütün bu gözlemi yapmam toplamda 5-6 dakikamı aldı. Yani elimdeki simit bitinceye kadar geçen süre. Bu süre zarfında insanların hayat mücadelesiyle martıların ekmek mücadelesi arasında aslında çok da bir fark olmadığını düşündüm.
Fırsat; İnsanın eline her zaman geçmeyen, fakat geçmesi halinde iyi değerlendirilirse mükemmel sonuçları içinde barındıran bir potansiyeldir. Tıpkı bir martının etki alanına giren ekmek gibi. Kapma şansı onu almak için ne kadar hazır, istekli ve kıvrak olduğuna bağlı değişiyor. Başarıya ulaşanlar fırsatlarla hazır olarak karşılaşanlardır. Çünkü şans denen şey budur, piyangodan para çıkması değil. Başarılı bir insan şansını kendisi oluşturuyor.
Azim; Her zaman ve her şey için aynı oranda olmamaktadır. Fakat çok istenilen bir şeyi elde etme sürecinde adeta yakıt görevini üstlenir. İşler yolunda gitmediğinde -ki bu durum yaşam mücadelesi içinde kaçınılmaz ihtimaller arasında yer alır- yaşadığınız zorlukların sizi yıldıramıyor olması ne kadar azimli olduğunuza bağlı olarak değişir. Vazgeçmek ya da devam etmek tamamen sizin elinizdedir. Vapur, bir iskeleden diğerine yanaşana değin, ekmek atan son kişiye kadar hala şansını deneyen martı mutlaka karnını doyurmaya muktedirdir. Hiç ekmek kapamayanlar yolculuğun yarısında iskeleye geri dönmez. Hatta bir yolculuğun tamamında hiç ekmek kapamamış olsa bile bir sonraki yolculuğu kararlılıkla bekler. Çünkü bu esneklik ona yaşaması için gerekli gıdayı alabilmeyi sağlar.
Hedef; Bu olmadan yaşamak, kaderini rüzgarın insafına bırakan yaprak gibi olmayı gerektirir. Kendi hedefine hizmet etmezsen başkalarının hedeflerine hizmet etmek zorunda kalırsın. Acımasız rekabette hedefini net olarak belirleyen kazanıyor. Aynı hedefe ve aynı menzile sahip kuşlar içerisinde hedefine ulaşan onu en iyi belirleyen oluyor. El hareketini, ekmeğin büyüklüğünü ve nereye gidebileceğini saptar ve oraya doğru hamle yapar. Boşa kürek çekmek ve ulaşılamayacak temennilerde bulunmak başarısız insanların harcıdır.
Başarısızlığa mahkûm kalmak; Aynı sonuçları oluşturan aynı hareketleri defalarca yapmaktır. Fakat bu yaptığının farkında olsa da olmasa da bunları düşünmeden ve daha fazlasını yapmadan sonuca öfke kusar. “Neden bu hayata sahibim ki? Ne olurdu biraz daha param olsaydı? Keşke daha çoğuna sahip olsaydım?” Ne kadarını hak edersen o kadarını alırmışsın. Tıpkı işi uyanamayan martıların boşa sallanan ve ekmek atmayan ellerin ekmek atacağını zannetmesi gibi. Eğer sürekli bunun olacağını zannetmeye devam edersen hiç ekmek kapamazsın. Yeni arayışlar ve alternatifler üretmek, yaratıcı olmak hayatın daha bereketli olmasını kaçınılmaz kılacaktır.
Vapur iskeleye yanaştı. Bir yolculuk daha sona erdi. Hem martılar hem insanlar için. Fakat ekmek yarışındaki martı için birazdan her zaman olduğu gibi yine yeni bir yarış başlayacak. Ya senin için?..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.