'ARAKAN'DA ZULÜM GÖREN MAZLUMLARI DA YALNIZ BIRAKAMAYIZ'
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde 30 Ağustos Zafer Bayramı dolayısıyla düzenlenen resepsiyonda bir konuşma yaptı.
Sözlerine, "Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ne, milletin evine, bu gazi mekana hoş geldiniz." diyerek başlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, resepsiyona katılanlara teşekkür etti ve 30 Ağustos Zafer Bayramı'nı kutladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:
"Bu büyük zaferi 95 yıl önce bizlere yaşatan ordularımızın Başkomutanı Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü ve ordumuzun tüm mensuplarını, milletimiz adına bu mücadeleyi yürüten Gazi Meclisimizin tüm üyelerini, bin yıldır bizlere bu toprakları vatan yapmak için canlarını veren tüm şehitlerimizi, özellikle son yıllarda terörle mücadelede ve 15 Temmuz'da verdiğimiz şehitlerimizi rahmetle, şükranla yad ediyorum. Rabbim hepsinin de mekanını cennet eylesin. Gazilerimizden hayatlarını kaybedenlere Allah'tan rahmet, yaşayanlara sağlık ve afiyet temenni ediyorum."
Türk milletinin istiklali ve istikbali söz konusu olduğunda sadece askerleriyle değil, erkeğiyle, kadınıyla, genciyle, yaşlısıyla, tüm fertleriyle birer cesaret ve kahramanlık abidesi olduğunu vurgulayan Erdoğan, tarihin bunun sayısız örnekleriyle dolu olduğuna işaret etti.
"En son 15 Temmuz'da sokaklara dökülen milyonlarca kardeşimizle bu hakikati bir kez daha görme, yaşama imkanını bulduk." ifadesini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, terör örgütlerinin ve bunları üzerimize salan güçlerin hain emellerine asla ulaşamayacaklarını bildirdi.
Erdoğan, "Çünkü Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün veciz ifadesiyle, bağımsızlık bizim milletimizin karakteridir. Ülkemizi işgale kalkışanlar için söylenmiş 'ya istiklal ya ölüm' parolası aslında özgürce yaşama irademizin beyanıdır." dedi.
Bugün de aynı anlayışla Türkiye sınırları içinde ve dışında yoğun bir mücadele verildiğine vurgu yapan Erdoğan, şunları söyledi:
"Karşımızdaki karanlık güçlerin kural ve ahlak tanımaz saldırıları karşısında biz tarihimizden ve medeniyetimizden tevarüs ettiğimiz değerlerimizden taviz vermeden yolumuza devam ediyoruz. Biz onlar gibi olamayız. Biz vicdanımızı, adalet duygumuzu, hakkaniyet ölçülerimizi bir kenara bırakarak, sadece kendi menfaatlerimiz için önümüze çıkan her şeyi ezip geçerek hareket edemeyiz. Bunun için Suriye'deki, Irak'taki, Balkanlar'daki, Kafkaslar'daki, Kuzey Afrika'daki kardeşlerimize yüreğimizi açtığımız gibi Arakan'da zulüm gören mazlumları da yalnız bırakamayız. Çünkü biz dünyada gördüğümüz kötülükleri mümkünse elimizle düzeltmekte, buna gücümüz yetmezse dilimizle ifade etmekte, o da olmazsa kalbimizle buğzetmekle mükellefiz."
Ecdadımızın tarihin her döneminde güçlünün değil, mazlumun yanında yer aldığına dair sayısız örnek, sayısız anekdot bulunduğuna işaret Erdoğan, Türk milletinin gücü ve itibarının kendisiyle birlikte tüm kardeşleri ve dostları için de mücadele ediyor olmasından kaynaklandığını belirtti.
"HUZURU VE REFAHI TESİS EDENE KADAR MÜCADELEMİZ SÜRECEK"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Bugün de eğer dünyanın neresine gidersek gidelim, Türkiye dendiğinde insanların gözleri muhabbetle parıldıyorsa aynı anlayışla hareket ediyor olmamız sebebiyledir. Rabbim bizleri başımızı öne eğdirecek hatalardan muhafaza buyursun. Rabbim milletimizi ve ordumuzu her daim muzaffer eylesin. Bizleri tıpkı geçtiğimiz günlerde 946. yılını kutladığımız Malazgirt Zaferi gibi, 718. yıl dönümüne ulaştığımız Osmanlı Devletinin kuruluşu gibi, 564. yıl dönümüne ulaştığımız İstanbul'un fethi gibi, 102. yıl dönümünü idrak ettiğimiz Çanakkale Zaferi gibi ve işte bugün kutlaması vesilesiyle bir araya geldiğimiz Dumlupınar Zaferi gibi başarılarla yüceltsin, yükseltsin.
Biz hem Alparslanların, Ertuğrulların, Yavuzların hem de Yunusların, Mevlanaların, Hacı Bektaşların torunlarıyız. Gerektiğinde yüreğimiz bileğimizde, gerektiğinde gönlümüz ve sözümüzde mücadele etmesini çok iyi biliriz. Bölgemizde ve tüm dünyada zulmü tamamen sona erdirene, huzuru ve refahı tesis edene kadar da mücadelemiz sürecektir."
"OPERASYONLARIMIZDA HERHANGİ BİR GERİLEME YOKTUR"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, günümüz dünyasında askeri, siyasi ve ekonomik mücadelelerin iç içe yürüdüğüne de işaret ederek, 15 yıldır bu alanların hepsinde de ülkemizin gücünü ve itibarını sürekli artırmanın çabası içerisinde bulunduklarını vurguladı.
Erdoğan, "Savunma sanayi alanında ulaştığımız seviye henüz yeterli değildir ama çok önemlidir. Türkiye'nin tamamen kendi kararıyla başlattığı Kıbrıs çıkarması sırasında yaşadığı hadiseler kendi savunma sanayini kurmadan bağımsızlığını korumasının mümkün olmadığını tüm açıklığıyla ortaya koymuştur." değerlendirmesinde bulundu.
Savunma sanayinde Turgut Özal döneminde kayda değer adımların atılmaya başlandığını fakat bu adımların da koalisyon hükümetleri sebebiyle hedeflerin çok gerisinde kaldığını aktaran Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bugün Türkiye hem terörle mücadelesini hem sınır ötesi operasyonlarını eğer başarıyla yürütüyorsa bunda savunma sanayiinde son 15 yılda attığımız adımların çok büyük payı vardır. Maruz kaldığımız örtülü ambargolara, ülkemize ve ordumuza Feto eliyle vurulan darbeye, müttefiklerimizle yaşadığımız sorunlara rağmen planlarımızda, projelerimizde, operasyonlarımızda herhangi bir gerileme yoktur."
"BU NASIL İTTİFAK?"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, özellikle Suriye ve Irak'ta Türk milletinin ve bölgedeki kardeşlerinin geleceğini ilgilendiren hiçbir konuda geri adım atmayacaklarını belirterek, şu değerlendirmeyi yaptı:
"Bölgedeki gelişmelerle ilgili tüm seçenekler her an önümüzdedir. Terör örgütleri kullanılarak bölgede oynanan oyunların asıl yüzünü görüyoruz ve dayatmaları kabul etmiyoruz. Türkiye'yi, terör örgütleri üzerinden köşeye sıkıştırmak isteyenler bir süre sonra ellerindeki bu pimi çekilmiş bombalarla baş başa kalacaklardır. DEAŞ... Hedef DEAŞ. İşte buyurun şu anda müttefikimizin silahları DEAŞ'ın elinde çıkıyor. Bu nasıl ittifak? Bu nasıl NATO'da beraber olmak. Bumerang gibi bunlar dönüp zamanı gelecek, onları da vuracak."
"HER TÜRLÜ TEDBİRİMİZİ ALDIK, HAZIR DURUMDAYIZ"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bilginin, paranın, teknolojinin, mal ve hizmetlerin küreselleştiği bir dünyada terörü Ortadoğu coğrafyasına Türkiye'yi hapsedebileceklerini sananların yanıldıklarını göreceklerini ifade etti.
Bu sözlerinin bir temenni veya tehdit değil, objektif bir durum tespiti olduğunu vurgulayan Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:
"Zira bu bölgede biz yaşıyoruz, onlar değil. 911 kilometre Suriye sınırı, 394 kilometre Irak sınırında biz yaşıyoruz, onlar değil. Dolayısıyla her an bir tehdit olacaksa bize olacaktır, onlara değil. Dolayısıyla biz de ona göre her türlü tedbirimizi aldık. Hazır durumdayız. Ve şunu bilecekler ki Fırat Kalkanı'nda ne yaptıysak bundan sonraki süreçte de aynı şekilde bizler bu görevi ifa etmenin hazırlığı içerisindeyiz.
Herkes emin olsun ki biz bu badireden de çıkarız. Çünkü biz Türkiye'yiz. Arkamızda 80 milyon vatandaşın gücü, yüz milyonlarca kardeşimizin duası, binlerce yıllık tarihi geçmiş var. Ama uzun zamandır varlıklarını, kendi topraklarını suni bir refah ve güven çemberi içinde tutmaya mecbur olanlar aynı başarıyı gösterebilir mi, bilmiyoruz."
"YILIN İKİNCİ ÇEYREĞİ İÇİN YÜZDE 7'LİK BİR BÜYÜME BEKLİYORUZ"
"Sadece savunma sanayi alanında değil, ekonomi konusunda da içine sıkıştırılmaya çalıştığımız cendereyi parçalayıp çıkıyoruz." diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, son 4 yıldır ardı arkası kesilmeden yapılan saldırılara, kurulan kumpaslara ve takılan çelmelere rağmen Türkiye ekonomisinin yeniden yükselişe geçtiğine işaret etti.
Erdoğan, ihracatın geçen yıl sonu itibarıyla yeniden 150 milyar doları aştığını anımsatarak, "Turizmde yılın ilk 8 ayında, geçtiğimiz yılın tamamına denk bir gerçekleşmeyi yakaladık. Yılın ikinci çeyreği için yüzde 7'lik bir büyüme bekliyoruz. Ağustos ayı ekonomik güven endeksi son 5 yılın en yüksek seviyesine ulaştı. Uluslararası yatırımlar kesintisiz bir şekilde sürüyor. Bu çok ciddi bir güven endeksidir. Artık Türkiye bir güvenli limandır. Bütün bunlara rağmen, hala bizimle siyasi ve ekonomik olarak uğraşan kimi ülkeler olduğunu görüyoruz. Türkiye, dostlarına sadece faydası dokunmuş, kendisine husumet besleyenleri ise hep hayal kırıklığına uğratmış bir ülkedir. Bizim amacımız dostlarımızın sayısını artırmaktır. Tüm samimiyetimizle dostluk elimizi uzatıyoruz. Bu eli tutan hiç kimse bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da pişman olmayacaktır." ifadesini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle tamamladı:
"Zaferler ayı Ağustos'un son zaferi, 30 Ağustos Zafer Bayramı'nızı tebrik ediyorum. Ülkemizin güvenliği, milletimizin geleceği için sınırlarımız içinde ve dışında görev yapmakta olan tüm askerlerimize, tüm kahramanlarımıza buradan selamlarımı, sevgilerimi gönderiyorum. Bu akşam bizlerle birlikte olan tüm şehitlerimizin anne, baba, eş, evlat, hepsine şahsım, milletim adına şükranlarımı sunuyorum ve diyorum ki Rabbim, inanıyorum, cennetinde inşallah bizleri buluşturacaktır."
Kaynak:
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.