"Bir siyasi parti devlet olmaya kalkarsa..."
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Siyasi partiler devlet olmak için değil, devleti yönetmek için gelirler. Bir siyasi parti devlet olmaya kalkarsa, devlet ortadan kalkar" dedi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, CNN Türk ekranlarında yayınlanan bir programa konuk oldu. Yapılan sistem değişikliğinin Cumhurbaşkanı Erdoğan'la sınırlı kalacak bir düzenleme olmayacağını ifade eden Kılıçdaroğlu, Erdoğan'dan sonra gelecek başka bir cumhurbaşkanının despotça kararlar alabileceğini kaydetti.
Cumhurbaşkanlığı sisteminin çift başlılığı getireceğini söyleyen Kılıçdaroğlu, "3 kişi arabasında Türk bayrağı kullanır, Cumhurbaşkanı, vali ve büyükelçi, üçü de devleti ve hükümeti temsil eder. Mesela Başbakan kullanamaz. Cumhurbaşkanı bir partinin genel başkanı olduğu zaman arabayı hangi sıfatla kullanacak? Mensubu olduğu partinin genel başkanı sıfatıyla mı, yoksa Cumhurbaşkanı sıfatıyla mı? Asıl çift başlılık, asıl kaos ondan sonra başlayacak" şeklinde konuştu.
"MİLLETLE DEVLETİN ARASINA TAM BİR DUVAR ÖRECEKLER"
"Yeni düzende milletvekilinin yetkisi yok" diyen Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Bakanlar başka yerde, Meclis'le onların bir bağlantısı yok. Milletle devlerin arasına tam bir duvar örecekler. Akıllarda şu soru var; "Milletvekilleri Meclis'te ne yapacak?'El kaldırıp indirecekler. Hızlı kanun çıkarmak hiçbir işe yaramaz. Kanunların boşluğu yargı doldurur. Ona da içtihat denir. Bütün olayları yasada bulmak mümkün değildir ama bütün dünyada yargıçlara verilen bir görev vardır. Eğer sorunu çözecek bir kanun yoksa yargıç kendisini yasama organı yerine koyar, kanunun ruhuna uygun olarak hüküm verir. Siz çok kanun çıkardığınız zaman bu içtihat oluşmaz. Devleti devlet yapan bu liyakat sistemidir. Milletvekilinin yeri geldiği zaman bakana karşı çıkması lazım. Bu sistemde bakan vekilin yüzüne bile bakmayacak. Çünkü hükmet kurulurken parlamentoya hükümet programını sormayacak. Güvenoyu da istemeyecek. Parlamento ikinci sınıf bir kurum olacak. Bu parlamento Milli Kurtuluş Savaşı'nı yapan parlamento, bu parlamento 15 Temmuz darbe girişimini püskürten parlamento. Bu parlamento bütün darbelere direnen ve her darbeden sonra tekrar ayağa kalkan bir parlamento."
"BU DÜZENLEME BÖYLE GEÇERSE HİÇ KİMSENİN CAN VE MAL GÜVENLİĞİ OLMAZ"
Getirilen sistem değişikliğiyle yargı bağımsızlığının ortadan kalkacağına değinen Kılıçdaroğlu, "Anayasa vatandaşın haklarını yargı yoluyla güvence altına alıyor. Vatandaş hakkını bağımsız mahkemeden arar. Mahkeme başkanını siyasi otorite tayin etmişse vatandaş hak arayamaz ki; çünkü telefon edecek bakan, hakime komut verecek. Eğer bu düzenleme böyle geçerse hiç kimsenin can ve mal güvenliği olmaz" dedi.
Kılıçdaroğlu, devlet yönetimini denetleme mekanizmasının yok olacağını söylediği konuşmasında şunların altını çizdi:
"15 Temmuz sonrasında Saray'a gittim. Darbe girişimi sırasında linç edilen askerler olduğunu bu askerleri linç edenlerin tek tek yakalanıp, yargıya verilmesi gerektiğini söyledim. Cumhurbaşkanı, Başbakan, Bahçeli, Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri benim haklı olduğumu söyledi. Bugüne kadar linç edilen askerlerle ilgili bir kişinin yakalandığını gördünüz mü? Buna devlet denmez. Bu çıkarsa bunların hepsi meşru olacak. Siz bir apartmanın yönetimini bile denetlerken koskoca Türkiye Cumhuriyeti'nin yönetimini demetlemekten aciz bir yapı yaparsanız bu çatışmaları besler."
"BİR ÜLKENİN ANAYASASINI TARTIŞIYORSUNUZ, VATANDAŞIN HABERİ YOK"
TBMM'deki Anayasa değişiklik teklifi görüşmelerinin büyük bir kısmının vatandaştan gizlendiğini öne süren Kılıçdaroğlu, "Bu Erdoğan'la, benimle bağlantılı bir olay değil. Bu 80 milyonu ilgilendiren bir olay. Anayasa hepimizi ilgilendiriyor. Olaya Erdoğan penceresinden bakmak kadar yanlış bir şet yok. Parlamentoda tartışılsaydı ve geniş kimselere anlatılsaydı bu, emin olun bunları tartışmaya gerek kalmayacaktı ve hükümet bunu geri çekecekti. Anayasa komisyonda o kadar güzel tartışmalar oldu ki ama kamuoyuna yansıyan sadece atlan su şişeleri oldu. Genel Kurul'da tartışıldı televizyonlar uzun süre vermedi. Bir ülkenin anayasasını tartışıyorsunuz, vatandaşın haberi yok" diye konuştu.
"DEMOKRATİK SİSTEMİN ÖNÜNDEKİ EN BÜYÜK TIKACI ASKERLER GETİRDİ"
Demokratik sistemin önündeki en büyük engeli askerlerin getirdiğini kaydeden Kılıçdaroğlu, "Siyasi Partiler yasası değişmediği sürece milletvekili "Ya aksi bir şey yaparsam, ya benim adımı silerlerse, ya bir daha milletvekilli olamazsam" kaygısı yaşıyor. Demokratik sistemin önündeki en büyük tıkaç burada. Bu getiren de kimse kurusa bakmasın ama askerler. 12 Eylül darbecileri getirdiler. En güzel seçim muhtar seçimi. Ona itiraz eden olmaz. Milletvekili seçiminde lider sultası var. Türkiye bu lider sultasından kurtulmak zorunda" ifadelerini kullandı.
"BİR SİYASİ PARTİ DEVLET OLMAYA KALKARSA DEVLET ROTADAN KALKAR"
Merhum Cumhurbaşkanı İsmet İnönü hakkında çıkan "diktatör" iddialarına da değinen Kılıçdaroğlu, "İnönü hem partinin genel başkanı, hem de Cumhurbaşkanıdır ama bunun doğru olmadığını belirten bir tamim yayımlamıştır. Atatürk çok partili hayatı denemiştir, o da olmamıştır. 1940'lı yıllardan sonra kör topal da olsa çok partili hayata geçilmiştir. Türkiye bütün acı deneylerden geçerek, kendi cumhuriyetini tam demokrasi ile sağlamak zorundadır. Eğer sokakta insanlar düşüncelerini açıklamıyorsa siz çağdaş dünyanın nasıl bir parçası olacaksınız. Siyasi partiler devlet olmak için değil, devleti yönetmek için gelirler. Bir siyasi parti devlet olmaya kalkarsa, devlet ortadan kalkar" açıklamalarında bulundu.
"BÜTÜN MİLLİYETÇİLERİN HAYIR DEMESİ LAZIM"
Kılıçdaroğlu, milliyetçi seçmenlere seslendiği konuşmasında, "Bütün milliyetçilerin "hayır" demesi lazım. Bayrak, vatan, İstiklal Marşı bizimse, dilimiz bizim dilimizse, başkentimiz Ankara'ysa herkesin buna hayır demesi lazım. Anayasanın ilk 4 maddesini değiştireceklerini TBMM'de, Anayasa görüşmelerinde söylüyorlar. Adalet ve Kalkınma Partisi'nden Anayasa Komisyonu üyesi söylüyor bunu. Eyalet sistemini savunuyorlar. Erdoğan kendisi de söyledi bunu "Türkiye'de eyaletler olabilir" diye. Bir sabah Sayın başkanımız "Edirne'yi, Tekirdağ'ı birleştirdim orası Trakya bölgesi bundan sonra, ortaya da vali tayin ediyorum" diyebilir. Bunu yapma yetkisi var. Bunları Sayın Bahçeli'ye de anlattım. Bu benim tarihi sorumluluğum. Eğer ben bunu anlatmazsam bana göre kendi ülkemin çıkarlarını savunmamış olurum. Benim merak ettiğim "Her türlü milliyetçiliği ayaklar altına alıyorum" diyen biriyle nasıl Milliyetçi Hareket Partisi bir araya geliyor" ifadelerini kaydetti.
"ALTI OKLU BAYRAK ASLA KULLANILMAYACAK"
Kılıçdaroğlu, referandum öncesindeki propaganda sürecinde CHP bayrağını hiçbir yerde kullanmayacaklarını söyleyerek, "Sadece Türk bayrağı olacak çünkü bu CHP sorunu değil ki. Bu Türkiye'nin sorunu benim sorunum olduğu kadar ülkücülerin, dindarların, milliyetçilerin herkesin sorunu" dedi.
"HAYIRCILAR, EVETÇİLER CEPHESİ GİBİ BİR YAPI OLUŞTURMANIN DOĞRU OLDUĞUNU DÜŞÜNMÜYORUM"
Referandumda, "Hayır" oyu verecek kesimlerin cephe oluşturduğu söylemlerine değinen Kılıçdaroğlu, "Hayırcılar, evetçiler cephesi gibi bir yapı oluşturmanın doğru olduğunu düşünmüyorum. Belli bir kültürden gelen unsurların ortak hareket etmesi doğaldır. Büyük Birlik Partisi ile Milliyetçi Hareket partisinden bir gurubun ortak hareket etmesi doğaldır. Siyasal olarak da birbirlerine yakınlar. Ben bunun siyasi parti seçimi olduğu şeklindeki bir algının tamamen silinmesi kanısındayım. Biz hep birlikte niçin "hayır" dediğimizi vatandaşımıza anlatmalıyız" değerlendirmelerinde bulundu.
"7 YIL ÖNCEKİ TWEET'LERİ YÜZÜNDEN SAVCIYA ÇIKARDINIZ, 3 YIL ÖNCE GÜLEN'E ÖVGÜ DÜZENLER İÇİN O SAVCI NE YAPTI"
Sosyal medyada yaptığı paylaşımlarla ilgili olarak gözaltına alınan ve gece saatlerinde serbest bırakılan CHP Parti Meclisi Üyesi Sera Kadıgil'le ilgili değerlendirmelerde bulunan Kılıçdaroğlu, "7 yıl önce attığı tweetler parçalandı bölündü ve 7 yıl sonra "gel bakalım buraya dediler. Çünkü Sera Kadıgil Anayasa'yı çok güzel anlatıyordu. "Yanlış yaptıysam özür dilerim" dedi ama siz bunu alıp 7 yıl önceki tweetleri yüzünden savcıya çıkardınız. 3 yıl önce Gülen'e övgü düzenler için o savcı ne yaptı? Bu savcıya "iktidarın kölesi" denir" ifadelerini kullandı.
(Caner Ünver/İHA)
Kaynak:
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.