Erdoğan hem müjde verdi hem de eleştirdi
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, yaşam tarzlarına müdahale eden zihniyetin CHP zihniyeti olduğunu belirtti, kendisini ve başörtülü vatandaşları hedef alan sözde sanatçı ve yazarları eleştirdi. ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton'ı sert sözlerle eleştiren Erdoğan, yeni müjdeler de verdi.
Bugüne kadar olduğu gibi birilerinin meclisi çalıştırmamak, milli iradenin tecellisini engellemek için tüm güçleri ile çalışacağını söyleyen Erdoğan, "Sizlere düşen hem bu kifayetsizlere hak ettikleri cevabı vermek, onlara meydanın boş olmadığını göstermek hem de yasama sürecinin kesintisiz çalışmasını sağlamaktır. Her yerde olduğu gibi Mecliste de saflar netleşmiştir. Bir yanda AK Parti ve onunla ülkenin, milletin, devletin bekası konusunda birlikte yol yürüyen MHP ile yerli, milli duruş sahibi kesimler vardır. Diğer yanda ise ana muhalefet partisi ve artık onunla aynı yolda yürüdüğü gün gibi aşikar hale gelen bölücü örgütün güdümündeki parti ile benzeri yapılar vardır. Milletimiz bu net fotoğraflar arasında bir tercih yapacaktır" diye konuştu.
Türkiye'de yerli ve milli siyasetin karşılığının yüzde 100 olduğuna inandığını dile getiren Erdoğan, "Aldığımız oy ile bu oran arasındaki fark bizim ulaşıp kendimizi, davamızı, hizmetlerimizi, hedeflerimizi, vizyonumuzu anlatamadığımız kesimlerden oluşuyor. Oy alamadığımız seçmenleri, gönüllerine giremediğimiz, belki de bunun için henüz kendilerine ulaşamadığımız vatandaşlarımız olarak görüyoruz. 31 Mart seçimleri sürecinde geçmişte kimin hangi partiye oy verdiğine bakmaksızın milletimizin her bir ferdine ulaşıp, kendimizi ifade etmeliyiz. Bunun için hizmet siyaseti diyoruz, gönül belediyeciliği diyoruz" şeklinde konuştu.
Şu ana kadar açıklanmayan 6 il belediyesi olduğunu, Cuma gününden itibaren Trabzon, Kocaeli ve Sakarya'ya giderek adayları açıklayacağını belirten Erdoğan, diğer adayların ise Genel Merkezden görevlendirilen yetkililerce açıklanacağını söyledi.
"ARAMIZDA BU BAĞLARI KİMSE ZAYIFLATMA YOLUNA GİTMESİN"
Cumhur İttifakı çatısı altında MHP ile belediye başkanlığı seçimlerinde yapılacak işbirliğinin hayırlı neticelere vesile olmasını temenni eden Erdoğan, "Böylece siyasi tarihimizde ilk defa bir mahalli seçimde öyle gizli kapaklı değil, kapalı kapılar ardında yapılan pazarlıklarla değil, her şeyin milletimizle paylaşıldığı şeffaf bir ittifak yapılmış oluyor. Burada bir şeyi çok açık ve net söyleyeceğim, teşkilatımın tüm mensuplarına sesleniyorum, yapmış olduğumuz bu ittifak konusunda tüm teşkilat mensuplarımızın partimizin MKYK'nın, MYK'nın aldığı kararlara ve yaptığımız istişareler neticesinde verdiğimiz kararlara saygı duyulmasını rica ediyorum. Sizler belki işin bir yanından olaylara bakabilirsiniz, bizler ise olayları enine boyuna istişaresini yapıyor ve kararımızı da ona göre veriyoruz. Bizler bu yürüyüş esnasında özellikle kaybetmeyi değil, Cumhur İttifakı olarak kazanmaya karar vermiş bir davayız, bir hareketiz. Aramızda bu bağları kimse zayıflatma yoluna gitmesin, kimse de kalkıp "ben" diye hareket etmesin. Burada ben yok, burada biz var, herkes buna uysun. Aday tanıtım toplantılarımızda ittifakta destekleyeceğimiz MHP adaylarına da kendi adaylarımızla birlikte sahnede yer veriyor, onları da milletimize ilan ediyoruz. Cumhur İttifakı 31 Mart akşamı zaferle inşallah bu yoldan çıkacaktır. Ben buna inanıyorum. Karşımızda malum, Sayın Bahçeli'nin ifadesi ile "zillet ittifakı', benim ifademle "illet ittifakı" var. Bunlara karşı zaferimizi ilan edeceğiz ve vatanseverliğin, milliyetperverliğin ne olduğunu yerelde de göstereceğiz. İktidarı ile yereli ile omuz omuza el ele bir yürüyüş ve ülkemizin değişiminde de bu sürecin çok hayırlı olacağına inanıyorum. Bugün Türk siyasetinin en önemli sorunu ana muhalefettir. Daha doğrusu sorun, ana muhalefetin iktidara talip bir siyasi organizasyon gibi değil de marjinal bir örgüt gibi davranıyor olmasıdır. Bu partinin teşkilatları içinde, özellikle de seçmenleri arasında elbette ülkesinin ve milletinin menfaatini düşünen pek çok kişi vardır. Yerli ve milli duruş sahibi CHP'lileri tenzih ederek söylüyorum ki, bugün CHP yönetimi maalesef cumhuriyetçilikle de, halkçılıkla da, demokrasiyle de, tarihimizle de, kültürümüzle de uzaktan yakından ilgisi olmayan bir zihniyetin eline geçmiştir" şeklinde konuştu.
"BU ZAT, SORSANIZ DEMOKRATLIĞI KİMSEYE BIRAKMAZ"
CHP yönetiminin, cumhuriyetçilikle, halkçılıkla, demokrasiyle, tarihle, kültürle uzaktan yakından ilgisi olmayan bir zihniyetin eline geçtiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "CHP adına konuşan, CHP adına söz söyleyen, ahkam kesen bir takım isimlerin yaptıklarına baktığımızda kimi zaman acı acı gülümsüyor, kimi zaman içten içe üzülüyor, kimi zaman öfkeleniyoruz. Sıkıntının asıl kaynağı bu partinin başındaki zattır. Ön tekerlek nereye giderse arkadakiler de onu izler. Bu zat, sorsanız demokratlığı kimseye bırakmaz, ağzını her açtığında bazı ülkelerinden örnekler verir ama kendisi genel başkanlık koltuğunda oturduğu 9 yılda 9 seçim kaybetmiş olmasına rağmen oraya çivilenmiş gibi yerinden kıpırdamaz. Hatta öyle garanticidir ki, koltuğunu riske atmamak için cumhurbaşkanlığı seçiminde aday olmaya bile cesaret edemedi. Buna karşılık konu iftiraya, yalana, hakarete gelince aslan kesilir. Kendisine karşı açtığımız davaların, kazandığımız tazminatların haddi hesabı yok. Onaylanıp daha gelecek olanlarda var. Can çıkar huy çıkmaz misali hangi yola başvurursak vuralım bu zatı gerçek bir demokrat gibi siyaset yapmaya ikna edemedik. Bu süreçte dikkatimizi çeken bir başka husus, CHP'nin başındaki zatın ve kimi belediye başkanlarının işlerindeki Bizans aşkı olduğudur. CHP'nin başındaki zatın öve öve bitiremediği gezi olaylarında duvarlara ne yazıldığını hatırlıyorsunuz değil mi? Duvarlara, "Zulüm 1453'te başladı" sloganı yazılmıştı. Ankara'daki Malazgirt 1071 Bulvarının inşasını protesto ederken Bizans askeri kıyafeti giyen provokatörleri savunan da bu zattı" açıklamasını yaptı.
EDİRNE'DEKİ "ADRİANOUPOLİS" AFİŞİNE TEPKİ
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Edirne Belediye Başkanı Recep Gürkan'ın, yeni yıl kutlaması için astırdığı afişte Edirne isminin "Adrianoupolis" olarak yer almasına da tepki gösterdi. "Bizans dönemindeki ismiyle hazırlanan afişler CHP zihniyetinin yeni bir tezahüründen başka bir şey değildir" diyen Erdoğan, "Heykeldeki Kıbrıs Türkü temsilcisi yüzünün tahrip edilmiş olması da ayrı bir garabet örneğidir. Bunların İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkan adayının Kıbrıs ile ilgili yaptırdığı heykele adadaki tüm Türklerin katledilmesini savunan Rum liderinin koyması da aynı hastalıklı zihnin eseridir. Sorsanız bu yaptıkları işi rahmetli Mustafa Kemal'in "Yurtta Sulh Cihanda Sulh" sözüyle izah etmeye kalkarlar. Halbuki Gazi bunlara, yurtta sulhu ülkenizin düşmanlarını yücelterek yapın dememiştir. Tam tersine Gazi'nin yurtta sulh sözüyle kastettiği şey, tam da bizim seçtiğimiz 16 yıldır yaptığımız şeylerdir. Biz yurtta sulhu öyle sloganla değil, demokrasimizi ve ekonomimizi güçlendirerek, özellikle de savunma sanayimizi, ordumuzu, sınırlarımızın güvenliğini tahkim ederek sağlayabileceğimizi biliyoruz. Eğer Gazi'nin yurtta sulh cihanda sulh ifadesi sürekli olarak geçerliliğini savunsaydı Çanakkale'yi nereye koyacağız, Kocatepe'yi nereye koyacağız. Orada Gazi kimlerle ne için savaştı. O zaman gelin bunu da izah edin" ifadelerini kullandı.
Türkiye'de, ülkenin ve milletin hayrına yapılan hangi iş varsa CHP'nin hepsinin karşısında yer aldığına dikkat çeken Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"CHP zihniyeti tek parti devrinden beri uçak ve silah fabrikalarını kapatmış, otomobil üretme girişimlerini engellemiş, altyapı yatırımlarını yasaklamış, savsaklamış, velhasıl tüm hizmetleri engellemek için var gücüyle çalışmıştır. Osmanlı döneminde başlayan Gazi'nin de hassasiyetle sürdürdüğü demiryolu hamlesini onun ölümüyle durduran yine CHP olmuştur. Boğazdaki her 3 köprünün de inşasına en büyük muhalefeti bunlar yaptı. Marmaray ve Avrasya Tüneli'ne en büyük muhalefeti yine bunlar yaptı. Hatta İnönü, Menderes boğaza köprü projesini ilk gündeme getirdiğinde tartışmayı "yıkarız" diyecek kadar ileri götürmüştü. Daha önce köprü projesini gündeme getiren merhum Nuri Demirağ, kendisini engelleyen dönemin başbakanı İnönü ve Bayındırlık Bakanı Ali Çetinkaya için şayet gelecekte köprü yapılırsa üzerine "İnönü ve Çetinkaya geçemez" diye yazılmasını vasiyet etmiştir. Herhalde bende bir vasiyet yapabilirim; Bay Kemal geçemez. Keban Barajı gündeme geldiğinde CHP zihniyeti bu projeye, "kurbağalara göl yapıyorsunuz" diye engellemeye çalıştı. Bunlar bir garip. Seyhan Barajı'na karşı çıkmalarının sebebi ise köstebeklerin araziyi delerek benti yıkacağı gibi akıllara seza bir iddia. Kalkınmanın temel unsuru olan enerji santrallerini yapan hükümetleri CHP'ye yapacaksınız bu kadar elektriği toprağa mı vereceksiniz" diyerek sıkıştırıyor. İstanbul'un imar çalışmaları yapılırken CHP'liler Barbaros Bulvarı, Büyükdere Caddesi, Vatan Caddesi, Millet Caddesi şimdiki E-5 gibi yollara "uçak mı indireceksiniz buralara" diyerek karşı çıkmıştır. Marmaray'a, Avrasya Köprüsü'ne de bunlar bu şekilde muhalefet etti. Şayet CHP kafasına kalsaydık İstanbul'da yaşayan ve bu şehri ziyaret eden onlarca milyon insan Avrupa ve Anadolu yakaları arasına hala sandalla, vapurlarla geçmeye çalışacaktı."
"CUMHURBAŞKANINI, BİRA İÇMEYE, MOZART DİNLEMEYE ZORLAMAK FAŞİSTLİĞİN DİK ALASIDIR"
Erdoğan, "Varlık sebebini, medeniyetimize ve kültürümüze ait ne varsa hepsini de yok etmek, yeni atılan adımları engellemeye çalışmak olarak belirlemiş bir partiyle karşı karşıyayız. Biz milletin hakkının, hukukunun, özgürlüğünün alanını genişletmeye çalıştıkça bunların faşist yüzleri açığa çıkıyor. Bu ülkenin meşrebi ve duruşu belli olan Cumhurbaşkanını, bira içmeye, Mozart dinlemeye zorlamak faşistliğin dik alasıdır. Bu ülkenin başörtülü hanımlarına Suudi Arabistan'a gidin demek faşistliğin en sefil halidir. En son biliyorsunuz 2-3 gün önce bir konserden çıkan başı açık, başı örtülü kızlarımıza gelip bu şekilde sataşıp "Suudi Arabistan'a gidin burada ne işiniz var" diyenlerin halini bir düşünün. Adı da neymiş sanatçıymış. Dert başka. Ne derseniz deyin bu ülkede insanların yaşam biçimiyle uğraşan CHP zihniyetidir. AK Parti tam aksine bu ülkede yaşam çeşitlerini garanti altına alan bir siyasi zihniyettir. Bu milleti beton kafalı diyerek, göbeğini kaşıyan adam diyerek, makarnacı, kömürcü diyerek, dağdaki çobanın oyuyla benimki bir mi diyerek aşağılayanların faşistliği lime lime üzerlerinden dökülmektedir. Halbuki demokrasilerde herkesin inancına, kültürüne, değerlerine saygı duymak esastır. Türkiye'de sadece bu faşistler insanları içki içenler içmeyenler, başı örtülüler başı açıklar, sakallılar sakalsızlar diye ayırır. Yıllardır ağızlarından düşürmedikleri yaşam tarzı dayatması sadece bu faşist CHP zihniyetine mahsustur" diye konuştu.
VATANDAŞLARA MÜJDE
Ağustos ayında Türkiye'yi hedef alan finansal saldırıların etkisinin yavaş yavaş ortadan kalkmaya başladığını belirten Erdoğan, şu müjdeyi paylaştı:
"Bütçe disiplininden, tasarruflardan, yapısal reformlardan taviz vermeden bu yolu yürüyeceğiz. Bir taraftan tüm göstergelerde pozitif gelişmeler sağlarken diğer taraftan her güzel gelişmeyi milletimize müjde olarak yansıtacağız. Bu anlayışla hazırladığımız bir dizi müjdeyi buradan milletimizle paylaşmak istiyorum. 16 yıllık AK Parti iktidarlarının en büyük özelliği sosyal devlet olmanın tüm gereklerini yerine getirmesidir. Bugün de çok önemli bir sosyal devlet adımı atıyoruz. Düzenli sosyal yardım alan ihtiyaç sahibi vatandaşlarımızın aylık 150 kilowatt saate kadar elektrik tüketimlerini devlet olarak biz üstleniyoruz. Bu kapsamda yaklaşık 2,5 milyonun üzerindeki hanede her ay ortalama 80 liralık elektrik faturasını devlet karşılamış olacak."
BOLTON'A SERT TEPKİ
Erdoğan, "Suriye'de Kürtleri korumalıyız" diyerek teröristleri meşrulaştırmaya çalışan, bugün de Ankara'da İbrahim Kalın'la bir görüşme yapan ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton'a da sert sözlerle eleştirdi. Cumhurbaşkanı, "Bu terör örgütü mensupları ister Kürtlerin içinden çıkmış olsun, ister Arapların, ister Türklerin içinden çıksın biz gereğini yaparız. Yani "işte bunlar Kürt bunlara dokunmayın" böyle bir şey olamaz. Nereden çıkarsa çıksın eğer teröristse gereğini yaparız. Bu konuyla ilgili olarak John Bolton yanlış yapmıştır. Kim böyle düşünüyorsa çok ciddi bir yanlış içindedir. Trump'ın Suriye konusuna bakış açısı, buradan çekilme konusundaki kararlığı bizim referans noktamız olmaya devam ediyor. Biz Sayın Başkan ile vardığımız anlaşma gereğince askeri harekat için hazırlıklarımızı büyük ölçüde tamamladık. PYD/YPG gibi bu terör örgütlerine yönelik de adımlarımızı atmakta kararlıyız. Çok yakında Suriye topraklarındaki terör örgütlerini etkisiz hale getirmek için harekete geçeceğiz. Bu müdahalemize engel olmaya çalışan başka teröristler de olursa elbette onların da hakkından gelmek boynumuzun borcudur" dedi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.