Kalın’dan Bahçeli’ye "af" yanıtı
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, "Sayın Cumhurbaşkanımızın MHP'yi ve tabanını hedef alan bir değerlendirmesi söz konusu bile değil. Kastettiği, bu özensiz hazırlanması halinde bir af yasasının doğuracağı toplumsal sonuçlardır" dedi.
Cumhurbaşkanlığı kabinesi toplantısı sonrasında düzenlediği basın toplantısında toplantıya ilişkin bilgi veren Sözcü İbrahim Kalın, toplantıda iç ve dış güvenlik konuları, imar barışının son durumu, 100 Günlük İcraat Programı çerçevesinde bakanlıkların yürüttüğü çalışmalarla ilgili bilgilendirmeler yapıldığını söyledi. Kalın, Türkiye, Fransa, Almanya ve Rusya'nın katılacağı 4'lü zirvenin 27 Ekim'de İstanbul'da tertip edileceğini, bu zirvede Suriye, İdlib mutabakatı, terörle mücadele, mültecilerin durumu ve insani yardımlar gibi konuların ele alınacağını söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Trump ile görüşmesinin de toplantıda gündeme geldiğini kaydeden Kalın, bundan sonra Amerika ile ikili ilişkilerde sorun olarak gündemde bulunan konular olduğunu, bunların takipçisi olacaklarını belirtti. Kalın, "Dün akşamki görüşmede FETÖ ile mücadele konusu, PYD-YPG'ye ABD'nin verdiği destek konusu gündeme geldi. Suriye'nin toprak bütünlüğü doğrultusunda hiçbir fiili duruma müsaade edilmeyeceğinin altı Cumhurbaşkanımız tarafından çizildi. Sayın Trump, İdlib mutabakatından dolayı Cumhurbaşkanımıza teşekkürlerini iletti, "Bu mutabakat sayesinde 3,5 milyon insanın yaşadığı İdlib'te büyük bir insani felaketi önlediniz" dedi" diye konuştu.
Telefon görüşmesinde Cemal Kaşıkçı cinayeti ile ilgili görüş alışverişinde bulunulduğunu da belirten Kalın, bu cinayetin bütün yönleri ile aydınlatılması konusunda mutabık kalındığını söyledi.
"MHP'Yİ VE TABANINI HEDEF ALAN BİR DEĞERLENDİRMESİ SÖZ KONUSU BİLE DEĞİL"
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin sosyal medya üzerinden yaptığı açıklamaların sorulması üzerine İbrahim Kalın, "AK Parti Sözcüsü Sayın Çelik bir açıklama yaptı. O çerçevede bir cevap verilmesi en doğru olandır. Konunun başka yerlere çekilmesi doğru olmaz. Ortada ya bir yanlış anlama var ya da bir çarpıtma. Sayın Cumhurbaşkanımızın MHP'yi ve tabanını hedef alan bir değerlendirmesi söz konusu bile değil. Kastettiği, bu özensiz hazırlanması halinde bir af yasasının doğuracağı toplumsal sonuçlardır. Bu konuda nihai karar Meclisindir" şeklinde konuştu.
"BUNUN MİLLİ KİMLİĞİN SINIRLARI İLE İLGİLİ BİR TARTIŞMA GİBİ TAKTİM EDİLMESİ DOĞRU DEĞİL"
Kalın, Danıştay'ın Öğrenci Andı ile ilgili verdiği karara ilişkin ise, "Buradan yeni bir siyasi polemik, milli kimlik nedir gibi bir tartışmaya girmeyi doğru bulmuyoruz. Milli kimliğin en geniş bir şekilde ifade edilmesi gayet doğaldır. Türk ifadesinden kimsenin rahatsızlığı söz konusu değildir. Bu ifade okullarda okunmayınca bizim ne Türklüğümüzden bir kaybımız olur ne Türk kimliği ortadan kalkar. Bununla ilgili uygulamanın yıllar içinde oluşturduğu bir takım mahsurlar hep tartışılageldi, pedagojik açıdan, eğitim açısından, toplumsal açıdan, o değerlendirmeler çerçevesinde böyle bir düzenlemeye gidilmişti, o gerekçeler ortadan kalkmış değil. Bunun milli kimliğin sınırları ile ilgili bir tartışma gibi taktim edilmesi doğru değil. Burada Danıştay'ın kendisini yürütmenin yerine koyması ve böyle bir karar vermesi söz konusu. Bununla ilgili hukuki süreç devam edecek" ifadelerini kullandı.
"29 EKİM RESEPSİYONU İSTANBUL'DA YAPILACAK"
29 Ekim resepsiyonunun nerede olacağı konusundaki soru üzerine Kalın, "29 Ekim resepsiyonu İstanbul'da yapılacak 3. havalimanının açılması münasebetiyle. Cumhuriyet tarihimizin en büyük projelerinden birisi inşallah o gün hayata geçirilecek. Bu cumhuriyetimizin kazanımları açısından da hepimizi mutlu etmesi gereken önemli bir gelişme. Bunun İstanbul'da yapılacak geniş kapsamlı büyük bir resepsiyon ile yine bir cumhuriyet resepsiyonu olarak İstanbul'daki 3. havalimanında yapılması gayet normal karşılanmalı. Bunu cumhuriyet değerlerine bir mesafe koymak, siyasi spekülatif sorulara boğmak iyi niyetle bağdaşmıyor. Resepsiyon yine yapılacak, yine cumhuriyet resepsiyonu olacak. Buradan bir siyasi polemik, cumhuriyet değerleri ile farklı bir takım değerlendirmelere yönelinmesi iyi niyetle bağdaştırılacak yaklaşımlar değil" açıklamasında bulundu.
"HİÇBİR ŞEY GİZLİ KALMAYACAK"
Kaşıkçı cinayetinin ardından Türkiye-Suudi Arabistan ilişkilerinin nasıl devam edeceği konusunda ise Kalın, "Başta bir takım değerlendirmeler yapıldı, reddedildi, "konsolosluğa girdi çıktı" denildi, Cumhurbaşkanımız "girdi ama çıkmadı" dedi. 15 gün sonra Suud makamları bunu kabul ettiler. Olayla ilgili soruşturma devam ediyor. Sayın Cumhurbaşkanımızın baştan beri koyduğu çizgi nettir, bu olayla ilgili hiçbir şey gizli kalmayacak. Bu süreçte Cumhurbaşkanımızın Suud Kralı ile iki defa telefon görüşmesi oldu, meselenin aydınlatılması yönünde ortak bir irade ortaya konuldu. Suudi Arabistan bizim için önemli bir ülkedir, birçok ortaklığımız var. Bunlara zarar gelmesini istemeyiz. Olayın aydınlatılması ile ilgili Suud makamlarının üzerinde de büyük bir sorumluluk bulunmaktadır" dedi.
"BİLİMSEL ARAŞTIRMA GEMİLERİMİZ BU BÖLGEDE SONDAJ ÇALIŞMALARINA DEVAM EDECEKLER"
Doğu Akdeniz'deki gerginliğin hatırlatılması üzerine Kalın, egemenlik hakları noktasında uluslararası hukukun gerektirdiği bir takım şartlar olduğunu, bunlar üzerinde mutabık kalınmadan özellikle Rum tarafı ve zaman zaman da Yunan tarafının "burası bizim" bölgemiz diye kendilerine göre çizdikleri bir takım haritaları esas alarak değerlendirmeler yaptıklarını kaydetti. Kalın, "Bizim bir araştırma gemimiz bizim sınırımıza 10 mil, 20 mil, 30 mil mesafede sondaj çalışması yaptığında bunu hemen ihlal olarak değerlendiriyorlar ve kendilerince adım atmaya çalışıyorlar" diye konuştu.
Kalın, "Oradaki herhangi bir tasarruf, Türkiye ve Kıbrıs Türkleri hesaba katılmadan hiçbir adım atılması ne uluslararası hukuk açısından kabul edilebilir olacaktır ne de bizim müsaade etmemiz söz konusu olacaktır. Bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da bizim bilimsel araştırma gemilerimiz bu bölgede sondaj çalışmalarına devam edecekler" diye konuştu.
"TOPLUMDA DA BU TARTIŞMANIN KABUL GÖRDÜĞÜNÜ MÜŞAHEDE ETMEKTEYİZ"
Kalın, İş Bankası hisseleri ile ilgili devam eden tartışmalara ilişkin ise şu ifadeleri kullandı:
"Ortada açık olan bir şey varsa, o da bir siyasi partinin bu şekilde bir şirket ortağı olması ya da yönetim yapısı içinde bulunmasının aslında Siyasi Partiler Kanunu açısından da, pratiği açısından da uygun olmadığı şeklinde. Toplumda da bu tartışmanın kabul gördüğünü müşahede etmekteyiz" şeklinde konuştu.
Kaynak:
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.