MAHİR ÜNAL: TÜRKİYE'NİN REHİN ALINMASINA MÜSAADE ETMEYECEĞİZ
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Mahir Ünal, ABD'deki davaya ilişkin önemli açıklamalarda bulundu.
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Mahir Ünal, parti genel merkezinde gazetecilerin sorularını cevapladı.
Toplantının gündemine ilişkin konuşan Ünal, “Sayın Genel Başkanımızın, Cumhurbaşkanımızın bölge milletvekilleriyle yaptığı rutin toplantılardan ikincisini gerçekleştirdik. Daha önce genel başkanımızın Cumhurbaşkanlığından önce de genel merkezde düzenli olarak bölge milletvekillerimizle yaptığı ve milletvekillerimizin kendi illeriyle ilgili genel siyasetle ilgili düşüncelerini bakış açılarını paylaştıkları genel bir istişare ve değerlendirme toplantısının bugün ikincisini gerçekleştirdik. 19 ilden 51 milletvekilimiz toplantıya katıldılar. Uzunca kendi düşüncelerini, kendi illeri ve genel siyasetle ilgili bakış açılarını Cumhurbaşkanımızla, Genel Başkanımızla ve hazirunla paylaştılar. Gündemde olan konular da bu toplantıda konuşuldu. Milletvekillerimiz kendi illeriyle ilgili meseleleri gündeme getirdiler. Toplantımız sona erdi” ifadelerini kullandı.
Seçim barajının toplantıda gündeme gelip gelmediğine ilişkin soru üzerine Ünal, seçim barajının toplantıda gündeme gelmediğini açıkladı. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun partisinin grup toplantısında açıkladığı belgelerin sorulması üzerine ise Ünal, “Öncelikli olarak bir şeyi doğru koyalım. Ortada ana muhalefet partisi genel başkanının bir takım iddiaları var ve bu iddialar üzerinden de bu iddialarımı ispat edeceğim diye grup toplantısında salladığı belge diye gösterdiği evraklar var. Bu evrakların ne olduğunu kendi partilileri de dahil kimse bilmiyor. Basınla paylaşılmıyor. Bu evrakların içeriği konusunda siz basın mensupları o gün toplantıda çektiğiniz bazı resimlerden bir sonuca varmaya çalışıyorsunuz. Türkiye’nin bu kadar önemli meselesi varken, Türkiye 4 tane terör örgütüyle mücadele ederken, maalesef ana muhalefet partisi genel başkanı hem siyaseti, hem siyasetin gündemini, hem TBMM’nin gündemini ne olduğu belli olmayan, içeriğini paylaşmadığı ve kendi iddiasının ispatı olduğunu iddia ettiği bazı belgelerle savunmaya devam ediyor. Açıkçası burada neyi konuşacağız? Ortaya bazı iddialarda bulunan, hani hukukta da temel ilkedir, buyurun bunu ispat edin. Hayır efendim biz bu belgeleri paylaşmayız, bu belgeleri yargıyla paylaşın. Hayır efendim bu belgeleri yargıyla da paylaşmayız. Anayasasının 39. maddesi son derece açık. İspat hakkı da veriyor. Bu konunda Cumhurbaşkanımız, Genel Başkanımız kendisiyle ilgili tazminat davası açtı ve Meclis kürsüsünden itham ettiği, iftira kişiler de dava açtılar. Artık bundan sonrası yargının işidir” diye konuştu.
Ünal, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Eğer, bu hakkında dava açılan kişi, ilgili genel başkan, bu belgeleri, yani kendi iddiasının ispatı niteliğinde olduğu belgeleri yargıyla paylaşması gerekiyor bundan sonrası. Yargıyla, basınla paylaşmıyor. Peki ne yapıyor? ‘Biz, Mecliste bir araştırma önergesi vereceğiz, araştırma komisyonu kurulmasını istiyoruz’. Yahu TBMM’nin işi yok, sizin iftiralarınızın yeri midir? Yani siz TBMM’yi kendi yalanlarınıza niye alet ediyorsunuz? Yargının konusu olan ve burada ismi geçen kişiler milletvekili midir? Hayır değildir. Sizin ortaya koyduğunuz belgeler, yargının meselesidir artık bu saatten sonra. Dolayısıyla burada maalesef Türkiye’nin bu kadar kritik gündemi olmasına rağmen, Türkiye’nin şu anda sınır güvenliğinden tutun da terörle mücadeleye, enerji politikalarından ekonomide alınması gereken tedbirlere kadar birçok önemli gündemi varken maalesef her zaman olduğu gibi yine Kemal Kılıçdaroğlu’nun CHP’sinin çıkardığı suni krizlerle Türkiye meşgul edilmek isteniyor. Biz, bu suni gündemlerle Türkiye’yi meşgul etmek istemiyoruz. Bu tür arkası belli olmayan, arkası karanlık iddialarla Türkiye’nin gündeminin meşgul edilmesine de karşıyız.”
“Adı geçen 5 isim dava açtı mı?” sorusu üzerine Ünal, “Bu davalar açılıyor, çünkü nihayetinde burada siz Meclis kürsüsünden açık açık insanların isimlerini zikrederek bu insanların yurt dışına para çıkardıkları iddiasını ortaya atıyorsunuz ve bu iddia üzerinden bazı iftiralarda bulunuyorsunuz. Yine bu iddia üzerinden Ankara’daki beylerin çocukları gibi, nefret suçu ve nefret dili niteliğinde ayrımcı ve ötekileştiren bir dil kullanıyorsunuz. Dolayısıyla bu mahkemelerde iddiada bulunan, iftira ettiği, hakaret ettiği iddia edilen sanığa anayasamızın 39. maddesi ispat hakkı veriyor. Buyursun yargıya o belgeleri versin, kendi iddiasını ispat etsin. TBMM’yi böyle bir meseleyle meşgul etmesin. TBMM’nin yanı sıra Türkiye’nin siyasi gündemini de kendi yalanlarıyla, kendi ispata muhtaç iddialarıyla elinde ne olduğu belli olmayan ve kendi partilileriyle bile paylaşmadığı birtakım belgelerle Türkiye’nin siyasi gündemini meşgul etmesin. Bunları basınla, yargıyla paylaşsın” dedi.
TÜRKİYE'NİN REHİN ALINMASINA MÜSADE ETMEYECEĞİZ
Amerika’da görülen Rıza Sarraf davasına ilişkin soru üzerine Ünal, “Son günlerde sosyal medyada, birtakım televizyon ekranlarında birilerinin yüzünde güller açtığını görüyoruz, birilerinin umutlandığını görüyoruz. Yani ABD’de, New York’ta sürdürülen ve uluslararası hukuka, bırakın uluslararası hukuku doğal hukukta bile yeri olmayan tuhaf bir şekilde bir adamın bazı iddialar üzerinden rehin alınarak ortaya koyduğu iddialardan, ifadelerinden birileri umutlanmaya başladılar ve bu umutlarını nereye bağladıklarını görüyoruz. İçeride ve dışarıda acaba bu defa, hani Gezi'de, 17-25 Aralık’ta başaramadık, 15 Temmuz’da olmadı, acaba bu defa Amerika eliyle Türkiye’de bir şeyler olabilir mi diye umutlananlara dönük biz şunu söylüyoruz. Türkiye yerli ve milli unsurlarıyla Amerika’nın derin devletinin yargıda oluşturduğu New York’ta adeta FETÖ’cü aklın etkisi altında. Çünkü savcısıyla ilgili, hakimiyle ilgili medyadaki haberleri siz de izlemişsinizdir. Böyle bir aklın ortaya koyduğu dava üzerinden birilerinin Türkiye’yi siyasi ve ekonomik olarak köşeye sıkıştırmasına seyirci kalacak değiliz. İçeride de bunun sözcülüğünü üstlenen, içeride bu siyasi ve ekonomik operasyona bel bağlayarak umutlananlara buradan şunu söylüyorum, hiç umutlanmayın. Bu dava üzerinden Türkiye’yi köşeye sıkıştırmak isteyenler kimler yanında yer almak istiyor bunu net bir şekilde görüyoruz. Türkiye’ye karşı ne yapılmak istendiğini de bütün millet görüyor. Çünkü her şey aziz milletimizin gözü önünde cereyan ediyor. Bunu Türkiye diğerlerini aştığı gibi bunu da aşacaktır. Bu bizim tiyatro oyunu olarak gördüğümüz, senaristini bildiğimiz, oyuncularını, figüranlarını tanıdığımız bir oyundur. Biz, bu oyunun bir aktörü olmayacağız. Bu oyunda, senaryoda Türkiye’yi sanık sandalyesine oturtmak isteyenlere de fırsat vermeyeceğiz. Bu konuda da kamuoyu son derece rahat olsun” açıklamasında bulundu.
Rıza Sarraf’ın iddialarının sorulması üzerine Ünal, “Yapılmak istenen şudur, rehin alınmış ve bazı ithamlara zorlanmış, kendi ifadesiyle de hapiste kalmamak için anlaştığını ifade eden bir kişinin ifadeleri üzerinden eğer biz adalet ve hakikat arayışı içerisine mi gireceğiz? Eğer biz bunun ifadelerini dikkate alıp, bu ifadeler üzerinden Türkiye’yi konuşacaksak bu rehin alınmış bir adamın ithamları üzerinden bir hakikat arayışına gireceksek, bu bizzat hakikatin kendisine ihanet olmaz mı? Bu bizzat Türkiye’ye ihanet olmaz mı? Bu bir dalalet ve hıyanet olmaz mı? Amerika’da bazı kesimlerin Türkiye’yi siyasi ve ekonomik olarak sıkıştırmak için bu adamı bir kart olarak kullandıkları son derece açık değil mi? O yüzden burada bunun üzerinden umutlananlara şunu söylüyorum, umutlanmayın. Şunu unutmasınlar ki biz 15 Temmuz cehenneminden geliyoruz. O yüzden yüzlerinde öyle gülücükler falan açmasın, sosyal medyada, ekranlarda, bu FETÖ’cülerin kimisi ulusalcı kılığında kimisi solcu kılığında kimisi Atatürkçü kılığında o en iyi bildikleri işi yapıyorlar. Onların da kimler olduğunu biliyoruz. Buradan da tüm vatandaşlarımıza bir çağrı yapmak istiyorum, oynanan oyunun bu millet farkındadır. Dolayısıyla rehin alınmış bir adam üzerinden birilerinin Türkiye’yi rehin almasına müsaade etmeyiz” diye konuştu.
Şentop’un ‘Rıza Sarraf’ın gidişine göz yummak ihanettir’ yönündeki açıklamasının hatırlatılması üzerine Ünal, “İhtimal üzerine hüküm bina edilmez. Sayın Mustafa Şentop kendi düşüncesini paylaşmış olabilir. Şu anda kesin olan bir şey var ki orada Amerikan yargısıyla anlaştığını söyleyen sanık olmaktan tanık olmaya geçmiş bunun karşılığında da kendisine ezberletilmiş senaryoyu dünya ile paylaşan kişi üzerinden Türkiye köşeye sıkıştırılmak isteniyor. Fotoğraf budur. Şimdi birileri, bu kişinin ifadeleri üzerinden içeride ya da dışarıda bizi AK Parti’yi ve Türkiye’yi köşeye sıkıştırmak istiyorlarsa 2002’den beri her ne pahasına olursa olsun AK Parti’den kurtulmalıyız diyenlere buradan şunu söylüyorum, AK Parti’den kurtulsanız, Recep Tayyip Erdoğan’dan kurtulsanız, milletten kurtulamazsınız. Milletten kurtulsanız, Allah’tan kurtulamazsınız” dedi.
“Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kılıçdaroğlu’na dava açacağını açıklamıştı. Bugünkü toplantıda bu gündeme geldi mi? Trump’la da bir görüşmesi olacaktı?” sorusuna Ünal, “Sayın Cumhurbaşkanımız bugün dava açacağını ifade etti. Önümüzdeki günlerde Sayın Cumhurbaşkanımız Trump’la bir görüşmesi olacak” şeklinde cevap verdi.
Ünal, Suriye Afrin konusunun toplantıda gündeme gelmediğini dile getirdi.
Belge tartışmalarına yönelik soruya Ünal, “Belge diye elinde salladığı şeylerin ne olduğunu ne biz ne kamuoyu ne de kendi partilileri bilmiyor. Dolayısıyla bu belgelerle ilgili bizim söylediğimiz şey şudur; ne idüğünü bilmediğimiz belgelerle ilgili tabii ki bunların ne olduğu açıklanana kadar bunlar bizim nezdimizde elinde sallanan sahte belgelerdir. Bu belgeler bunu ispat edemez. Çünkü böyle bir belge yok. Eğer, Kemal Kılıçdaroğlu bunları ispat olarak gösteriyorsa bu belgeler sahtedir. Ben bu belgeleri bankadan aldım diyorsa, Kemal Kılıçdaroğlu’nun şunu bilmesi gerekir, dışarıya giden bir para yok, dışarıdan gelen bir para var ama burada bunun bir ticari sır olduğu, insanların ticari faaliyetlerinin siyasetin, hakaretin ve iftiranın konusunun olmadığını sözcülerimiz de, Sayın Genel başkanımız da paylaşmıştır. Ortaya bir iddiada bulunuyor, bu iddiasını ispat etmiyor. Bu iddiasının ispatı olan belgeleri kamuoyuyla paylaşmıyor. Biz de ona diyoruz ki seninle ilgili gerekli hakaret davaları açılmıştır, bundan sonra anayasanın sana tanıdığı hakkı kullanman için bu belgeleri senin yargıya teslim etmen gerekir” karşılığını verdi.
Ünal, konuşmasında şunları kaydetti:
“Bu davalar açıldığı andan itibaren anayasa bu iddialarını ortaya konan sanığın iddiasını ispat etmesi için elindeki belgeleri mahkemeye verme zorunluluğu koyuyor. Elindeki belgeleri götürüp mahkemeye teslim etmesi gerekiyor. Bakıyoruz, şimdi kıvırmaya başladılar. Biz suç isnadında bulunmadık, neden bu belgeleri mahkemeye verelim tarzında birtakım kıvırmalarda bulunmaya başladılar. Şimdi ne yaptıklarını da bilmiyorlar ama yaptıkları bir şey var ki Türkiye siyasetinin gündemini meşgul ediyorlar. Türkiye’nin şu anda acil ve önemli konuları varken biz ana muhalefetin bu tür abeslikleriyle uğraşmak durumunda kalıyoruz.”
Kılıçdaroğlu’nun ‘Vatansever bürokratlardan belgeleri aldım’ açıklamasının hatırlatılması üzerine Ünal, “Ne zamandan beri vatansever bürokratlar anayasa suçu işlemeye başlamış. Yani vatanseverliğin tanımı eğer Kemal Kılıçdaroğlu’nun uluslararası Türkiye düşmanı odaklarla işbirliği yapmasıyla bunun adı vatanseverlik değil, bunun adı dalalet ve hıyanettir” dedi.
Erdoğan’ın “Beyefendi şunu söyledi, bunu söyledi” yönündeki açıklamasına ilişkin soru üzerine Ünal, “Bu konu gündeme geldi, tekrardan Sayın Cumhurbaşkanımızın milletvekillerimizle yaptığı bugünkü toplantıda sözlerine açıklık getirdi. Herkesin kendi görev ve sorumluluklarını yerine getirmesi gerektiği, başka makamlara sorumluluk atarak yapılacak bir bahanenin asla dikkate değer bulunmaması gerektiğini ifade etti” şeklinde konuştu.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.