Sağlık Bakanı Recep Akdağ “9 bin 673 personel görevden uzaklaştırıldı"
Sağlık Bakanı Recep Akdağ, FETÖ/PYD soruşturmaları kapsamında Sağlık Bakanlığından uzaklaştırmalarla ilgili, "Şu ana kadar 9 bin 673 personel görevden uzaklaştırıldı. Bunlardan 6 bin 315'i memuriyet görevinden, kamu görevinden çıkarılmış durumdadır" dedi.
Sağlık Bakanı Recep Akdağ, The Green Park Otel'de düzenlenen "2016 Yılı Değerlendirme Toplantısı'nda sağlık muhabirleriyle bir araya geldi. Yıkıcı sağlık harcamalarının özellikle altını çizen Bakan Akdağ, "Herhangi bir aile yıllık harcamaları içinden gıda harcamalarını çıkardığınızda toplam gelirinin yüzde 40'ını sağlığa harcamışsa buna yıkıcı sağlık harcaması diyoruz. Türkiye'nin sağlık ihtiyaçları değişti. Dünyada çok nadir görünen bir biçimde Türkiye'de hastalık yükü 2003-2013 arasında yüzde 4 azaldı. Türkiye gelişmiş ülkelerin hastalıklarına sahip, o ülkelerin risk faktörlerine sahip. Şişmanlık, hareketsizlik, sigara kullanımı şu anda Türkiye'nin en önemli üç problemi. Bunların yol açtığı hastalıklar başlıca, kalp ve damar hastalıkları, kalp krizleri, felçler, inmeler dediğimiz hastalıklar. Bunların yanı sıra şeker hastalığı ikiye katlandı Türkiye'de. Şimdi Sağlıkta Dönüşüm Programının ikinci fazına başlıyoruz. Bu çalışmaları son 3 aydır yoğun bir biçimde yürütüyoruz. Öyle umut ediyorum ki Mart ayına kadar bütün çalışmalarımızı bitirmiş, yeni stratejimizi, yeni eylem planlarımızı yazmış olacağız. Bütün meselemiz yeni fazda vatandaşın sağlık hizmetine erişimini daha da kolaylaştırmak, bunu çok daha kaliteli hale getirmek ve onu sağlık için mecburen para harcamaktan korumak olacak" diye konuştu.
"ŞU ANA KADAR 9 BİN 673 PERSONEL GÖREVDEN UZAKLAŞTIRILDI"
Bakan Akdağ, 2016 yılında 33 bin sağlık personeli ataması yapıldığını belirterek, "15 Temmuz darbe girişimi sebebiyle mesaimizin çok önemli bir bölümünü de bu örgüt mensuplarının Sağlık Bakanlığından temizlenmesine ayırdık. Şu ana kadar 9 bin 673 personel görevden uzaklaştırıldı. Bunlardan 6 bin 315'i memuriyet görevinden, kamu görevinden çıkarılmış durumdadır. 2 bin 414 kişi de göreve iade edilmiştir, 944 personel hala açıktadır. Onlarla ilgili incelemelerimiz devam ediyor" ifadelerini kullandı.
"TÜRKİYE'NİN BÖLGEDE GÜÇLÜ OLMASI İSTENMİYOR"
"Bütün bakanlıklarımızda ve kamuda olduğu gibi FETÖ/Paralel Devlet Yapılanması, PKK ve diğer örgütlerle mücadelemiz titizlikle yürütülüyor" diyen Bakan Akdağ, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Hiç kimseyi mağdur etmeden ama bu zararlı unsurları da sağlık kuruluşlarımızdan temizleyerek yolumuza devam edeceğiz. Bu hain terör saldırıları son aylarda ülkemiz üzerinde yoğunlaştırıldı. Bunun belli sebepleri var, Türkiye'nin bölgede güçlü olması istenmiyor. Ben İçişleri Bakanlığı yapmadım ama içişleri bakanlarıyla beraber her hadisede olay mahallinde oldum. Özellikle sağlık hizmetlerinin yöneticisi ve krizi gidermek için, doğru biçimde ele alınması açısından genellikle bölgeye gittim. Aslında dikkat ederseniz Sağlık Bakanının şöyle bir rolü var; Allah korusun bir yerde deprem olduğunda Sağlık Bakanı da oraya gider. Bir araç kazası, tren kazası olduğunda o işle ilgili bakan oraya gider ama mutlaka Sağlık Bakanı da gider. Bir terör saldırısı olduğunda İçişleri Bakanı da oraya gider, Sağlık Bakanı da oraya gider. Buna şundan dolayı işaret ediyorum, bu pozisyon itibarıyla Türkiye'de terörün hangi amaçlarla ve nasıl yürütüldüğünü çok iyi anlatabilmek gerekiyor. Türkiye'de faaliyet gösteren terörist unsurlar FETÖ/Paralel Devlet Yapılanması, DAEŞ, PKK ve bunun uzantısı olup PKK'ya destek olarak Türkiye'ye terörist gönderen PYD, DHKP-C, TİKKO gibi örgütlerin hepsi taşeron örgütlerdir. Bunlar, uluslararası güç oyunlarının Türkiye üzerinde emellerine ulaşmak için kullandıkları maşalardır. Bugün HDP'li milletvekillerinin iradeleri kendi ellerinde değildir. PKK terör örgütünü yöneten eller, maalesef bir siyasi partinin içerisine kadar uzanmaktadır. Nitekim hukukun son aylarda bu hususta etkin mücadelesine şahit oluyoruz. Bize düşen bir iş var; bu unsurlar, devletten temizlemek. Bir taraftan da milletçe dayanışma içerisinde bu taşeron örgütlere, bu hain örgütlere karşı mücadeleyi devam ettirmek durumundayız."
Türkiye'nin bulunduğu coğrafyanın önemine vurgu yapan Akdağ, "Biz, Kuzey Avrupa'nın nüfusu 3 milyon ya da 5 milyon olan ülkesi değiliz. Onun için bir arada olacağız, birbirimize sahip çıkacağız. Allah korusun, hiç kimse bir diğerini ötekileştirmeyecek. Çünkü bizim Türkiye'den başka sığınacak toprağımız yok, altında gölgelenebilecek başka bir bayrağımız yok. Bakın bugün Türkiye Suriye'ye kucak açtı, biz benzeri bir durumda kalsak bizim sığınabileceğimiz hiçbir ülke yok. Onun için bu örgütlere karşı hep birlikte hareket etmeliyiz. Yaşam tarzları birbirinden farklı olduğu için bir gün camiye, bir gün Reina'ya, bir gün polise, diğer gün meydandaki vatandaşlara bombalı saldırılar düzenleyen, canlı bomba eylemleri yapan kişilerin asıl hedefi milleti birbirine karşı sen bu'cusun, sen öbür taraftasın diye bakmasına yol açmaya çalıştıklarını bilmeliyiz ve bu oyuna gelmemeliyiz" değerlendirmesinde bulundu.
(Goncagül Özcan/İHA)
Kaynak:
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.