CENEVRE (AA) - Beşşar Esed rejiminin istihbarat birimi Muhaberat'ın hapishanesinde 2014 yılında aylarca işkenceye maruz kalan Macid Şerbeci, İngiltere'de yaşayan Suriyeli akademisyen ve insan hakları aktivisti Rahaf ed-Dugli ve ABD'de yaşayan Suriye asıllı aktivist ve şair Emel Kassir, AA muhabirine değerlendirmelerde bulundu.
İnsan Hak ve Hürriyetleri (İHH) İnsani Yardım Vakfının Birleşmiş Milletler Cenevre Ofisi'nde (BM) Uluslararası Vicdan Hareketi kapsamında düzenlediği panel için İsviçre'ye gelen Suriyeli kadınların anlattıkları, rejimin acımasızlığını bir kez daha ortaya koydu.
"Yaşadığımız işkence, baskı ve zorlukları hayal dahi edemezsiniz"
Macid Şerbeci, Beşşar Esed rejimi tarafından 7 aydan fazla çocuklarıyla hapisanede tutulduğunu ve eşinin de işkence görerek hapishanede hayatını kaybettiğini söyledi.
Şerbeci, "Biz sadece Suriye'de sivil bir hareketin parçasıydık. Hiçbir askeri hareketliliğin içinde yer almadık. Diğer alıkonulan kadınların özgürlüğü için barışçıl gösterilere katılıyorduk. Rejim bundan dolayı bizi hapishaneye attı." diye konuştu.
Çocuklarının rejim tarafından baskı aracı olarak kullanıldığını ve eşine gözleri önünde şiddet uygulandığını dile getiren Şerbeci, "Suriye'de türlü türlü işkence yöntemleri var. Bunları anlatacak kelime bulamıyorum. Kocamı ölmeden önce son kez gördüğümde baygın vaziyetteydi. Daha sonra işkenceden yaşamını yitirdi." ifadelerini kullandı.
Halen İstanbul ile Beyrut arasında bir yaşam sürdürdüğünü belirten Şerbeci, 7 ay boyunca yaşadığı işkenceyi şöyle anlattı:
"Hapishanede yaşadığımız işkence, baskı ve zorlukları hayal dahi edemezsiniz. Rejim bizim insanlığımıza ve onurumuza asla saygı göstermedi. Ortam çok karanlıktı. Pek çok kadın aynı odada kalıyorduk. Hapishanede işkenceye maruz kalmamdan dolayı çıktıktan bir ay sonra dahi vücudum mosmordu."
"Her Suriyelinin bir işkence hikayesi var"
Suriyeli akademisyen Dugli de ülkesinde en az 7 bin kadının hapishanelerde tutulduğunu kaydederek, "Rejim pek çok farklı işkence yöntemi kullanıyor. Suriye'de insanlığa saygı yok. Otoriter rejimin devamı için kadınları politik bir kart olarak kullanıyorlar." dedi.
İnsan hakları aktivisti Dugli, rejimin işkencenlerinden hayatta kalan arkadaşları olduğunu, bununla beraber pek çok kadın tutuklunun yaşayıp yaşamadığının bilinmediğine dikkati çekti.
Dugli, "Hapishanelerde uzun süre kalan pek çok akrabam vardı. Durumlarından ve yaşayıp yaşamadıklarından haberimiz yoktu. Sonrasında Esed rejimin yaptığı kısa bir açıklamayla onların öldürülmüş olduğunu öğrendik. Suriye rejiminin içinde ve hapishanelerde neler döndüğünü tam olarak bilmek çok zor." ifadelerini kullandı.
Suriye'de neredeyse her aileden bir kişinin yaşamını yitirdiğine dikkati çeken Rahaf ed-Dugli, "Hayatta şu an hangi konumda olursak olalım Suriyeliler olarak hepimiz acılarla dolu hatıralarla yaşıyoruz. Yakınlarımızı kaybettiğimiz için bu acıları her gün yaşıyoruz." şeklinde konuştu.
"Her Suriyelinin bir işkence hikayesi var." diyen Dugli, İngiltere'de hayatını sürdürmesine rağmen kendisinin de bu acı hatıralardan etkilenmeye devam ettiğini anlattı.
"Savaş suçu işleyenlerden hesap sorulmalı"
Dugli, ülkesine bu şartlarda dönmesinin imkansız olduğunu belirterek, öncelikle işkenceye başvurarak savaş suçu işleyenlerden hesap sorulması gerektiğinin altını çizdi.
Rejimin Suriye halkına yaptıklarını affetmelerinin mümkün olmadığını vurgulayan Rahaf ed-Dugli, ülkenin yeniden inşası için güçlü bir siyasi irade ve geçiş yönetimine ihtiyaç duyulduğunu kaydetti.
Suriyeli akademisyen Dugli, Suriye'nin geleceğinde Beşşar Esed'e yer olmadığını sözlerine ekledi.
"Esed, yaptıklarının hesabını verecek"
ABD'de yaşayan Suriye asıllı aktivist ve şair Emel Kassir de "Suriye hapishanelerinden görülmemiş (işkence) hikayeler geliyor ama fevkalede olan ise kurtulan kadınların yaşadıkları olayları diğer kadınlara anlatabilmeleridir." değerlendirmesinde bulundu.
Kassir, ülkesindeki tutuklu kadınlara acımasız işkenceler yapıldığını, rejimin hiç merhametinin olmadığını ve gardiyanların işkence esnasında kahkahalar attığını belirterek, "Bu kadınların tuvalet ihtiyaçlarının kullanılmasına dahi izin verilmedi. Belki günde bir kez. Yaşadıkları korkunç şartlar altında tüm insani onurları ayaklar altına alındı." şeklinde konuştu.
Şam kırsalında aile üyelerinden en az 46'sının rejim tarafından öldürüldüğünü anlatan Kassir, "Sadece 2017 Nisan ayında rejimin bombardımanı sonucu ikisi çoçuk, ikisi de hamile 12 akrabam hayatını kaybetti." dedi.
Emel Kassir, rejim tarafından mahkum edilen bazı akrabalarından yıllardır haber alamadıklarını belirterek, şunları söyledi:
"Suriye rejiminin başı Beşşar Esed, Uluslararası Ceza Mahkemesinde yargılanacak. Yaptıklarının hesabını verecek. Muhtemelen BM şu sıralar sessiz, Rusya da kendini güçlü hissediyor ama savaş bitecek ve Esed yargılanmaktan kaçamayacak. Bir Müslüman olarak buna inanıyorum."