AA ekibi hasat mevsiminde İran'ın 'kızıl altını' safranı yerinde izledi

İran'ın "kızıl altını" olarak isimlendirilen ve faydaları sebebiyle birçok alanda kullanılan safranın hasat zamanı başladı

TAHRAN (AA) - Ekiminden biçimine, ayıklanmasından kurutulmasına kadar ince bir işçilik gerektirmesi ve meşakkatli bir süreç sonunda elde edilmesi nedeniyle pahalı bir ürün olan "kızıl altın" safranın İran'daki hasat mevsimi başladı.

Yiyecek, içecek, ilaç, koku, tekstil ve daha birçok alanda kullanılan safranın dünyada yaklaşık yüzde 95'inin üretildiği yer olan İran'da, çiftçiler için artık mahsul toplama zamanı.

AA ekibi, dünyanın safran tedarikçisi konumundaki İran'ın Rezevi Horasanı eyaletine bağlı Türbet Haydariye ilçesindeki mor menekşe tarlalarını ve birçok alanda kullanılan bu ürünün toplanmasını yerinde görüntüledi. Ayrıca devlet yetkilileri, çiftçiler, işçiler, işletme sahipleri ve satıcılara da mikrofon uzattı.

Bir hektarlık alandan sadece dört kilo safran elde edilebiliyor

Dünyada en fazla ve en kaliteli safranın üretildiği yer olan İran, bu sektörde öncü olarak kabul ediliyor. Burada üretilen safran yaklaşık 60 ülkeye ihraç ediliyor.

Mayıstan eylüle kadar ekim ve bakım süreci devam eden safranın hasat zamanı da ekim ayının sonlarına doğru başlıyor. Yaz aylarında toprağa ekilen safran soğanları sonbahara doğru filizleniyor ve kışa doğru da çiçek açıyor. Safranın ekildiği tarlalar iki sene sonra mahsul vermeye başlıyor ve 6-7 yıldan sonra ekim yerinin değiştirilmesi gerekiyor. Bir hektarlık alandan sadece 4 kilo safran elde edilebiliyor.

Tohum olarak kullanılan her bir safran soğanından bir süre sonra 5 adet daha soğan çıkıyor ve bunlar başka yerlere ekiliyor.

Tarlalardan toplanan çiçeklerin yaprakları ve içindeki sarı dalları ayıklandıktan sonra geriye kalan kırmızı dalların üst tarafı kurutuluyor. Kırmızı dalların altındaki beyaz kök ise ilaç ve diğer sektörlerde kullanılmak üzere ayrılıyor.

Çiçeklerin bir kilosundan 10 gram safran çıkıyor

Tarlalardan toplanan menekşe renkli çiçeklerin bir kilosundan 10 gram safran çıkıyor, yani safran çiçeklerinin sadece yüzde 1'i safran olarak satılıyor. Çiftçiler ve devlet yetkilileri, İran'ın teknolojide yeterince gelişmediği için safran çiçeklerindeki yaprak ve sarı dalların değerlendirilmesiyle ilgili yeterince araştırma ve incelemelerin yapılamadığını belirterek diğer kısımların da birçok yerde kullanılabileceğine işaret ediyor.

İran ürettiği safranın yüzde 85'ini ihraç ediyor

Türbet Haydariye Kaymakamı Ali Rüstemi, Meşhed'e 145 kilometre uzaklıkta bulunan 3 bin 700 kilometrekare yüz ölçüme ve 230 bin nüfusa sahip ilçenin, 132 köy ile İran'ın safran üretiminin büyük bölümünü karşıladığını ve bölgedeki 50 bin hektarlık alanda yılda yaklaşık 120 ton kuru safran elde edildiğini söyledi. Rüstemi, Türbet Haydariye'nin İran'daki ipek üretiminin de yüzde 85'ini karşıladığını açıkladı.

İran'ın ürettiği safranın yüzde 85'ini ihraç ettiğini ve ABD yaptırımlarının direkt olmasa da bankacılık işlemleri nedeniyle dolaylı olarak bu sektörü de etkilediğini aktaran Rüstemi, "İran bu yıl 281 ton safran ihraç etti. Satış sürecindeki herhangi bir aksilik fiyata da olumsuz yansıyor. Buradaki üretimi ve verimliliği kalıcı hale getirmek için çalışıyoruz. Pazardaki fiyatlarla ilgili bazı dalgalanmalar var." diye konuştu.

Safranın sürat ile toplanması, ayıklanması ve kurutulması gerektiğini hatırlatan Rüstemi, devlet olarak ürünün daha çok özel sektör aracılığıyla satılmasını ve pazarlara sürülmesini tercih ettiklerini ancak bunun olmaması durumunda kendilerinin de çiftçilerden alım yaptıklarını söyledi.

Safranın yan ürünlerini üretme konusunda çok iyi durumda olmadıklarını ve açık olarak ihraç ettikleri ülkelerin bu ürünü paketleyip kendi markalarını koyduklarını anlatan Rüstemi: "Hindistan, İran'dan ithal ettiği safranı Taç Mahal markasıyla satıyor ve o ürünün İran'a ait olduğunu kimse anlamıyor. Diğer müşteriler de kendi markalarını basarak başka yerlere ihraç ediyor. Safran, sadece güzel paketlenip satılacak bir ürün değildir. Bunun yanında kozmetik ve ilaç sanayinde kullanılabilecek bol özellikli bir bitkidir." bilgilerini paylaştı.

ABD, Çin, Hindistan, Güney Kore'nin yanı sıra Arap ve Avrupa ülkelerine de safran ihraç ettiklerini ve 15 milyar dolarlık bu pazarı değerlendirmeye çalıştıklarını dile getiren Rüstemi: "Dünyadaki safranın yüzde 95'i İran'da üretiliyor ve ne yazık ki bu baharatın yan ürünlerini üretecek teknolojik altyapıya sahip değiliz."

Tüm işlemlerin el ile yapılması gerekiyor

Türbet Haydariye'deki Gülsera köyünde bulunan safran tarlalarından birinin sahibi olan Hüseyin Mehramiz, safran ekimi ve bakımının tamamen organik ve doğal yollarla yapıldığını ve hiçbir şekilde kimyasal ilaç kullanılmadığını dile getirdi.

Safran soğanlarını her sene ayrı bir tarlaya ektiklerini ve ikinci yıldan itibaren soğanların çiçek açmaya başladığını belirten Mehramiz, "Safran işinin zorluğu, toplama ve işlemede. Çünkü bu, makinelerle toplanamıyor. Tüm işlemlerin el ile yapılması gerekiyor. 8 hektarlık ekim alanında günde 100 işçi safran çiçeklerini topluyor. 5-6 işçi de sürekli olarak suluyor." şeklinde konuştu.

Sahip olduğu iklim şartları sayesinde en kaliteli safranın Türbet Haydariye'de çıktığını vurgulayan Mehramiz, "Safran başka yerlerde de ekildi fakat buradaki verim alınamadı. İran safranının kalitesi hiçbir yerde yok." dedi.

İranlı çiftçi Muhammed Emini ise ürünü pazarda çiçek, kırmızı ve beyaz kök olarak 3 ayrı şekilde sattıklarını belirtti. Emini, "Safranın ekim, biçim ve işlenmesi çok maliyetli olduğu için çiftçiler çok fazla kazanamıyor. Bir hektarlık alanı ekmek için yaklaşık 50 milyon tümen (25 bin TL) masraf ediliyor. Bu dönem işçi az bulunduğu için ücretleri de yüksek oluyor. Bu noktada hükümetten destek bekliyoruz." görüşlerini aktardı.

َ"Nigin" denilen en iyi safran türünün 10 milyon 500 bin, onun bir altında yer alan ikinci derece "nigin"in 10 milyon, "puşal" denilen türün 9 milyon, "deste" denilen safran dallarınının altındaki kökün de yaklaşık 6 milyon tümenden satıldığı bilgisini paylaşan Emini, İranlıların bu baharatı yemeklerde, şerbetlerde, tatlılarda ve diğer birçok yerde kullandığını anlattı.

Hayvancılık da yaptıkları için tarlalarda hayvan gübresi kullandıklarını ve kimyasal ilaçlama yerine işçi tutarak zararlı otları tek tek ayıkladıklarını ifade eden Emini, ilaçlamanın çiçekleri zayıflattığını söyledi.

İşçiler 8 saat çalışıp 50-90 bin tümen kazanıyor

Tarlada safran çiçekleri toplayan işçilerden 11 çocuk annesi 65 yaşındaki Fatemeh Nikumeneş, günde 8 saat çalıştıklarını ve kilosu 6 bin tümenden (3 Türk lirası) yaklaşık 15 kilo topladıklarını belirtti.

Nikumeneş, "Dünyada zor iş yoktur, tüm işler geçim için yapılıyor. Alnımızın teri ve el emeğimizle para kazandığımız için çok mutluyuz. İşimden memnunum." dedi.

ABD yaptırımları safranın ihracatını etkiledi

Revend ve Sabbagiyan markasıyla safran satışı yapan firmanın yetkilisi Mustafa Fakihi ise ABD yaptırımları nedeniyle ihracatın eskiye göre zorlaştığını ifade etti.

Fakihi, "Uygulamaya konulan yaptırımlar safranın Avrupa ve diğer ülkelere ihracatını çok zor hale getirdi. Satılan malların parasının dönüşü ve mali transferler zorlaştı. Daha önce yüklerimizi hemen gönderebiliyorduk ancak hava yolu şirketlerinin gitmesinden sonra günlerce sırada bekliyoruz ve uzun bir maceradan sonra ürünlerimizi gönderebiliyoruz. Sürecin uzun sürmesi bize ve üreticilere zarar veriyor." değerlendirmesinde bulundu.

"İran safranı Türk sofralarında daha çok yer almalı"

Meşhed'deki Nuvin Safran işletmesinin sahibi Ali Şeriati Mukaddem ise Türk kahvesi ile İran safranının benzer yönleri olduğuna dikkati çekti.

Mukaddem,"Eski zamanlarda Türkler, daha iyi savaşabilmek ve direnebilmek için askeriyede kahve tüketiyordu. Ahameniş askerleri de moral bulmak ve motive olmak için safran kullanıyordu." dedi.

Zengin Türk mutfağında safranın yeterince kullanılmadığına işaret eden Mukaddem, şöyle devam etti:

"Lezzetli ve zengin Türk mutfağında İran safranının yerini biraz boş görüyorum. Türkiye'ye sık sık gidip geliyorum ve bu ülkeyle çok ilgiliyim. Dolayısıyla İran safranının Türk sofralarında daha çok yer alması gerektiğini düşünüyorum."

İbn-i Sina'nın da bazı ilaçların yapımında kullandığı safranın mutluluk hormonlarını harekete geçirmesi, hamileler ve alzheimer hastaları için faydalı olması sebebiyle dünyada öneminin giderek arttığını söyleyen Mukaddem, Yeni Zelanda, Avustralya ve İtalya'nın göz rahatsızlıklarıyla ilgili ilaçlarda safrandan istifade ettiğini kaydetti.

Yılda 500 ton üretiliyor ve 60 ülkeye ihraç ediliyor

İran'ın eski zamanlardan bu yana dünyanın safran tedarikçisi konumunda olduğunu, halihazırda da yılda ürettiği yaklaşık 500 ton safranı 60 ülkeye ihraç ettiğini aktaran Mukaddem, ancak yaptırımlar nedeniyle daimi müşterilerin alışverişi kestiğini vurgulayarak, şunları anlattı:

"Önceden para çok kolay gidip geliyordu, gidiş gelişler ve yabancı sermaye daha iyiydi. Safran, Afganistan üzerinden ihraç ediliyor. Mahrum bölgelerde 500 ile 600 bin insan geçimini bu kalemden kazanıyor. Yaptırımlar kalkarsa safran çok daha iyi bir yol bulacaktır. Çünkü o durumda resmi bir şekilde ticareti yapılacaktır, şimdi kaçak bir şekilde yapılıyor. Safran ürünü yaptırım kapsamında değil fakat bankacılık işlemlerindeki zorluklar dolayısıyla bu sektör de zarar görüyor ve müşteriler direkt İran'dan ürün almak istemiyor."

Yaklaşık 400 değişik şekilde paketlenerek satılan safranın temel sorunlarından bir tanesinin yeterince bilinmemesi ve pahalı olması olduğunu söyleyen Mukaddem, hükümetin sağlayacağı destekle fiyatın düşmesini ve satışların artmasını beklediklerini sözlerine ekledi.

Türbet Haydariye'de safran satışı yapan Celil Celaliyan da safran hasadının iyi olduğunu ancak çiftçilerin kazancının adil olmadığını savundu.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Eğitim Haberleri