Ahmet Süreyya Durna, böylelikle 4. Kitabını yayımlamış oldu. 197 sayfadan oluşan yazarın kitabı, birbirinden bağımsız toplam 12 öyküden ibaret. Her bir öykü, akıcılığının ve sürükleyiciliğinin yanında aynı zamanda geçmişte yaşanmış dramatik olayları kapsamaktadır. Eserin farklı yönü ise, sinemaya uyarlanabilecek formatta kaleme alınmış olması.
Söz konusu eserin, edebiyat dünyasında makes bulacağı ve öykücülük alanında önemli bir boşluğu dolduracağı kaydedilmektedir. Yazar, bizatihi olayları kendi seyrinde ve yörüngesinde irdelerken, Anadolu’nun birçok yerlerinde kullanılan anonim söz ya da ifadeleri de kullanmıştır satır aralarında.
Son zamanlarda öykücülüğün, edebiyat alanında pek az görüldüğü ve eski yaşanmışlıkların artık dramatize şeklinde günümüzde yer almadığı düşünülürse; eser tamamen yeni neslin eski yaşanmışlıklarla diyalog kurması, kısmen de olsa geçmişi tanıması bakımından bir ihtiyaca binaen dercedilmiştir.
“Ben, şahsen okunulmayacağını düşündüğüm bir esere imza atmam” diyen Ahmet Süreyya Durna, “Dolayısıyla bu çıkarttığım eser, bugün değilse bile yarın literatürümüzdeki yerini alacak ve iştiyakla okunacaktır” şeklinde görüş ve düşüncelerini açıkladı.
Ahmet Süreyya Durna ayrıca; “Yazmanın bir sevda ve bir gönül işi olduğunu…” beyanla, “Burada aba yakılacak sevgili ‘kalem’dir bence… Çünkü dert ve düşüncelerinizi, sevinç ve kederlerinizi en iyi anlayan odur. ‘Kalem’ kutsanmıştır ezelden…” bağlamında konuştu.
Yazarın diğer eserleri şunlardır:
Muzur İkili (Hikâyeler)
Denemeler (Edebiyat Seçkisi)
Şafak Taarruzu (Şiirler)
Üç Değirmen Ötesi (Öykü)
Yalaka Üretim Merkezi (Basım aşamasında)