Bu kentin yaşı yetmiş beşe ramak kalmış, eğitimci bireyi olarak Kahramanmaraş’a ilişkin bazı birikimlerim olduğunu sanıyorum. Toplumumuzla her platformda bir ve beraberliğim oldu.
Bu hem sosyal hem siyasi platformda gelişti ve bu birikimi kazandım. Her güzelin bir çirkin huyu olur, varsayımından hareketle; her güzelliğimizi gölgeleyen, kıskançlığımız ve dedikoduculuğumuz yıllar yılı değişmeden sürüp devam etmekte… Meşhur sözde; ’’Bir şeyin aslından şüyu bulması daha vahimdir.’’ denilmiştir. Huylu huyundan vazgeçmez özdeyişine benzer, mahalli bir sözümüzde de edir gudur edilmeyen neremiz kaldı, diye mahalli bir deyimimiz var. Bu söz günlük dilde; şeklini, şemailini arzu edilmeyen bir şekle sokmak anlamında kullanılır. Kimin hangi hesap peşinde, hangi mihrak tarafından provoke edilerek Akedaş’ı yıpratma girişimi, benim başlangıçta ifade etmeye çalıştığım kötü huyumuz kullanılarak yıpratılmaya çalışılıyor. Yahudi atasözündeki;’’ Çamur at, tutmazsa da izi kalır.’’ Hesabı güdülüyor. İşin üzücü tarafı; çiçeği burnunda CHP milletvekilimiz Ali Öztunç beyin ve MHP milletvekilimiz Sefer Aycan beyin bu provokasyona alet olmalarıdır. Hizmet etmek, kamu haklarını korumak adına girişimleri doğru bir eylem… Konunun araştırmalarını yetkili, donanımlı kişilerden alarak yapmaları en sağlıklı yol olurdu diye düşünüyorum. Yapılan açıklamalar boşa çıkarsa bundan kendileri yıpranır. Nitekim öyle de oldu.
Bu işi kim provoke ediyorsa çok profesyonel birileri . Kurt dumanlı havayı sever. Ekonomik bir süreçten geçiyoruz. Yıkmak, harap etmek için en uygun zaman… Burası Kahramanmaraş büyük şehir olduk. Ama, hala bir kasaba kimliği taşıyoruz. Benim bildiklerimi, gözlemlediklerimi bir kamu oyu biliyor. Akedaş hedef seçilerek asıl sütrenin gerisindeki hedef: Henefi Öksüz, Alişan Arıkan, Abdülkadir Kurtul ve Mehmet Balduk beylerdir. Bu isimler ülkemizde; üretimde, ihracatta, istihdamda, vergide ön sıralarda olan insanlar… Bir an onları ekonomik ve sanayi hayatımızın dışında düşünün neler, neler olur? Global olarak bu insanların kurduğu sınai tesislerininde23-24 bin çalışanı ve onların efradını düşünün, bu yüz bini bulur. Rızık Allah’tandır… Allah bu insanları vesile kılmıştır. Bu insanların birkaçı da benin öğrencim de olur.Kişilik olarak, erdem olarak tanıdığım insanlar…Küçük hesapların insanları değildirler. Bir insan yedisinde neyse, yetmişinde de odur diyen atalar boşa dememişlerdir.
Bir an tefekkür etmek lazım… Onca varlığın içinden yedikleri içtikleri ne olabilir? Bilge insan Dedem Korkut Ata ;’’Bir insan arz eyler, talep eyler,dağ yumrunca mal yığsa nasibinden fazlasını yiyemez.’’diyor.
Ülkemiz gibi Maraş’ımız da yıpratılmak için hedef seçilmiştir. Asıl hedef bu insanlar değil bizim toplumumuzdur. Onların şahsında bir kaos yaşatılmak istenmektedir. Dedikodularla, gıybetlerle bir yere varılamaz. Kaybeden biz olacağız. Zaman birlik beraberlik zamanıdır. El gün seyre doymaz.
Basına yansıyan AKP milletvekillerinin konuya tetkik ederek gerekli yaptıkları objektif açıklamayı her insan gibi ben de okudum. Tatmin de oldum. Konuya gösterdikleri duyarlılık için teşekkür ederim.Fakat bu açıklamanın kamuya mal olması için daha sade, avamın da anlayacağı biçimde yansıtılması gerekir.
Akedaş Allah korusun; bir Hans’ın, Corc’un, Simon’un elinde olsun da milli servetimiz oluk oluk dışarı mı aksın istiyoruz? Yetmez mi artık dışarıya bağımlılığımız. Gerçek özgürlüğün ekonomik özgürlüğümüzle örtüştüğünü bilmeyenimiz mi kaldı. Bu insanları yüreklendirelim ki daha çok işimiz aşımız olsun. İkici Dünya Savaşı sonrası ekonomimize yansıyan olumsuzları bizim nesil çok iyi bilir. İğneden ipliğe bir şeyimiz yoktu. Elektrik Maraş’ta ne gezer. Pınarbaşı’nın suyu ile dönen bir salyangoz vardı,o da ikide bir arızalanır, vali konağını,orduevini aydınlatırdı. Akedaş’ın dağıtım hizmetlerini aldığı günden bu yana yapılan hizmetleri ve yatırımları gözümüze sokmayalım.
Ömer Baydemir