Çayır, "milletin darbecilerle yüzleşmesi" ve “ülkücülerin de mağduriyetinin giderilmesi” ile ilgili bazı açıklamalarda bulundu.
BBP Genel Başkan yardımcısı Remzi Çayır, Bir yandan darbecilerle, darbe mantığıyla hukuk özgürlüklerini baş tacı yapma uğraşı verirken, diğer yandan haksızlığa uğramış ve halen mahpushanelerde yatan ülkücülerin de mağduriyetinin giderilmesi için mücadele vermeyi görev bildik, dedi.
Çayır, "MHP'nin biraz daha farklılaştığını görünce içim sızladı. MHP'nin markalaşmasında halen BBP'de olan insanların büyük bir emeği vardır" dedi.
Büyük Birlik Partisi (BBP) Genel Başkan Yardımcısı Remzi Çayır, "MHP'nin biraz daha farklılaştığını görünce içim sızladı. MHP'nin markalaşmasında halen BBP'de olan insanların büyük bir emeği vardır" dedi
12 Eylül Mağduru Ülkücüler Komisyonu Başkanı da olan Çayır, düzenlediği basın toplantısında, komisyonun amaçlarını anlattı.
Hedeflerinin 12 Eylül mağduru olarak cezaevine girmiş ve hala içeride olan ülkücüleri bu haksızlıktan kurtarmak ve darbecileri hukuk karşısına çıkartarak, onları milletle yüzleştirmek olduğunu belirtti.
12 Eylül darbesiyle ilgili Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya'nın yargılanmasına ilişkin dava açılması konusunda çaba sarf ettiklerini ifade eden Çayır, "Bizim amacımız, millete silahı doğrultmasın. Silahla oyun oynamasınlar. Oyun adı millet iradesi ise bir hükümeti millet getirdi ise millet de götürsün. Kimse iktidarı topla tüfekle iktidardan almasın" dedi.
Komisyon olarak 12 Eylül yargılamaları kapsamında CHP'yi de ziyaret ettiklerini anlatan Çayır, "CHP Grup Başkanvekili Muharrem İnce, 'Biz PKK'yı büyüttük, içeri soktuk. Bugün vebalimiz var' dedi. Çünkü toplantı basına kapalıydı. Basını çağırın dedim basını çağırmadılar" dedi.
MHP ziyaretindeki izlenimlerini ise "tuhaf bakışlar" olarak nitelendiren, ülkücülerin darbecilerle olan mücadelesini anlattığında MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural'ın kendisine "çok farklı" baktığını dile getiren Çayır, "Bana olan tuhaf bakıştan sonra sayın Vural'a, 'Siz ne zaman MHP'ye geldiniz' dedim. Vural, 'ben bürokrattım, bu işlerden çok uzaktım' dedi. Gördüm ki MHP ile ülkücüler biraz ayrışmışlar. MHP'nin biraz daha farklılaştığını görünce içim sızladı. MHP'nin markalaşmasında halen BBP'de olan insanların büyük bir emeği vardır" diye konuştu.
"ÜLKÜCÜLERİN TAHLİYESİNE KATKI"
Çayır, bugün ülkücülerin cezaevinden tahliyesinde komisyon olarak katkılarının olduğunu aktararak, şöyle devam etti:
"Komisyon olarak Adalet Bakanı Sadullah Ergün ile görüşmemizde, Bakan bana ülkücülerin durumunu sordu. Ben de 7-8 kişinin ismini saymıştım. Bakan'a ülkücülerin uğradığı haksızlığı anlattım. Bugün tahliye olan ülkücülerin özgürlüğünde komisyonun büyük bir desteği vardır. Önceki günlerde tahliye olan Muhsin Kehya, beni arayarak abisiyle birlikte teşekkürlerini bildirdi. Yine Bünyamin Adalı aradı, tebriklerini bildirdi."
Çayır, 12 Eylül Mağduru Ülkücüler Komisyonu'nun Türkiye'de birçok güzel şeyi başardığını, darbecilerin hukuk karşısına çıkmasını sağladığını ifade etti.
BBP'nin "milletin darbecilerle yüzleşmesi" için 12 Eylül'de referandumda
"evet" dediğini hatırlatan Çayır, parti olarak "cunta anayasasının" değiştirilmesi için de mücadele verdiklerini kaydetti.
MAĞDURİYETİMİZİN GİDERİLMESİ İÇİN YASA TASLAĞI İSTENDİ
Bir yandan darbecilerle, darbe mantığıyla hukuk özgürlüklerini baş tacı yapma uğraşı verirken, diğer yandan haksızlığa uğramış ve halen mahpushanelerde yatan ülkücülerin de mağduriyetinin giderilmesi için mücadele vermeyi görev bildik.
Bu uğurda Mecliste grubu bulunan bütün partileri ziyaret edip, bir yandan darbecilerin yargılanması ve bununla ilgili alt yapının oluşturulmasını isterken, diğer yandan da haksız yere yirmi küsur yıldır içerde yatan kimi ülkücü kardeşlerimizin derhal bırakılması yönünde
yasa hazırlamasını dile getirdik. Sonrasında Sayın Başbakanla görüşme talebinde bulunuldu. O dönemlerde Sayın Başbakan hasta olduğu için Adalet Bakanı Ergin’i, Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ı, AKP Genel Sekreteri Sayın Haluk İpek’i bizimle görüşmeleri için görevlendirmişti. Heyetler halinde görüşmeler yapıldı Çekilen sıkıntılar, yapılması gerekenler
bir bir anlatıldı. Bizden mağduriyetin giderilmesi için yasa taslağı istendi Sayın Haluk İpek’e bu taslak verildi. Sonrasındaki gelişmeler kamuoyunun bilgisi dahilindedir.
SEKİZ ASKERİN KATİLİ DIŞARIDA GEZİYOR
Sekiz asker öldüren devrimci Adil Şahin dışarıda gezerken aynı durumdaki bir ülkücünün yıllar yılı içerde ayrı ayrı idamın infaz edilmesi nerde görülmüştür ve bunun neresinde adalet vardır?
Gün Sazak’ı öldürenler Ümraniye de beş ülkücü işçisi kurşuna dizenler 1991 infazında dışarı çıkarlarken, aynı konumdaki ülkücüler, Seyfi Oktay’ın Adalet Bakanı olduğu dönemdeki maharetleri yüzünden toplatılıp içeri tıkılmalarının adalet nesrindedir? Sayın Kılıçdaroğlu, komisyonun vicdanı kanıyor demiş, Adil Şahin sekiz askerin katili dışarıda gezerken, sizin vicdanınız sızlamıyor mu?
Bunlar ABD ve AB ve Siyonist Vakıflarından beslenerek milli ve yerli değerlere düşmanlık etmeye devam etmektedirler. Dün olduğu gibi bugünde ülkücü hareket düşmanlarıdırlar. Kalemler ve söylemleri ile küresel emperyalist projelere destek vermektedirler. Bahçelievler olayı yaklaşımında hala çifte standart var. Bu olayın failleri bulunmuş 30 yıla yakın cezasını çekmiş insanların tahliye edilmesine karşı çıkanlar, onlarca yıldır sol terör örgütlerinin katliamları ortada iken, İki binden fazla ülkücü hareket mensubu iç savaş tahrikçisi sol
terör örgütleri tarafından şehit edilmişken, halen korudukları DHKP-C, TİKKO,
PKK ve benzeri Stalinist, Maoist, Ateist terör örgütleri kan dökmeye devam ederken neden seslerini çıkarmamaktalar.
Allah bir daha 12 Eylül ortamlarını yaşatmasın. B.Evler gibi ve benzerleri yaşanmasın. Şiddet çözüm hiçbir zaman olmamıştır. Şiddet nereden gelirse gelsin karşı durulmalı ve demokrasi ile milli iradenin yanında yer alınmalıdır. Bizim katil iyidir anlayışını terk etmeyen Kılıçdaroğlu’ndan Türkiye’nin geleceği adına hiç bir şey beklenemez. Bu anlayışı kınıyoruz.
Tahliyeler adaletin yerini bulmasıdır. Haksızlığın giderilmesidir. Bu tahliyelere başka anlamlar yükleyenleri adaletin düşmanı olarak ilan ediyoruz.”dedi.