İSTANBUL (AA) - Akbank Genel Müdürü Hakan Binbaşgil, bankacılık sektörünün sermaye yeterlilik oranlarının iyi durumda olduğunu belirterek, “Likidite konusunda bankacılık sektörünün sorunu yok hatta geçtiğimiz senelere oranla daha iyi.” dedi.
Vodafone Business ana sponsorluğunda, Capital ve Ekonomist dergilerinin öncülüğünde düzenlenen CEO Club toplantıları kapsamında “CEO Club Bankacılar Zirvesi” gerçekleştirildi.
Zirve kapsamında moderatörlüğünü Alternatif Bank Genel Müdürü Kaan Gür’ün yaptığı “Bankacılık Ajandası 2020” panelinde konuşan Akbank Genel Müdürü Binbaşgil, Akbank’ın sendikasyon kredisine ilginin daha da arttığını belirterek, Türkiye’ye olan ilginin eskiye göre daha fazla olduğunu kaydetti.
Binbaşgil, Türkiye’deki normalizasyon sürecinin de buna etkide bulunduğunu ifade ederek, şunları kaydetti:
“Geçtiğimiz senelerle şu anki makro gidişat karşılaştırıldığında daha iyi bir noktadayız. Enflasyonun düşüş trendine girmesi çok pozitif bir şey. Bu direkt olarak faizleri de etkiliyor. Bankalar da kredi faizlerinde biraz daha aşağıya geliyoruz. Çünkü faiz beklentimiz ileriye doğru olumlu seyrediyor. Enflasyondaki düşüş trendi çok önemli. Bu sürdürülebilir olduğu sürece faizlere olumlu etki yapacaktır, faizler düştükçe talep de artacaktır. 2018 kredi büyümesi açısından çok müthiş bir yıl olmadı ama 2019’a bakıldığında düşen faizlerle talebin arttığını görüyoruz. Yılbaşından bu yana TL kredilerde yüzde 10 civarında büyüme olmuş.”
Bankalarda büyüme konusunda iyi bir iştah bulunduğuna işaret eden Binbaşgil, “Talep de geldiği takdirde gerçekten daha fazla büyüme olacağına inanıyorum.” dedi.
- “Türkiye’nin geleceğine çok inanıyoruz”
Binbaşgil, şu an gelinen noktada makro dengelerin daha iyi olduğunu, enflasyon ve faizlerin düşmesinin olumlu olduğunu, bunun bir talep yaratacağını anlatarak, “İleriye yönelik daha olumlu bakıyorum. YEP’te yüzde 5 büyüme var, bu olmayacak bir şey değil, gecikmiş bir talep de var. Taleple birlikte bankalarımızın da gücü iyi. Bankacılık sektörüne şu anda baktığımızda sermaye yeterlilik oranları hala iyi durumda. Likidite konusunda bankacılık sektörünün sorunu yok hatta geçtiğimiz senelere oranla daha iyi.” diye konuştu.
“Türkiye’nin geleceğine çok inanıyoruz.” diyen Binbaşgil, iki yılda teknoloji ve değişim konularına 400 milyon dolar yatırdıklarını, yeni bir şube modeline geçtiklerini, burada da cesaretli adımlar attıklarını söyledi.
- “Ekonomide toparlanma süreci devam edecek”
Türk Ekonomi Bankası (TEB) Genel Müdürü Ümit Leblebici de 2019 yılının zor bir yıl olduğunu aktararak, “Öngörülebilirlik geçmiş yıllara göre iyi değildi. Sadece bizim için değil yurt dışında da böyleydi. Türkiye bu süreci iyi yönetti. Ana sebeplerden birisi özel sektör ve kamu arasında iyi bir koordinasyon sağlandı. Olaya hızlı müdahale etme imkanı sağlamış olduk.” diye konuştu.
Türkiye’nin ve dış dünyanın bir dengeleme sürecinde olduğunu bildiren Leblebici, şunları söyledi:
“Cari açığımız 58 milyar dolardan pozitif seviyelere gelmiş durumda. İhracatımız iyi ve ithalatımız göreceli olarak yavaşladı. İthalat stoklarımız erimeye başladı. 2020 üretim yılı olacaktır. Ülkenin demografisi halen genç olduğu ve tüketim eğiliminin yüksek olması bizi motive ediyor. 2020 yılında 2019 yılından daha fazla büyüyeceğimizi öngörüyorum. Kurdaki oynaklığın da bir önceki seneye göre daha az olacağını düşünüyorum. Güçlü bir devletimiz ve özel sektör alt yapımız var. Ekonomide toparlanma sürecimiz devam edecektir.”
Leblebici, dijital bankacılıkta müşteri memnuniyetinin önemine dikkati çekerek, “Süreci konuşmadığımız sürece dijitali konuşmanın anlamı yok. Dünyada en önemli önceliğimiz zaman. Süreç iyileştirmelerini yapmak zorundayız. Müşterilerimize zaman kazandırmamız için ne gerekiyorsa onu yapmamız lazım. Dijitalleşme müşteriye değer katmak için yapılmalı.” ifadelerini kullandı.
- “Bankacılık sektörü yaraların sarılması için çok önemli oldu”
Albaraka Türk Genel Müdürü Melikşah Utku da "Döviz hareketliliğinden kaynaklı duruma çözüm üretme gayretlerini en çok 2019’da yaşadık. Ülke ekonomisi 2018’de bir şok yaşadı. Bunu bir trafik kazasına benzetiyorum. İnsanlar ilk kaza anında acıyı hissetmediler, sadece şoku yaşadılar. Ama 2019 bu şokun acılarının yaşandığı bir yıl oldu. Koordinasyon açısından kamu otoritesi ile bankacılık sektörünün çözüm üretme gayretlerini en çok bu sene yaşadık." diye konuştu.
2019 yılının ekonomide toparlanma ve yaraları sarma yılı olduğunu ifade eden Utku, bu sürecin Türkiye’nin ne kadar güçlü olduğunu gösterdiğini söyledi.
Utku, 2019’un ilk 6 ayının seçim belirsizliği ile geçtiğini aktararak, "Ekonomi güvene bağlıdır. Siz güven duyarsanız yatırım yaparsınız, harcama yaparsınız. O sebeple seçim dönemini belirsizlikle geçirdik. Temmuzdan itibaren ise o güvenin yeniden gerçekleşmeye başladığını gördük. Bankacılık sektörü yaraların sarılması için çok önemli oldu." dedi.
2019’da bazı bütçelerde kısıntı yapmak zorunda olduklarının altını çizen Utku, IT bütçesinin bütçe kısıntısından nasibini aldığını dile getirdi.
Utku, "Dijitalleşme sadece teknoloji yatırımı değil. Teknoloji, sosyal, kültürel ve siyasi değişiklikleri de tetikliyor. Bunun bankaların yönetim tarzlarını, kendi çalışanları ile müşterileri ilişkilerini etkilememesi mümkün değil. 2019 bizim bu alanlarda yoğunlaştığımız bir yıl oldu. Hem çalışma ortamı hem de çalışma saatleri açısından yeni modeller deniyoruz. Robotik süreç otomasyonlarını Türkiye’de ilk uygulayan bankalardan bir tanesiyiz." değerlendirmesinde bulundu.
- “Türkiye’nin ekonomisi, özel sektörü ve kurumları son derece dayanıklı"
Citibank Türkiye Genel Müdürü Serra Akçaoğlu ise dünyada her ülkenin kendine ait sıkıntıları olabildiğini ancak ülkelerin bu sıkıntıları atlatabilme gücünün önemli olduğunu belirterek, “Türkiye’nin ekonomisi, özel sektörü ve kurumlarının son derece dayanıklı olduğunu düşünüyorum. Bazı sıkıntılarımız oldu, volatilite oldu ama birçok alanda çok başarılı sonuçlar da alındı. Dünya piyasalarında likidite kısıtlılığı varken bile Türk bankaları sendikasyon kredilerini yüzde 100 yenileyebildiler. Türk bankalarının sendikasyonlarına dünyadaki talep devam etti.” şeklinde konuştu.
Akçaoğlu, bankacıların gelecek dönemde masrafları iyi yönetmesi gerektiğini vurgulayarak, “Türkiye’nin önümüzdeki dönemde dünya tedarik zincirinden daha fazla pay alınabileceği bir dönem yaşayacağını düşünüyorum.” dedi.
- “Kötü günleri geride bıraktık”
Odeabank Genel Müdürü Mert Öncü de gelecek aylarda ekonomik toparlanmanın hızlanacağını belirterek, “Kötü günleri geride bıraktık. Yurt dışından yatırımcılar artarak gelmeye devam edecek. Bizim kendimizi çok iyi anlatmamız gerekiyor. Kur, faiz ve enflasyon dengesini iyi yönetirsek iyiye gidiş hızlanacaktır.” dedi.
Öncü, problem yaşayan müşterinin bankaya gelmeden sorununu çözmeyi amaçladıklarını kaydederek, bankaların ortaklıklar yaparak müşteri memnuniyetini artıracak uygulamalar geliştirmesi gerektiğini ifade etti.
- "Dünyanın en büyük 50 bankasının yüzde 50’si Vodafone’dan hizmet alıyor"
Vodafone Türkiye İcra Kurulu Başkan Yardımcısı Meltem Bakiler Şahin ise bugünün dünyasında şirketlerin dijitalleşmeyi yeni gelir kapısı, maliyetleri yönetmek ve değişen ekonomide rekabetçi olarak fark yaratmak adına önemli bir güç olarak kullandıklarını söyledi.
Dijitalleşme alanında bankacılık sektörünün liderliğini koruduğuna dikkati çeken Şahin, şunları kaydetti:
“Siber güvenlik artık bankaların ana gündeminde. Sektörde daha teknoloji odaklı bir iş gücü ortaya çıkıyor ve blockzinciri artık bankacılığın temel bir konusu olmaya başladı bile. Biz Vodafone olarak dijitalleşmedeki bu değişimin bankacılık sektörü açısından tehditten ziyade fırsat olduğuna inanıyoruz. Bankalara şebeke teknolojileri hizmetlerinin yanı sıra işlerini dijitalleştirmeleri ve müşterilerine özel dijital teknoloji deneyimleri sunmaları için yardımcı oluyoruz. Avrupa’daki en büyük bankaların yüzde 80’i Vodafone ile çalışıyor. Önde gelen Amerikan bankalarının yüzde 67’si iletişim teknolojilerinde Vodafone’u tercih ediyor. Dünyanın en büyük 50 bankasının yüzde 50’si Vodafone’dan hizmet alıyor.”