Çocuklarına iyi bir gelecek sağlamak ve onları sevgi dolu bireyler olarak yetiştirmek her anne-babanın hedefi. Özellikle ergenlik döneminde yaşanabilecek sorunları önlemede oldukça etkili olan koşulsuz sevgi, çocuklara bağımlılıklardan uzak bir gelecek sağlamada büyük önem taşıyor.
Çocukların yaş dönemlerine bağlı olarak ihtiyaçları da birbirinden farklı. Bu noktada önemli olan çocuğun içinde bulunduğu dönemi sağlıklı yaşayabilmesi ve sağlıklı bir kimlik oluşturabilmesidir. Sınav stresi ve daha yüksek başarı hedefleri, beraberinde çocuklarda erken büyüme ve yaşından büyük sorumluluklar alma gibi problemlerin ortaya çıkmasına neden olurken, ebeveynlerin aklında çocuğun sağlıklı bir kişiliği gelişimini nasıl sağlayabilecekleri sorusu beliriyor.
“Ergenlik dönemlinde denetim uzaktan ve kontrollü olmalı”
Klinik Psikolog Nurgül Yılmaz, sevginin bağımlılık tedavisindeki yerini Yeşilay Dergisi’nin Şubat sayısında anlattı. Çocuklar, ergenliğe geçiş sürecinde, fiziksel özelliklerinden, giyim-kuşam tercihlerine, yeme alışkanlıklarından, arkadaş seçeneklerine kadar birçok konuda farklılıklar sergilerler. Ebeveynlerin, bu değişim döneminde çocukları üzerindeki denetimlerini uzaktan yapmaları gerektiğini belirten Yılmaz, anne-babaları baskı yapmamaları konusunda uyararak şu önerilerde bulunuyor:
“Anne ve babasının kendisini dinlediğini gören çocuk, değer verildiğini, kabul edildiğini, buna bağlı olarak da sevildiğini düşünür. Bunların beraberinde duygularını ifade etme imkânı bulduğu için “anlaşıldım” duygusunu yaşar. Bu durum, çocuklarda hem benlik saygısının artmasını, hem de kendisini dinleyen kişiye yakınlık duymasını sağlar. Sağlıklı mesaj akışı, çocuğun ailesiyle bağını güçlendirir. Çocuğun kendini boşlukta hissetmesini önler ve bağımlılık gibi tehlikelere karşı güçlü olmasını sağlar.”
Çocuklarınıza bunları söylemekten kaçının!
Klinik Psikolog Yılmaz, etkisi düşünülmeden söylenen bir cümlenin, çocuklar üzerinde büyük bir travma ortaya çıkartabileceği konusunda aileleri uyarıyor. Sıklıkla “kalk, yüzünü yıka, sütünü bitir, ödevini yap” gibi emir cümleleri kullanmak, “ödevini bitiremezsen televizyonu unut, terliksiz dolaşırsan hastalanırsın” tarzı gözdağı veren konuşma biçimleri, “senin yerinde olsam plan yaparak çalışırdım, bak sana bir öneri vereyim” gibi istenmeden verilen öğütler, anne-babaya bağımlı çocuklar oluşturuyor.
Bunların yanı sıra, sıklıkla yargılamanın ve eleştirmenin çocuklarda yetersizlik hissi uyandırabileceğinin altını çizen Yılmaz, tam tersi çocuğu sürekli övmenin de kaygı oluşturabileceğini, çocuğun kendisine yapılan değerlendirmeleri gerçekçi bulmayacağını söylüyor. Bu nedenle samimi ve sürekli iletişim ile aile bağlarının güçlendirilmesinin ve çocukla güvene ve sevgiye dayalı bir bağ kurulmasının, onu ergenlikte ortaya çıkabilecek sorunlardan korumada en büyük etken olduğunu belirtiyor.