Down sendromlulara yönelik farkındalığa dikkati çekmek için motosikleti ile Türkiye'den yola çıkan Adem Çolak, 70 günde 14 bin kilometre yol katetti.
İsveç'in başkenti Stockholm'e ulaşan Adem Çolak, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 18 gün önce dünyanın karayoluyla gidilebilecek en kuzey noktası Norveç'in Nordkapp bölgesine ulaştığını söyledi.
Çolak, "70 gün önce İstanbul'dan yola çıktım. Yaklaşık 90 günde 25 ülkeye ulaşmayı planladık. Şu ana kadar 14 bin kilometre yol katettim. 18 gün önce dünyanın karayolu ile gidilebilecek en son kuzey noktası Nordkapp'a vardım. Eksi 20 derece ve Finlandiya'nın buzlu yollarından İsveç'in başkenti Stockholm'e ulaşmak biraz meşakkatli oldu.'' ifadelerini kullandı.
"Tecrübelerimi onlarla paylaşmak istiyorum"
Down sendromlu kardeşi ile yaşadığı tecrübeleri diğer insanlara anlatmaya çalıştığını vurgulayan Çolak, sözlerine şöyle devam etti:
“Yaşamımın geri kalanını down sendromlu bireylere yönelik çalışmalara ayırmak istiyorum. Tecrübelerimi onlarla paylaşmak istiyorum. Bu nedenle işimden ayrıldım ve bu projeyi planladım. Tüm hazırlıklarımı tamamladıktan sonra Türkiye Down Sendromu Derneğine bir e-posta gönderdim. Onlar bu projemi kabul edince Avrupa Down Sendromu çatı federasyonuna ulaşarak proje kapsamında geçeceğimiz ülkeleri, uğrayacağımız yerleri bildirdik. Geçtiğim ülkelerdeki down sendromu ile ilgili dernekleri ziyaret ediyorum. Yapmak istediğimiz şey de ülke bazında bu derneklere üye olan down sendromlu bireylerle buluşup onlara hazırladığımız soruları sorup röportaj yaparak o bilgileri toparlıyorum. Yolculuk esnasında tüm bu çalışmaları sosyal medya hesabım '@demiratliyoruk' üzerinden bizi takip eden insanlara aktarıyorum.''
"Onları biz toplumsal ve günlük hayata adapte etmeliyiz"
Down sendromunun ne olduğunun anlaşılması, down sendromlu bireylere ve ailesine nasıl yaklaşılması gerektiğine de dikkati çekmek istediklerini kaydeden Çolak, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Öncelikle insanların şunu bilmesi gerekli: Down sendromuna bir hastalık gibi yaklaşıyorlar. Down sendromu bir hastalık değildir. Onları biz toplumsal ve günlük hayata adapte etmeliyiz. Bu noktada çok çok desteğimize ihtiyaçları var. Yine aynı doğrultuda down sendromlu bireylere erken eğitim yolunda farklı yöntemlerin kullanılması gerekiyor. Bu noktada kaliteli eğitimin önemi öne çıkıyor. Sözün kısası, o insanlar hasta değiller, o insanlar acınası durumda değiller. Sadece o insanlara bizim normal bir hayattaki bir bireye nasıl davranıyorsak onlara da o şekilde davranmamıza ihtiyaçları var.''