Uşak mısınız yoksa emir eri mi?
İçimizdeki hırs doğruları görmemizi engeller hale geldi. öyle ki , ABD ve AB ülkelerinin yaptığı doğru bizim yöneticilerimizin yaptığı yanlış !.. işte buna Emin Pazarcı ağabey güzel bir yazı ile cevap vermiş..
Soruyor: Uşak mısınız ?, yoksa emir eri mi ?
Emin Pazarcı işte o yazısı :
Şimdi biraz sesli düşünelim: “Türkiye “Benim menfaatlerim bunu gerektiriyor” diyerek, kendi başına bir karar alsa… Mesela Almanya’ya ekonomik ambargo uygulasa… Sonra da buna uymayan ülkelerin vatandaşlarını yakalayıp, teker teker içeri atsa… Onları yargılamaya çalışsa…
Hemen “Olur mu böyle saçmalık” demeyin.
Ben de biliyorum saçma olduğunu. Tabii ki olmaz. Hatta böyle bir fikri savunan olursa, “deli” bile derler adama.
Ama bunu başkaları yaptı…
Üstelik, dünyanın dört bir yanından destekleyenler ile bizim içimizden alkışlayanlar bile çıktı. Kimse de kalkıp onlara “deli” demedi!
Demek ki...
Ne yapıldığından çok, kimin yaptığı önemli! Birine “kabahat” olan, bir başkasına “hak” olarak görülebiliyor.
Biliyorsunuz, ABD yıllarca İran’a ekonomik ambargo uyguladı. Bunun için Birleşmiş Milletler’den bir karar da çıkmadı. “Ben böyle istiyorum, böyle olacak” dedi ve yaptı. Rusya, Çin, Hindistan gibi bazı ülkeler hariç, dünyanın pek çok ülkesi de peşine takıldı. Biz de kısmen onların içinde yer aldık.
Peki, Amerika’nın tek başına böyle bir karar alma yetkisi var mı? Washington, küresel bir mahkeme konumunda mı?
Değil tabii ki!
“Benim menfaatlerim öyle gerektiriyor” dedi. Gücünü ortaya koydu. Tek başına bir karar alıp, bunu da pek çok ülkeye kabul ettirdi. Kimse de çıkıp, “Bana ne senin menfaatlerinden, benim menfaatim öyle gerektirmiyor” demedi.
Bakın, “saçmalık” olarak görülenler, olabiliyormuş, yadırganmıyormuş, hatta destek bile bulabiliyormuş!
Reza Zarrab isimli İranlı işadamı ile bizim Halk Bankası’nın eski Genel Müdür Yardımcısı Hakan Atilla’yı tutukladılar. Suçlama da belli:
“ABD’nin, İran’a karşı uyguladığı ambargoyu delmek.”
Dikkat edin, “ABD’nin uyguladığı ambargoyu” delmek!
İyi güzel de Amerikalı değil ki bunlar. Biri İranlı, diğeri Türk. ABD’nin uyguladığı ambargodan onlara ne? Amerika’nın menfaatleri ile onların menfaatleri örtüşmek zorunda mı? Onların menfaatleri, farklı davranmalarını gerektiriyor. Ama kimse çıkıp da bunu söyleyemiyor. “Sen kimsin de benim yapacaklarım konusunda karar verebiliyorsun” demiyor, diyemiyor. Hatta, “adalet” diye yollara dökülenler bile böyle bir garipliği destekleyebiliyor.
İşte böyle bir adalet anlayışıyla karşı karşıyayız.
Tabii ki adalet filan değil bu. Güçlü olanın kural koyması, bunu herkese dayatması, dayatılanların da kabullenip desteklemesi! Tiyatro, hatta orta oyunu gibi!
???
Üstelik bu kadarla da kalmadı. “Amerikan adaleti” işi daha da büyüttü. Yeni bir iddianame daha hazırladı. Türkiye’nin eski Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan ve Halk Bankası’nın eski Genel Müdürü Süleyman Aslan ile yardımcısı Levent Balkan’ı da “sanık” yaptı.
Onlar da Amerikalı değil, ama onlara da isnat edilen suç aynı:
“Amerika’nın ambargosunu delmek!”
Bakıyorum da birileri yine zevkten dört köşe! “Bakın, bakın” diyorlar, New York’taki yeni iddianameyi gösteriyorlar.
Bakıyorum ve gördüğüm ABD’nin emperyal dayatmasından, kendi çıkarlarını zorla dikte ettirmesinden başka bir şey değil. İşte bu yüzden “Uşak mısınız, yoksa emir eri mi?” diyesim geliyor.
İşte emperyalizm böyle bir şey: Kuralı kendi menfaatine göre kendin koyarsın. Bir yolunu bulur, uymayanın tepesine binersin. Elinde Fetullah Gülen gibi maşalar tutarsın. Gerektiğinde “saldır” emri verir, kan dökersin. Bu arada bir başka maşa olan PKK’yı devreye sokarsın. Onu da tepe tepe kullanırsın. Sana “bunlar terörist” derler, oralı bile olmazsın. Sana hizmet ettikçe teröre bile sahip çıkarsın.
Sonra da kalkıp “adaletten” ve “hukuktan” bahsedersin. Onu da nalıncı keseri gibi hep kendine doğru yontarsın.
Ve güçlü olduğun için operasyon yaptığın yerlerde mutlaka kendine hizmet edecek birilerini bulursun. Onları da kendine “engel” olarak gördüklerin ve planlarını bozanların üzerine salar, uşak gibi kullanırsın. Emperyalizmin ve sömürünün kuralı budur işte!
Bugün neler olup bittiğini anlamak için biraz tarihe bakmak yeterli. Tarih yine tekerrür ediyor ve bugün yaşadıklarımız da dünden hiç farklı değil!
Sevgili ağabeyimiz : Emin Pazarcı makalesinde böyle diyor, ve bende bunun altına imzamı atıyorum, yazısını aynen yayınlıyorum..
İyi günler