Kahramanmaraş’ın ekonomisine verdiği yön ile kentin sanayileşmesinde büyük bir katkısı olan KMTSO Onursal Başkanı Mehmet Balduk, bütün görevlerini bırakmasının ardından ilk defa Aksu TV ve Manşet Gazetesine konuştu. Balduk, kravatsız bir yaşamın nasıl olduğunu, dinlenme sürecini nasıl geçirdiğini, o kadar toplum baskısına rağmen neden siyasete girmediğini, Kahramanmaraş ekonomisinin gittiği yönü ve Ak Parti Gurup Başkanvekili Mahir Ünal’ın kente nasıl bir katkı sağlayacağını Gazeteci Mesut Tuğrul’a değerlendirdi.
31 yaşında Kahramanmaraş Ticaret Borsası ile birlikte başlayan sivil toplum liderliği maratonunu 16 yıl KMTSO Başkanlığı ile taçlandıran Mehmet Balduk, ısrarımızı kırmayarak bütün sorularımıza içtenlikle cevap verdi.
Balduk, görevlerini bırakırken ‘kravatsız bir yaşam süreceğim’ demişti. O tarihten bu yana kadar kravat takmadığını söyledi. Bazı kesimlerce üretilen ‘Balduk Kahramanmaraş’a küstü mü’ sorusuna da en anlamlı cevabı verdi; “benim evim, işim, mezar yerim Kahramanmaraş’ta, insan anasına babasına küsebilir mi? Benim memleketim anam ve babam gibidir. İnsan doğduğu ve yetiştiği bir kente asla küsmez. Bu söylem sadece dedikodu üretim merkezlerinin işidir.”
Aslında röportajın devamında çok mücadele verip bir türlü değiştiremediği için çok yorulduğu ‘mantalite’ kavramı burada da devreye giriyor. İnsanların yaşam kalitesi, arabası, evi değişiyor fakat mantalite bir türlü değişmiyor.
Gazeteci Mesut Tuğrul sordu; KMTSO Onursal Başkanı Mehmet Balduk içtenlikle cevap verdi;
KMTSO ile birlikte Akedaş, Kale Enerji, Uhud Enerji ve Nazar Tekstil Yönetim Kurulu Başkanlığını da bıraktınız. Bu zamana kadar geçen süreci nasıl geçirdiniz?
Bütün görevlerimi bırakırken, ‘biraz kravatsız yaşam süreceğim’ demiştim, şimdi onu yapıyorum. Bütün yönetimleri bıraktığım günden bugüne kadar kravat takmadım. Kravatsız bir yaşamı, rahat olmayı ve özgürce bir yaşamı gerçekten özlemişim. Kendimi çok yorgun hissettiğim için işlerimi bıraktım. Bu nedenle öncelikli olarak zamanımın çoğunu dinlemeye ayırdım. Bu yılsonuna kadar dinlenmeye ve işlerden uzak durmaya devam edeceğim. Boş kaldığım zaman içerisinde hem okuyorum hem de Türkiye ve Avrupa’da seyahat ediyorum.
2010 yılının ikinci döneminde ve 2011 yılının ilk 3 ayında gerçekten çok stresli ve yoğun bir süreç geçirdim. Bunun sonucunda önce KMTSO’yu daha sonra Akedaş, Kale Enerji, Uhud Enerji ve Nazar Tekstil’in yönetimlerini bıraktım. Dinlenmeye ihtiyacım olduğunu hissettim. Yoksa bu işin içerisinden kalkamayacağımı düşündüm ve kendime izin verdim. Fakat yoğun bir tempoya alışmış insanların bir köşede dinlenmeye çekilmesi, kendi açısından rahat olabiliyor fakat toplum ise yadırgayabiliyor.
Yoğun bir iş temposundaydınız, her gün toplantılar, seyahatler derken görevlerinizi bıraktıktan sonra ailenizin yaklaşımı nasıl oldu?
Ailem benim iş yoğunluğu bakımından rahatlamam açısından mutlu oldular. Fakat uzun süre boşlukta kalamayacağımı bildikleri içinde tekrar bir şeyler yapmamı söylüyorlar.
Bütün Sivil Toplum Kuruluşlarının ve toplumun çeşitli katmanlarının ısrarla baskı kurmalarına rağmen siyasete girmediniz. 2011 seçimlerinde isminiz geçmesine rağmen aday adayı olmadınız. Bunun sebebi neydi?
Kendimi çok yorgun hissettim. Siyaset hizmet makamıdır. Bir kentin gelişmesi için en önemli icraat makamı siyasettir. Sivil Toplum Kuruluşlarının yaptırım gücü yoktur ama yönlendirme gücü vardır. Siyaset ise gerçek anlamda hizmet makamıdır. Bu hizmeti yapmak için de insanın kendisini güçlü ve hazır hissetmesi lazım. Benim siyaset anlayışım şu şekilde; Bir yöneticinin veya icra makamının Kahramanmaraş’ın bütün sorunlarından, vatandaşların sorunlarından kendini mesul tutan bir yapıya sahip olması gerekiyor. Hiçbir zaman ‘banane sorunlar ister çözülsün, ister çözülmesin ben tribünlerde oynarım’ gibi yaklaşımım olmadı. Hep netice odaklı düşünen ve çalışan bir insanım. Siyasi açıdan kendimi ölçtüm biçtim ama yorgun olduğumu anladım. Kendimi yorgun hissettiğim için aday adayı olmadım, buna rağmen toplumun değişik kesimlerinden siyasete girmem konusunda baskı geldi. Ama siyasete girmeyeceğimi söyledim. Kendimi hazır hissedip siyasete girseydim milletvekilliği aday adaylığına müracaat ederdim. Bu kadar baskı altında dahi bu dönem siyasete girmeyi düşünmedim. Çok yorgunum, dinlenmeye ihtiyacım olduğuna inanıyorum. Siyasete girmemem kesinlikle benim kişisel tercihim. Etrafımdaki herkes beni bu konuda destekledi ama ben girmek istemedim. Netice de insanların bir mücadeleye girerken kendisini hazır hissetmesi gerekiyor.
Kahramanmaraş’ta yeni siyasi tabloyu nasıl değerlendiriyorsunuz? Yeni milletvekilleri Kahramanmaraş’ın umudu olabilecek mi?
Yeni seçilen milletvekillerimize öncelikle başarılar diliyorum. İnşallah memleketimize başarılı hizmetler yaparlar. Milletvekillerimizden Mehmet Sağlam’ın ciddi bir tecrübesi var, kendisi donanımlı bir insan.
Geçtiğimiz dönem milletvekilleri, belediye başkanı, İl ve İlçe teşkilatı ile yöneticiler şehrin menfaatleri noktasında bir araya gelemediler ve birlikte hareket edemediler. Dolayısıyla bu da Kahramanmaraş’ın devlet imkânlarından yeteri kadar hizmet alamamasına neden oldu.
Kahramanmaraş’ın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a ve Ak Parti’ye çok ciddi anlamda destek vermesine rağmen yeteri kadar devlet imkânından yararlandığını söylemek mümkün değil. Organize olunulamadı, şehrin menfaatleri konusunda birlik olup bir araya gelemediler.
Yeni dönemde ise Milletvekillerimizden Mahir Ünal’ın parti içerisindeki Grup Başkanvekilli konumunda olmasını Kahramanmaraş için ciddi bir şans olarak görüyorum. Bu dönemde Mahir Ünal’ın konumu itibarıyla birçok sorunları çözülebilir. Çünkü Ak Parti İl ve Merkez İlçe teşkilatı uyum içerisinde çalışıyor. Kendileri Mahir Ünal’ın konumunu kullanarak birlikte hareket etme kültürünü geliştirirlerse Kahramanmaraş Devlet imkânlarından çok daha hızlı ve yeteri şekilde faydalanırlar diye düşünüyorum. Bu nedenle Mahir Ünal’ı Kahramanmaraş için bir şans olarak görüyorum.
Ortak Akıl Çalıştayını Kahramanmaraş için nasıl değerlendiriyorsunuz?
Ortak Akıl Çalıştayı Kahramanmaraş’ın sorunlarının çözülmesi açısından önemli bir adım. Bu çalıştayın Enerji ve Ulaşım ayaklarının da önümüzdeki günlerde yapılacağı bilgisini edindim. Aslında sorunların çözümü için çalıştayın gerçekleşmesi çok önemli fakat çalıştayın sonucunun alınması da daha çok önemli. Çalıştayın sonucunu denetlemek ve takibini yapmak gerekir.
Türkiye’nin ilk bin şirketi arasına Kahramanmaraş’tan 17 kuruluş girdi, Kahramanmaraş ekonomisi sizce büyümeyi sürdürecek mi? Şuan ekonomiyi tehdit edecek unsurlar var mı?
Kahramanmaraş artık küreselleşen dünyanın bir parçası haline geldi. Dünyada ki ekonomik hareketlilik açısından bakılırsa önümüz de gri bir tablo var. Özellikle Avrupa Birliği ülkelerinin borç sorunundan dolayı ciddi belirsizlikleri var. Bu, dolayısıyla Kahramanmaraş ekonomisini de, Türkiye ekonomisini de etkileyecektir. Türkiye’nin en büyük ilk bin kuruluşu arasında 17 firmamızın olması bence sürpriz değil. Ben bu yıl ilk binde 20 firma bekliyordum. Önümüzdeki yıl buna 4-5 ilave firma olacağına inanıyorum. Çünkü 2011 fiyatlarında kurda yükseliş oldu. Buda ciroları arttıracaktır. Bundan dolayı 2012 yılında Kahramanmaraş’tan girecek şirket sayısının 22 olmasını bekliyorum.
Bundan sonra da Kahramanmaraş’taki şirketlerin daha önce olduğu gibi sürekli kendini yenilemesi lazım. Ekonomimizin bu süreçten sonra büyüme hızı ise yatırımlara orantılıdır. Yatırımlar için ise hükümetin yeni teşvik paketleriyle ilgili çalışmaları var. Teşvik paketleri yatırımcıyı tatmin ederse, finansman açısından da dünyadaki kriz açılırsa yatırım yapılması devam eder.
Tomsuklu bölgesi yatırım için sanayicinin umudu mu? Tomsuklu bölgesinin OSB olması için geçmişte ne gibi çalışmalar yapmıştınız?
Kahramanmaraş’ta yatırım yapılacak, tesisler kurabilecek uygun nitelikte hazine arazisi yok. Kahramanmaraş’ın arazi yapısına bakılırsa yüzde 33’ü ormanlarla kaplı, il merkezinin çevresi ise ya düz tarım arazisi, ova ya da dağlık, tepeliktir. Çevre illerdeki tarıma elverişli olmayan düz alanlar Kahramanmaraş’ta yok. Dolayısıyla geçmişte yatırımlar Gaziantep ve Adana yolu üzerinde yapıldı. 1980’li yılların başında Klavuzlu da yer alan Organize Sanayi Bölgesinin alanı kısmen düzlük bir kısmı da hazine arazisi olarak tespit edilmişti. Kahramanmaraş kabuğuna sığmayan bir şehir haline geldi. Bu nedenle Organize Sanayi Bölgesi alanın oluşturulması lazım. Biz, Tomsuklu ile Ak Parti’nin iktidara geldiği dönemden bu yana ilgilendik. O dönem ki Sivil Savunma Bakanı ile bizzat kendim görüştüm. Bir oda olarak Tomsuklu için bizim Milli Savunma Bakanlığı ile yazışmaya girmemiz doğru olmazdı. Biz sadece Sanayi Bakanlığına ve Kahramanmaraş Valiliğine yazabiliriz. Bununla ilgili müracaatlarımız oldu. O dönem tespitte yaptık. Gerekli yerlere başvurumuzu yaptık. Fakat bize zamanın dolmasını beklememizi söylediler. 2. Ordunun hinterlandının en uç noktası Kahramanmaraş. Güneydoğuda çok geniş hazine arazileri var. Fakat neden ısrarla Kahramanmaraş’ın üzerinde duruluyor bunu anlamak mümkün değil. Tomsuklu Bölgesinin OSB alanına çevrilmesi için geçmiş dönemdeki valilerimizle birçok çalışma yaptık. Fakat bize Orduya tahsis sürenin dolmasını beklememizi söylediler. Sanayi Bakanlığı Kahramanmaraş’ta bulunan OSB’lerin doluluk oranına bakıyor. Bu alanlar dolduktan sonra başka bir OSB’nin yapımına izin veriyor. Hatta dönemin Kahramanmaraş Valisi Mehmet Niyazi Tanılır’la da Tomsuklu için görüşmüştük. Sayın Vali Hükümet asker gerginliğinden dolayı konuyu gündeme almamamız telkininde bulunarak, 2011 seçimlerinden sonra konuyu gündeme getirmemizi istemişti.
Bu arada Adana, Kayseri ve Gaziantep Yolu üzerleri ile Kılılı bölgelerinin OSB statüsüne kazandırılması için bir girişimimiz olmuştu. 1999–2002 yılları arasındaki DSP-MHP-ANAP koalisyon hükümeti zamanında müracaatı yaptık. Hatta o dönemde İşadamımız Ali Cilve uzun uğraşlar sonucu bölgenin haritasını çıkartmıştı. O dönemde de mevcut olan OSB’nin doluluk oranı gerekçe gösterilerek müracaatımız ret edilmişti. Koalisyon hükümeti zamanında 36 adet bakanlık vardı, çeşitli bakanlıklardan da onay alamadık ve bu işi çözememiştik.
Tomsuklu’nun sivil kullanıma açılması Gaziantep’e yarar sağlar mı? Ekonominin büyümesine ve İhracat rakamlarına nasıl bir katkısı olur?
Tomsuklu bölgesi tren yoluna ve şehirlerarası otoyola yakın, Kahramanmaraş’la Gaziantep arasında bir alan. Mesela; Avrupa’da yaşayan Pazarcıklı vatandaşlarımız ciddi anlamda birikimler sağlamış, memleketlerine kesin dönüş yaparak kendilerine uygun bir alan verilirse yatırım yapmayı da düşünebilirler. Tomsuklu’nun topografya olarak bulunduğu alan çok kolay bir alan değil, engebeli, maliyetler gerektiren bir alan. Bu bölgenin dışında Kahramanmaraş’ta bir hazine arazisi yok. Kahramanmaraş’ta çoğunluk alan ekilebilir arazi olduğu için OSB olmasına Toprak Koruma Kurulu izin vermiyor. Kahramanmaraş’ta başka OSB olacak düzeyde bir alan yok. Tomsuklu’nun OSB’ye açılmasıyla ekonominin ve ihracat rakamıyla ilgili bir rakam vermek doğru olmaz. Çünkü yatırımın büyüklüğü ve ne olacağı belirli değil.
Kahramanmaraş Ticaret ve Sanayi Odasında her zaman stratejik planlar hazırladık. 2009–2013 stratejik planında Kahramanmaraş’ın ihracatını 1 Milyar Dolar olarak ön görmüştük. 2023 vizyonunda ise ihracatımızı 3 milyar dolar olarak hedeflemiştik En son Bakanımız Zafer Çağlayan ilimize geldiğinde; ‘3 Milyar Dolar Kahramanmaraş’a az, bunu 5 Milyar Dolar yapalım’ demişti. Bunu yapmak için yatırım lazım. Yatırıma özendirecek tedbirler lazım. Bu nedenle hükümetin son birkaç yıldır yaptığı gibi üretime verdiği önemi arttırması lazım. Yatırımcının finansa kolay ulaşması lazım. Bunların hepsi gerçekleştiğinde, yatırım oluyor, üretim oluyor, istihdam oluyor ve ihracat oluyor. Ben yıllarca 2003’ten 2008’ kadar hükümetin üretim politikasını eleştirdim. ‘Üretmemenin sonu fakirliktir’ dedim. Buna birçok ülke şahit oldu. Üretmeyen ülkeler şuan çökme içerisinde. Biz artık üretme yolundayız. Hükümet üretmenin gerekliliğini anladı. Üretmenin şart olduğu artık anlaşıldı. Umarım bu şekilde devam eder.
Yaklaşık 20 yıldan bu yana Sivil Toplum Örgütünün liderliğini yaptınız. Bu süre içerisinde yapmak isteyip de yapamadığınız bir şey var mı?
Bu süre içerisinde yapamadığım içimde ukde kalan konular var. Bunlardan bir tanesi turizm. Turizmi istediğimiz düzeyde geliştiremedik. Bu konu, oda olarak sadece bizim yapabileceğimiz bir iş değildi. Turizm ve Kültür Bakanlığı’nın, Valiliğin ve Belediyenin turizm konusunda hızlı bir şekilde devreye girmesi lazım. Bunun yanında Kahramanmaraş gerçekten enteresan bir şehir. Kahramanmaraş’ta en çok mücadeleyi mantalite karşısında verdim. Geçtiğimiz 20 yıl içerisinde Kahramanmaraşlı vatandaşların işi değişti, arabası değişti, evi değişti ama birçok kesimin mantaliteleri değişmedi. Bu durum bende çok ciddi stres yarattı. Hem geniş gözlüklere bakarak doğruyu tespit etmek hem de çarpık mantalite ile mücadele etmek insanı yoruyor. Bu durumu geçmişte cazibe merkezleri konusunda, teşvik konusunda ve son olarak turizm konusunda yaşadık.
Mehmet Balduk Kahramanmaraş’a küstü mü? Böyle bir durum var mı? Bazı çevrelerce bu dedikodu kasıtlı mı çıkartılıyor?
İnsan anasına babasına memleketine küsebilir mi? Benim memleketim anam ve babam gibidir. Bir vefa duygusu olması lazım, biz bu memleketin adamıyız.
Kahramanmaraş’a küsme gibi bir durum söz konusu değil. İnsan memleketine küser mi? Çünkü biz bu memleketin ekmeğini yiyoruz. Bu memlekette yetiştik, büyüdük. İnsan asla memleketine küsmez. Ama mantaliteyi ön plana çıkaran bazı kişilere karşı bir şeyler yapmak lazım. Ortamda fitne fesat yayanlar var. Dedikodu merkezleri üretenler var. Kahramanmaraş gerçekten büyüyen bir sanayi şehri olacaksa bunları aşması lazım. Kahramanmaraş’a bir katkım varsa, bir emeğim varsa helali hoş olsun. Fakat fitne fesat yayan kişilere hakkım haram olsun. Kahramanmaraş’ın ve toplumun menfaatini düşünmeyip dedikodu üretenlerden Kahramanmaraş’ın kurtulması lazım. Bu arada şunu da hatırladım; Refah Yol hükümeti zamanında milletvekillerimiz ‘sen Kahramanmaraş sevdalısısın’ derdi. Bir Kahramanmaraş sevdalısının memleketine küsmesi bence imkânsız.
Siz bütün konuşmalarınızda sanayideki sektörel çeşitliliği desteklediniz, sektörel çeşitliliğin sağlanması için ne yapılmalı?
Bunun için bir sermaye birikimi olması lazım. Kahramanmaraş’ın sanayicilik geçmişi çok eski değil, daha yeni yeni sanayici kimliğine kavuşuyor. Ayrıca Kahramanmaraş’ta diğer illerdeki gibi ticaret kültürü de gelişmemiş. Sulanabilir arazileri olduğu için herkes yan gelip yatmış. Bundan dolayı sanayi kültürü gelişmemiş. Sermaye birikimi yeni oluşuyor. Ayrıca Türkiye’de sermayenin Anadolu’ya ulaşması önceden zordu, Marmara bölgesinde bitiyordu. Son dönemde istikrarın olmasıyla, hükümetin tek başına kararlı tavrı neticesinde ve dünyada 2008 sonrası yaşanan krizde faizlerin düşmesiyle bir para bolluğu yaşandı. Önümüzdeki süreçte gri bölgeyi aşabilirse Dünya ve Avrupa da tekrar taşlar yerine oturursa Kahramanmaraş’a tekrar sermaye akını yaşanır. Krediler bollaşır. Bu da yatırımcıların farklı sektörde yatırım yapmasını sağlar. Ama bunun için devletin alacağı tedbirler de önemli. Öncelikle hedef pazarların belirlenmesi lazım. Sırf farklı sektöre yatırım yapıyorum diye de bilinçsiz yatırımlar yapılmaması lazım. Artık Kahramanmaraş tekstil sektöründe belirli bir yere geldi. Önemli bir kent oldu, bununla birlikte farklı sektörlere de artık yatırımlar yapılmaya başlandı. Buda her geçen büyüyerek devam edecektir.
1999 yıllında Asya-Rusya krizinde sadece tekstile endekslenen şehrin ekonomisi çöktü. Şehirde tek sektörün olmasının faydası ise firmalar arası yardımlaşma olmasıdır. Ama sektörde bir kriz olduğu zaman şehrin ekonomisi çöküyor. Bu nedenle tek bir sektöre bağlı kalmamak gerekiyor. Bunu değiştirmemiz gerekiyor. Sanayicilik hamd olsun belirli bir noktaya geldi ama çok az sayıda aileler ve çevresindekiler zenginleşiyor. Şehrin tümünün zenginleşmesi için hizmet ve ticaret ortamının gelişmesi gerekiyor. Dolayısıyla önce çevre illere ve özellikle ilçelerimize olan bağlantı yollarının standartlarının yükseltilmesi gerekiyor.
Sanayi şehri iyi bir şey ama tüm şehri zenginleştirmiyor. Turizm, hizmet ve ticaretin gelişmesi için şehre yabancıların girmesi gerekiyor, girmezse bu üç denklem canlanmıyor. Ayrıca ölçek olarak kendi kendini idare etmesi için bir kentin merkez nüfusunun en az 750 bin olması gerekiyor. Bu nüfus olursa bu kent ticaret olarak kendi kendini yeter. Yoksa dışarıdan insanların girmesi lazım, girenler ticareti geliştirir. Bunun içinde turizm şart, önce altyapı ve üst yapının tamamlanması lazım. Alt yapı ulaşım, üst yapı ise tarihi ve doğa güzelliklerinin ortaya çıkarılmasıyla olur. Bunun yanında tarımla ilgilenen belirli kesimler de endüstriyel tarıma dönmeli. Endüstriyel tarımın devreye girmesiyle, klasik tarımla uğraşan kesim daha da çok zenginleşir. Yani toplumun bütün katmanlarının zenginleşmesi için turizm, ticaret, hizmet ve tarım sektörünün daha aktif olması gerekir. Özellikle şehrin bütün katmanlarını kapsaması için Turizm sektörünün gelişmesi gerekiyor. Turizm sektörünün gelişmesine paralel olarak hizmet sektörü de gelişir. Kahramanmaraş’ta turizmin ön plana alınması gerekir, doğa, tarih güzelliklerinin ortaya çıkarılması lazım.
KMTSO’nun şuanki Yönetim Kurulu Üyeleri ile ilişkilerinizde bir problem var mı? Sizin tecrübelerinizden yararlanıyorlar mı?
Yıllarca emek verdiğim bir kuruluşun yöneticileri ile aramın kötü olması mümkün değil. Kahramanmaraş Ticaret ve Sanayi Odası Kahramanmaraş’ın kalkınmasında gerçekten lokomotif bir görev görmüştür. Bu lokomotiflik her zaman devam edecektir. Yönetim Kurulundaki arkadaşlarımızın hepsi değerli insanlar. KMTSO’da 77 tane meclis üyesi var, hepsini bire bir kendim seçtim. Kendi meslek guruplarında en iyileri siyasi münazaralara girmeden oraya taşımaya gayret gösterdim. Yönetim Kurulundaki arkadaşları birebir ben kendim seçmiştim. Ayrıca görevi devrettiğim Kemal Karaküçük’te gerçekten son derece akıllı, çalışkan ve başarılı bir kişi. Oda yönetiminde benim de yardımcı olacağım bir konu olduğu takdirde yardımcı olurum.
Ömrümün en verimli yıllarını odaya verdim, odanın kötü olmasını asla istemem, oranın her daim zirvede olmasını isterim. Odada kişilere bağlı kalmasın diye kurumsal bir yapı oluşturduk. Mehmet Balduk olmazsa oda olmayacak mı; Kahramanmaraş’ın en kurumsal yapılardan birisi ve Türkiye’nin en iyi odalarından birisi, odada yetkin etkin bir kurumsal yapı var.
Kahramanmaraş üretmesinin yanında markalaşırsa da bize artı avantajı olmaz mı?
Tüketiciye yönelmek amacıyla markalaşmak önemli. Bunun yanında şehrin reklamının yapılması açısından marka haline gelmek gerçekten önemli. Örneğin; Denizli’deki tekstil sektöründeki yatırım değeri Kahramanmaraş’tan çok aşağıda fakat reklamı sürekli yapıldığı için büyük bir sanayi şehri gibi algılanıyor. Denizli direkt tüketiciye ulaştığı için devamlı reklam yapıyor. Kahramanmaraş’ta maalesef ara malı üretiliyor. Bunun reklamı olmuyor. Bu nedenle firmaya ve şehre herhangi bir katkısı olmuyor. Ekonomik boyutuna bakılırsa gerçekten işi iyi yapan bir firma iplikte bile marka olabilir. Fakat tüketici bazında perakendeye ulaşmıyorsa o marka gibi görünmüyor.
Kahramanmaraş ekonomisi şuan ne durumda? Ekonomiyi tehdit eden bir durum var mı?
Döviz kur’unun yüksek olması genelde firmaların işine geliyor. Fakat kur’un bu kadar hareketli olması, sürekli inip çıkması mutlaka firmaya zararlar verir. Kahramanmaraş’ın bu konuda bir sıkıntısı olmaz ama emtia fiyatlarındaki hareketlilikle ilgili sıkıntısı olabilir. Bunun dışında Avrupa Birliğindeki borç sıkıntısından kaynaklanan finansman sıkıntısı Türkiye’ye yansıyabilir. Bütün bunların yanında Kahramanmaraş’ın öz sermayesi de güçlü. Türkiye’ye bir kriz gelirse en son ulaşacağı yerlerden bir tanesi Kahramanmaraş’tır. Eğer kriz yansırsa kredi faizler yükselir, yatırımcı işadamının kredi bulması zorlaşır.
Kahramanmaraş’ta iş adamı ve sanayici kültürü oluştu mu?
Kahramanmaraş’ta bir birikim oluştu fakat buna tam oluştu diyemeyiz. Bazı arkadaşlarımız ciddi anlamda büyüme kaydettiler ama bu yeterli değil. Bazı işlerde tamamen kurumsallaştığında o işte istediğin verimliliği alamıyorsun. Bu açıdan işinin başında oturan kişileri saygı ile karşılıyorum. Ama burada temel sorun mantalitenin değişmesi lazım. Eğer sürdürülebilir büyük bir şirket olmayı istiyorsa mantalitenin mutlaka değişmesi gerekiyor.
Birinci kuşak sanayici iş adamları gerçekten cesaretli bir şekilde yatırım yapıyor. İkinci kuşak yatırımcılarda bunu görebiliyor musunuz?
Bizden aşağı nesilde çok fazla bir ışık görmüyorum. Umarım bu konuda yanılırım. (30 Yaş Kuşağını kastediyorum) Bu şundan kaynaklanıyor; aileler belirli bir zenginliğe ulaşınca çocuklar biraz daha sorumsuz ve şımarık büyüyor. Burada gençleri biraz cesaretlendirmek gerekiyor. Diğer taraftan çocuklara fırsatta verilmiyor. Fırsat verilip iş hayatına atılmasına vesile olup cesaretlendirilmesi gerekiyor. Ben yönetim koltuğunu odadaki en geç arkadaşa devrettim. Biz oda meclisine genç arkadaşlar almak istedik fakat genç arkadaşların seçilebilme hakları olmadığı için alamamıştık. Önümüzdeki dönem 30–40 yaş kuşağının Kahramanmaraş’ın ekonomisine, siyasetine, yönetimine sivil toplumuna talip olması lazım. Ben Borsa Başkanı olduğumda 31 yaşındaydım. bunun gerçekleşmesini temenni ediyorum. Artık gençlerimizin Kahramanmaraş’ın iradesine ‘ben sahip olacağım’ demesi lazım.
Gündemden ne kadar uzak duracaksınız? Kahramanmaraş sizden sürpriz bekliyor, bu sürprizi gerçekleştirecek misiniz?
Ben 2011 yılının sonuna kadar kendime izin verdim. Bu süre bittikten sonra ne yapacağımı zaman gösterir. Benim evim işim, mezar yerim Kahramanmaraş’ta. 2012’de ne olur, yarının sahibi cenabı Allah, yaşa ki neler göresin. Zaman zaman İstanbul’a gidiyorum. Daha önce İstanbul’a yerleşti şeklinde dedikodular çıkmıştı. Böyle bir şey kesinlikle yok. Benim 10 yıldan bu yana İstanbul’da evim var. İstanbul’daki evimin sadece semti değişti. İşim Kahramanmaraş’ta, evim Kahramanmaraş’ta, ailem Kahramanmaraş’ta ve mezar yerim Kahramanmaraş’ta….
( Kaynak: Manşet gazetesinin Bayram Özel sayısından alınmıştır)