Kazı heyetinin başkanlığını yapan Cumhuriyet Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Bora Uysal, höyükteki ilk yerleşimin milattan önce 2000 yılında Asur ticaret kolonileri döneminde başladığını söyledi.
İçinde bulunduğu mahalleye de isim kaynağı olan Karahüyük’teki kazı çalışmaları, Sivas-Cumhuriyet Üniversitesi’nden gelen yaklaşık 25 kişilik uzman ekip tarafından sürdürülüyor. Yrd. Doç. Dr. Bora Uysal’ın başkanlığında gerçekleşen kazıların, uzun süre devam etmesi planlanıyor. 2015 yılı için ön çalışma niteliğindeki kazıların 2016 yılından itibaren daha geniş bir ekiple devam etmesi planlanıyor.
Karahüyük’teki kazı çalışmaları hakkında bilgi veren kazı başkanı Uysal, höyükle ilgili daha önce 2 araştırma yapıldığını belirtti.
Karahüyük’te 1947 yılında Arkeolog Tahsin Özgüç ve eşi Nimet Özgüç tarafından bir araştırma yapıldığını kaydeden Uysal, bu çalışmada Geçitit kültürü ve Hitit İmparatorluğu'na ait bir tabakayı ortaya çıkardığını anlattı.
Karahüyük’teki yerleşimin Hellenistik ve Roma döneminde küçüldüğünü ifade eden Uysal, “Daha önce burada birkaç araştırma yapılmış. 1907 yılında bir Alman arkeolog burada çalışma yapmış. Esas olan ise 1947 yılında merhum Tahsin Özgüç ve eşi Nimet Özgüç bir yıl çalışma yapıyorlar. Yaklaşık 20 metrelik bir alanda 5 metre kadar derine iniyorlar. Burayla ilgili bir kitapları var. Onlar, Geçitit kültürü ve demir devrine ait tabakalarda çalışmışlar. Daha çok bir de Geçitit kültüründen daha eski olan Hitit İmparatorluğu’na ait bir tabakayı açığa çıkarmışlar. Ama bizim bildiğimiz, daha başka araştırmalara göre burası Asur ticaret kolonileri çağında başlıyor. Milattan önce 2 bin ile 1750 yılları arasında. Ondan sonra Hitit devleti kurulduğu zaman yerleşim devam ediyor. Hitit devletinin yıkıldığı M.Ö. 1200 tarihine kadar Hitit şehirlerinden birisi olarak kalıyor. Hititler yıkıldıktan sonra Geçitit beylikler çağı dediğimiz bir zaman dilimi daha var. M.Ö. 1200’lerde başlayıp M.Ö. 700’lü yıllara kadar inen bir devir. Bu zamanda da burası yerleşime sahne olmuş. Sona çok zayıf olarak Hellenistik ve Roma döneminde de küçülerek günümüze kadar gelmiş” bilgilerini aktardı.
Uysal, açıklamasının devamında Karahüyük’teki yapılaşmanın ve kaçak kazıların yol açtığı tahribatın altını çizdi. Höyük alanının 3’te 2’sinin evler tarafından kaplandığına işaret eden Uysal, 18 metre yükseklikteki höyükteki tabakalardan Geçitit dönemine ait katmanın büyük zarar gördüğünü söyledi.
Çalışmanın uzun bir zaman dilimini kapsadığını da anımsatan Uysal, “Biz bunları yavaş yavaş zaman içerisinde açığa çıkaracağız. Karahüyük, çok büyük bir höyük. Ama gördüğümüz gibi neredeyse 3/2’si evler tarafından kaplanmış vaziyette. Çok ağır bir tahribat var. El değmedik bir yeri yok. 17-18 metre yüksekliği var. Bu yükseklik de pasta gibi kat kat tabaka halinde. Bir yerleşim yıkılmış üstüne kurulmuş. 1947 yılında yapılan kazılar neticesinde çok güzel eserler ortaya çıkmış. Çeşitli müzelerde sergileniyor bu eserler. Kaçak kazılar da burada ciddi tahribata yol açmış. Kaçak kazılar sonucu çıkarılan ve müsadere sonucunda müzelere kazandırılmış epeyce bir eser var” ifadeleri ile açıklamasını tamamladı.