Paksoy, konuşmasına başlamadan önce Afşin-Elbistan kömür havzasında meydana gelen göçük sonucu hayatını kaybeden vatandaşların ailelerine başsağlığı diledi. Göçük altında kalan vatandaşların bir an önce çıkartılabilmesi için hükümetten gerekli çalışmaların yerine getirilmesini talep etti. Paksoy konuşmasında şu sözlere yer verdi: “ Hazırladığımız bu tasarı ile enerji alanında faaliyet gösteren kitlerin borç ve alacaklarının mahsuplaşması düzenleniyor. Bizce buna ihtiyaç duyulmasının en önemli sebebi tamamen popülist ve siyasi sömürü amacıyla elektrik fiyatlarına gerekli zammın yapılmamasıdır. Bundan dolayı kapsamdaki kuruluşlar, zincirleme olarak birbirlerine olan borçlarını ödeyememiştir. Aslında bu bedeli neticede yine millet ödemektedir. Bu mahsuplaşma aslında dolaylı bir zamdır. Nihayetinde mahsuplaşma yoluyla TEDAŞ’ın maliyeti, tasarı kapsamındaki diğer kuruluşlara yüklenmiş olmaktadır. Tasarı kapsamındaki uygulamalara konu alacak borçlar için yargı mercilerince verilen kararlar üzerine ayrıca işlem yapılamayacağının öngörülmesi, yasamayı kullanarak yürütmenin yargı kararlarını etkisiz kılmaya yönelik bir girişimidir. Bu tutum kuvvetler aykırılığı ilkesini zedeleyen, bundan sonrası için de benzer uygulamaların genelleşmesine vesile olabilecek tehlikeli bir yaklaşımdır.”Hükümet Israrlarımıza Rağmen Gerçek Sorunlarımıza Eğilmiyor!
Paksoy sözlerini şöyle sürdürdü: “Israrla dile getirmemize rağmen, hükümeti ülkenin ve vatandaşın gerçek sorunlarına eğilme noktasında başarılı olamadık. Biz balık bilmezse halik bilir anlayışıyla bu sorunları dile getirmeye devam edeceğiz. Takdir aziz milletimizindir. Bu meyanda, seçim bölgem Kahramanmaraş İli Afşin Elbistan Kömür havzasında meydana gelen göçükle ilgili Yüce Meclisi bilgilendirmek istiyorum. Ülkemizin toplam linyit rezervinin 10 milyar ton olduğu tahmin edilmektedir. Bu rezervin yaklaşık yarısı (%46’sına tekabül eden 4,4 milyar ton) Afşin-Elbistan Havzası’nda yer almaktadır. Bu miktar, toplam 9.450 MW gücünde termik santrallere karşılık gelmektedir. Afşin-Elbistan Termik Santralinin halen 1.355 MW gücündeki A Ünitesi ile 1.440 MW gücündeki B Ünitesi faal halde bulunmaktadır. C, D, E, F ünitelerinin ise ilerleyen dönemlerde işletmeye açılması planlanmaktadır. Elbistan linyit rezervleri kalori olarak, 486 milyar metre küp doğal gaza karşılık gelmektedir. Yine doğal gaz ile mukayese edildiğinde, elektrik enerjisi; linyitin yakıt olarak maliyeti doğal gazın dörtte biri oranındadır. Elbistan havzasının doğru bir planlama yapılarak değerlendirilmesiyle, ülkemiz toplam 60 milyar dolar tasarruf sağlayacaktır. Linyitle çalışan santrallerde çalışan sayısı, doğal gaz santrallerinde çalışanların 10 katıdır. Halen A ve B santrallerinde 1400 civarında personel (işçi ve memur) çalışmakta olup, madencilik sektörünün çarpan etkisi de eklenirse toplam istihdam açısından konunun önemi daha açık olarak anlaşılmaktadır. Madencilik sektörü, doğası gereği özellik arz eden, bilgi, deneyim, uzmanlık ve sürekli denetimi gerektiren dünyanın en zor ve riskli iş koludur. Madencilik faaliyetleri sırasında yaşanan iş kazalarında, pek çok çalışan yaşamını kaybetmekte ya da sakat kalmaktadır. Bu bağlamda ülkemizde son yıllardaki kaza istatistikleri incelendiğinde, özellikle madencilik sektöründe iş kazalarının belirgin bir şekilde artarak devam ettiği görülmektedir. Bu kazalar incelendiğinde; teknik, sosyal, ekonomik, eğitim, planlama, denetim sorunları vb. pek çok nedeni olduğu görülmektedir. Özellikle 80'li yılların başından itibaren yapılan özelleştirme, taşeronlaşma, rodövans gibi yanlış uygulamalar; kamu madenciliğini küçültmüş, kamu kurum ve kuruluşlarında uzun yıllar sonucu elde edilmiş olan madencilik bilgi ve deneyim birikimi yok olmuştur. Yoğun biriki tecrübeye sahip olan kurum ve kuruluşlar yerine üretimin, teknik ve alt yapı olarak yetersiz, deneyim ve uzmanlaşmanın olmadığı kişi ve şirketlere bırakılması, buna ek olarak denetimin de yeterli ve etkin bir biçimde yapılamaması iş kazalarının artmasına neden olmaktadır. Maden sahaları işletmeye açılmadan önce kömür ocaklarını ve santralin çalışmalarını koordine edecek idari ve teknik yapı havzanın büyüklüğüne uygun olmalı, deneyimli mühendis ve teknik elaman ihtiyacı kesinlikle karşılanmalıdır. Hazırlanan projeye göre çalışmalara başlanmalıydı. Afşin-Elbistan özelinde ise; biraz önce belirttiğim hususlara tam olarak riayet edilmediğini görmekteyiz. Söz konusu santral kömür rezervinin üzerine kurulmuş, önemli miktarda kömür rezervinin üretilebilme imkânı engellenmiştir. Özel şirket zaman ve para gerekçesiyle projeye uymadan yanlış yerden üretime başlamıştır. Sahayı işletmekte olan şirkete belirli bir süre (Şubat 2011’e kadar) yapılan kömür teslimatları karşılığının %50 oranında zamlı verilmesinin (bonus uygulaması) şartnamede yer alması söz konusu şirketi bilinçsizce ve teknolojiden uzak maden işletmeciliği yapmaya teşvik etmiş bu sebepten anılan şirket gerekli yatırımların yapılmasından imtina etmiştir. Hızlı ve yüksek kazanç sağlanabilmesi için üretim zorlamaları kazalara davetiye çıkarmıştır.”
Paksoy: Biraz İnsaf ve Merhamet Edin!
Afşin-Elbistan Kömür Havzasında oluşan ihmallerin altını çizen Paksoy: “Şev stabilitesi hesaplarında gereken hassasiyetin gösterilmediği, işletmeye girmeden önce bölgede mevcut olan yer altı suyu drenajının yeterli yapılmadığı, drenajın önlenmesi babında Hurman Nehri projede olduğu halde su sızmasını engellemek için yapılması gereken beton kanala alınmadığı, buradaki maksadın maliyetten kaçmak olduğu değerlendirilmektedir. Ayrıca kuşatma kanalı ve kolektörler yapılmamıştır. Böyle büyük bir göçüğün günler öncesinden belirtilerinin olduğu ve gerekli önlemlerin de bu aşamadan itibaren alınması gerektiği halde alınmadığı düşünülmektedir. Bir kısım uzmanlarca yüzeyde oluşan çatlakların hafriyatla doldurularak kapatılmış olabileceği iddia edilmektedir. Bu iddia doğruysa faciaya davetiye çıkartılmıştır. Kazanın yaşandığı Çöllolar sahasında kuyuların derinliğinin yeterli ve standartlara uygun olmadığı da başka bir iddiadır. Bu iddia doğruysa yer altındaki suyun bitirilemediği, kalan suyun göçüğe zemin hazırladığı iddialar arasındadır. Neticede buradaki toprak kaymasının iki sebepten kaynaklandığı uzmanlarca değerlendirilmektedir. Bunlardan birinci sebep suyun gerektiği ölçekte deşarj edilmemesi, ikincisinin de şev hesaplarının doğru yapılmamasıdır. Bir ilave durum da bonuslu ihale olarak tabir edilen işi ne kadar erken bitirirsen (veya belirli sürede ne kadar çok teslimat yaparsan) o kadar para alırsın mantığıyla düzenlenen sözleşmedir. Bu sözleşme de firmayı karpuzun göbeğini çekmeye itmiştir. Bu şekilde özensizlik sonucu yaşanan bu elim kazayla ilgili olarak Devlet Denetleme Kurulunun harekete geçmesi gerekmektedir. Kurtarma çalışmalarının çok uzun süreceği hatta 1 yılı bile aşabileceği iddia edilmektedir. Dünyada tek maden işleten ülke biz olmadığımıza göre, bunu hesabına kitabına uygun bir şekilde adam gibi yapan ülkeleri örnek almamız gerekmektedir. Göçükten dolayı santralde üretimin tekrar ne zaman başlayacağı da bilinmemektedir. Bu konuda hükümetin şu ana kadar bir öngörüsü kamuoyuna ulaşmış değildir. Hükümet bir iki ziyaret ile bundan öncekilerde olduğu gibi asıl sorunu geçiştirecek insanlarımız ve bölge kaderiyle baş başa kalacaktır. Bu elim ve vahim bir durumdur. Türkiye’nin yarısına yakın linyit rezervi olan bölgeyi iki işletme müdürlüğü ile idare etmeye çalışıyorsunuz. Biz buraya bir genel müdürlük kurulmasını talep ettik, yine bölge için acilen master planının yapılmasını çalışanların açısından, bölge insanına pozitif ayrımcılık tanınmasını, istimlâklerin parça parça değil de bir bütün olarak yapılması kömür sahasında olan sinekli, karagöz ve kuşkayası köylerinin acilen başka bir yerele nakledilmesi maalesef hükümetçe göz ardı edilmiştir. Yine A ünitesinin ERG firmasına devri konusu bir sonuca ulaştırılamamış, A ünitesine baca gazı arıtma cihazı takılmaması sebebiyle çevre kirliliği devam etmekte ve insan sağlığını büyük ölçüde tehdide devam etmektedir. Yarın A ünitesi de bu şekildeki yönetimle üretim yapamaz hale gelecektir. Bölge halkı mutsuzdur, kendilerini sahipsiz hissetmektedir. Seçim meydanlarında çocuk parası, kömür yardımı nutuklarını bırakın. Bu santralin üretim dışı kalması dolayısıyla ülkenin kaybedeceği mali yükü düşünün. Toprak altındaki vatandaşlarımızı düşünün…” diyerek sözlerini tamamladı.
Sevde ÇAYKARA