Kahramanmaraş İl Milli Eğitim Müdürlüğünün “Zirvedekiler Buluşuyor” konulu eğitim yöneticilerine yönelik seminerler dizisinin beşincisi eğitimci-ilahiyatçı Rüstem Çetinkaya tarafından anlatılan “Aile içi iletişim” ile devam etti.
Kahramanmaraş’ta İl Millî Eğitim Müdürlüğü eğitim müfettişleri başkan ve yardımcıları, müdür yardımcıları ve şube müdürleri, ilçe milli eğitim müdürleri ve şube müdürleri ile eğitim kurum müdürlerinin katıldığı, “Zirvedekiler Buluşuyor” eğitim semineri 5. haftasında
“Acaba evlilik nedir ? Bir ev tutmak, gerekli olan eşyaları almak, sonra nikah kıymakla işimiz tamamlanıyor mu ? Diyerek seminerine başlayan Rüstem Çetinkaya konuşmasına şöyle devam etti;
“İşte insanlar neden evlenmeli sorusuna benim bulabildiğim cevap, ‘aile kurmak için’ olacak. İnsanın gerçekten ihtiyacı olan, evliliği cennete çeviren, hayatı daha yaşanılır kılan bu aileyi inşa edebilmektir .
Aile kurmak iki insanın birlikte yaşaması, ya da birlikte bulunması demek değildir. Bu evliliktir.
Aile kurmak yeni bir ilişki biçimi inşâ etmektir. Birlikte yaşamak ise bir sanattır.
Bugün sıkıntı hissedilen evliliklerde evler; caddeler, istasyonlar, iş yerleri kadar soğuklaşmıştır. Çünkü ilişkiler birbirlerinin sadece fiziksel olarak yanında olma halinde yaşanabilmektedir. Aile kuramamış evliliklerde evler, kişilerin yana yana ama ayrı ayrı yaşadıkları çok amaçlı bir eğlence merkezi haline dönüşmüştür.
Aile duygusunun üst düzey bir hâli; Her ikisinin birlikte bir gaye,amaç ve ideal ile mutluluğu kucaklamalarıdır.
İlişkinin temel dinamiği, birbirine fedakârlık, feragat düzeyine ulaşmış iki ayrı dünya, kendi bireyselliğini yitirmeden birbirinin içine geçmiştir.
Bir evlilikte işler çok iyi gitmiyorsa şu soru işe yarayabilir: Sadece evlendik ve orada mı kaldık? Biz evlendik ama bir aile inşa edebildik mi?
Bir millet ve toplumun mükemmeliyeti aileden,eşlerin el ele verip kurdukları yuvadan başlamalı ki;kalıcı olsun.
Yuvada başarı umum hayatta başarının ilk merhalesidir….ve bu merhalede sağlıklı bir izdivaca bağlıdır. Aile olmak yaradılışa uygun bir yaşam şeklidir.
İnsanın ihtiyacını en fazla tatmin eden, kalbine karşı bir kalbin bulunmasıdır ki;
her iki taraf, sevgilerini, aşklarını, şevklerini birbirleriyle paylaşsınlar. Birbirlerine; lezzetlerde ortak, gam ve kederli şeylerde de yardımcı olsunlar.. “ dedi.
Çetinkaya evliliği zehir eden konuları da şöyle sıraladı.
Gerçek kişiliğimizi başta gösterememekten, önce olduğu gibi kabul edip, sonra kendimize benzetmeye çalışmaktan, karşılıklı diyalog ve anlayış eksikliğinden,
eşlerin kendi anne-babalarının etkileri altında kalmalarından, aşırı derecede kıskançlık göstermekten, birbirlerine yeterince zaman ayıramamaktan, vizyon birliğinin olmamasından,
Dışarıda yaşadığımız problemleri eve yansıtmamızdan, eşlerin birbirinden çok şey beklemelerinden, hatayı karşı tarafta aramak ve hatalıysa özür dilememekten, iletişimsizlikten, bu konudaki eğitim eksikliğimizden, eşlerin birbirlerine kızgınlıklarını anlattıkları gibi, sevgilerini anlatamamalarından.
Çetinkaya evlilikte mutluğu yakalamanın yolları konusunda da şunları söyledi:
Yılda en az bir kez ailenizle tatile çıkabilirsiniz,eve gelince gününüzü anlatabilir,onun günün nasıl geçtiğini sorabilirsiniz.(20 dakika bütün dikkatinizi vererek, onun gözlerinin içine sevgiyle bakarak konuşabilirsiniz.. TV – gazete yok.)
Nitelikli Sohbet: deneyimlerinizi, düşüncelerinizi, duygularınızı ve arzularınızı dostça ve rahatsız edilemeyeceğiniz bir ortamda paylaşabilirsiniz. (dinlemek)
Yalnız ikiniz bir yürüyüşe çıkabilirsiniz, yemeğe gidip birbirinize bakarak konuşabilirsiniz.
Önemli günleri kesinlikle ihmal etmeyelim, eve gelirken arada bir çiçekle gelebilirsiniz, sıkıntılı zamanlarda mutlaka yanında olalım.
Kriz zamanlarında (hastalık doğum vs.) fiziksel varlığınız ona verebileceğiniz en değerli armağandır. Ev işlerinde yardımcı olalım, empatik davranalım, olumlu davranışları taktir edelim.
Rüstem Çetinkaya ,büyük bir ilgi ile dinlenen “Aile içi iletişim” seminerini anne-çocuk ve baba-çocuk ilişkilerine yer vererek tamamladı.MEM-Basın.