Müslüm Gürses'in film gibi hayatı, yapımcıların ve yönetmenlerin hep ilgisini çeken bir konu oldu. Yoksulluk içinde geçen çocukluk ve gençlik günlerinin ardından bütün Türkiye'nin tanıdığı, sevdiği bir sanatçı olmayı başaran Gürses'in hayatının çok iyi bir filme dönüşeceğini düşünen sinemacılar sık sık Gürses'in kapısın çaldılar.
Sanatçı, biyografisini film haline getirmek isteyen yapımcılara her defasında 'Hayır' dedi. Habertürk gazetesinin haberine göre; Müslüm Gürses, en sonunda 2007'de Sırrı Süreyya Önder'in film teklifine 'Evet' dedi.
Önder, "Müslüm Gürses, bu ülkenin tüm katmanlarının üzerinde birleştiği nadir insanlardan biri. Tüm problemlerin üstesinden gelmeyi başarmış biri. Yoksulluğu, yükselmesi ve Muhterem Nur ile olan aşkı çok ilgimi çekti" diyerek senaryonun yazımına başlarken Müslüm Gürses'i kendisine çok benzeyen Serkan Genç'in, Muhterem Nur'u ise Begüm Birgören'in canlandırmalarına karar verildi. Hatta öyle ki Sırrı Süreyya Önder, Genç'ten 2008'de başlanacak olan çekimlere kadar başka bir projede görünmemesini istedi.
AİLE DRAMI FİLMİ İPTAL ETTİRDİ
Ancak çekimlerin başlamasına birkaç ay kala Müslüm Gürses, babası Mehmet Akbaş'ın annesi Emine Akbaş'ı 1977'de öldürmesinin de filmde yer alacağı yönünde haberler çıkmasına kızarak finalde kendisinin de görüneceği filmi iptal etti.
Aile içinde yaşanan bu büyük dramın beyazperdeye yansımamasını isteyen Gürses, Muhterem Nur'a sık sık "Bana bir şey olursa hayatımın filme çekilmesine izin verme" dedi.
Müslüm Gürses, geçtiğimiz yaz kendisine gelen yeni teklifler üzerine Nur'a filminin çekilmemesini vasiyet etti. Müslüm Gürses, 30 yıl boyunca görmediği, konuşmadığı babası Mehmet Akbaş'ın 2010'de vefat etmesi üzerine Almanya'daki turnesini yarıda bırakarak Urfa'ya gidip defin işlemleriyle ilgilendi. Gürses, her ne kadar konuşmasa da babasına her ay düzenli olarak para gönderiyordu.