Her yıl kutlanan 12-18 Mayıs Hemşireler Haftası sebebiyle bir yazılı açıklamada bulunan Kahramanmaraş Sağlık-Hak-Sen İl Başkanı Olcay Kapukaya, sorunları ve sorumluluklarıyla Türk toplumunda hemşirelik mesleğinin kutsallığını dile getirerek, Hemşirelerin hastane ortamında sessizlik gerektiğini anımsatan klasik, kepli fotoğraf görüntüleri dışında neyi hatırlattığını belirtti, görevleri nelerini sorguladı, nasıl yetiştiklerini anlattı, hangi şartlarda hizmet verdiklerinin altını çizdi, hangi riskleri aldıklarına ilişkin düşüncelerini paylaşarak, sordu, “Hiç bunları düşündünüz mü?”
Kapukaya yaptığı yazılı basın açıklamasında; “Ülkemizde her yıl 12-18 Mayıs tarihleri arasında ‘’Hemşireler Haftası’’ kutlamaları tertiplenmektedir. Bu etkinliklerin amacı, ülkemiz sağlık politikaları çerçevesinde her yıl hemşireliğin görev ve sorumluluklarını yeniden gündeme getirerek tartışmak, bilimsel gelişmeleri sergilemek ve bu alanda yeniden şuurlaşarak ülke sağlığına katkıda bulunacak verileri toplamaktır. İnsanın insana yardım etmesiyle başlayan daha sonra eğitimi gerektirir bir meslek haline dönüşen hemşirelik mesleği; bireyin, ailenin, toplumun sağlığını korumak daha iyiye götürmek ve sağlığı bozulmuş kişiyi hastane ve aile çevresi el birliğiyle iyileştirmeye yönelik bir sağlık disiplinidir ki, bu da hemşirelik hizmetlerinin planlanmasını, örgütlenmesini, değerlendirilmesini ve bu hizmeti gerçekleştiren eğitimi içerir. Daha önceleri sağlık okullarında eğitimi verilen tercih edilmez bir meslek iken şimdi üniversitelerimizin tercih edilir bölümleri arasındadır. Hemşire çoğunlukla uygulama eksiklikleri ile hastanelerde, sağlık ocaklarında, dispanserlerde, toplum sağlığı merkezlerinde işe başlar ve karşısına hemşirelik işlemleri ile ilgisi olmayan bir dolu bürokratik işlemler çıkar. Yığınla kağıt doldurur, hastayı değil hasta yatış kağıtlarını karşılar, dosyalar, evraklar, kağıtlar arasında boğulur gider. Bunlar ve tedavi olayı tüm zamanını doldurur. Bakıma sıra gelmez ve giderek hemşirenin bu hasta bakımı denilen bu en güzel görevi unutulur gider. Her sağlık kuruluşunda hemşirenin önce bürokratik işlemlerden kurtarılıp ki bunlar apayrı bir departmana yaptırılabilir.(yeni oluşlar başlamıştır.) Sağlık hizmetlerinin istenilen düzeye getirilmesi için ivedilikle alınması gereken ilk önlem olduğu kanısındayım” dedi.
SAĞLIK HİZMETLERİ DİKKAT VE BECERİ İSTER!
Hemşirelik mesleğinin diğer meslek gruplarından bir farkı olduğunu ileri süren Kapukaya, açıklamasının bir başka yerinde ise; “İlk olarak; hemen hepimiz kadınız ve çoğumuz anneyiz. Çalışma saatleri sabah başlayıp akşam bitmez. Geceleri, hafta sonları ve bayram günleri nöbet tutarız. Bizlerin çocukları her iki bayramdan birini mutlaka bizsiz giyinirler ve ilk ziyaretlerini hastaneye yaparlar. Diğer çalışan annelerin çocuklarından daha çok annesizdirler. Türkiye genelinde çocuklarımızın bakımı için güvenli yerler açılmasını bekliyoruz. İkinci olarak, hemşirelerin sosyal ve ekonomik sorunlarının elden geldiğince azaltılmasıdır. Mevcut ücret politikasının devam etmesi halinde 10 yıl sonra ülkemizdeki kamu hizmetlerini yürüten personelin yaş ortalaması ciddi biçimde yükselecektir. Hemşire ninelerin, çalışan dedelerin olması kaçınılmazdır…. Bu durumun önlenmesi için ücret politikasının değiştirilerek, sağlık çalışanlarına yapılan tüm ödemelerin emekli aylığı hesaplanmasında dikkate alınması gerekmektedir. Alınmadığı takdirde sağlık çalışanları sayısı artarken emekli sayısı azalacaktır. Ve çalışanların yaş ortalaması da artacaktır. Ninelerden hemşire ve dedelerden memur olmasındaki ifadem bundan dolayıdır. Oysa sağlık hizmetleri dikkat, beceri ve tam kendini verme olayı ile gerçekleştirilir. İnsana, makinaya yapılan yanlış yapılamaz. Yapılırsa dönüşü yoktur, onarılamaz. Diğer bir sorunda; aynı kurumda ve aynı odada aynı işi yapan meslektaşlarımın arasındaki statü farklılığından kaynaklanan ücretlerdir. Bu husus çalışma barışını tehdit etmekte, verimliliği düşürmektedir. Bu nedenle ‘’eşit değerde işe eşit ücret’’prensibi hayata geçirilmeli ve statü farklılığına son verilmelidir” diye konuştu.
Kapukaya son olarak, sözlerini şu cümlelerle tamamladı; “Hemşirelik, temelinde sevgiye en çok gereksinimi olan meslektir. Varılması gereken noktaya varabilen hemşire, bakımı sevgiyle veren hemşiredir. Ancak normalde herkesin yaşamında birkaç kez yaşadığı acıları bizim hergün paylaştığımız, her gün o büyük acılardan küçük bir parçayı yüklendiğimiz ve bunları biriktirdiğimiz, sonunda çabuk yıprandığımız bilinir mi acaba? Hemşirenin nasıl olması gerektiği, nasıl davranması gerektiği hep tartışılır, ya hemşireye nasıl davranılacağı düşünülür mü hiç? Biz Türk hemşireleri, kendi çabamızın dışında tüm toplumu ilgilendiren mesleğimizin istenen düzeye gelmesi için sizlerinde desteğini istiyoruz. Hemşirelik eğitiminin standartlaşması, bilimsel çalışma olanağının önünün açılması mesleğimizin gelişmesi açısından oldukça önemli bir dönüm noktasını oluşturmaktadır. Yasanın değiştirilmesi, mesleğin statüsünü geliştirecek, toplumun sağlık düzeyinin yükselmesine katkıda bulunacak, hemşireliği bağımsız bir meslek haline getirecektir. Çeşitli sağlık kuruluşlarında çalışan, insanlığa en gerçek manada hizmet yolunu tutmuş biz hemşirelerin bir araya gelerek, fikir birliği yaparak, mesleki gücümüzün daha da artacağına inanarak; bu birlik beraberlik ve dayanışmanın gelecekte de devamını diler, tüm meslektaşlarımın Hemşirelik Haftasını kutlarım. Tüm meslektaşlarıma meslekteki Ulusal ve Uluslar arası yenilikleri izlemek, meslektaşları ile ilişki kurmak yönünde yarar sağlayacağına inandığım tüm Hemşireler Derneğine ve yararına inandıkları SENDİKALARA üye olmalarını dilerim.”