Eğitim Haksen Genel Başkanı Hanifi Gökçek, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın “Öğretmenlerle ilgili bir teklif var. Bu camia benim en çok saygı duyduğum kesimdir. Onlara ek ödenek olarak resen 100 lira daha verelim. Bir öğretmenin en düşük olanı 1624 lira alıyor. Ne karşılığı alıyor? Haftada 15 saat karşılığı alıyor. Peki, düz bir memur ne kadar çalışıyor? 40 saat. 40 saat için bu rakamın altında alanlar da var. Öğretmen ek ders verirse, bunun üstünde alıyor. Bir de tatili var. Yılda iki ay. Düz memurun tatili ise 20 gün. Şimdi soruyorum; bu haksızlık değil mi? Bundan sonraki süreç hakem heyetine gidiyor. Nihai kararı verecek.” içerikli açıklamasını eleştirerek “Zaman zaman Milli Eğitim Bakanının öğretmenleri rencide edici açıklamalarına maalesef başbakanın talihsiz ve haksız açıklaması camiamızı derinden üzmüştür.” dedi.
Gökçek açıklamasında, “61.Hükümetin kurulmasından sonra Milli Eğitim Bakanlığına atanan sayın Ömer Dinçer’in talihsiz açıklamasından sonra Başbakan’ın da bu açıklaması aslında mevcut hükümetin eğitim ve eğitimcilere olan bakış açısını özetlemektedir. Maalesef son zamanlarda Öğretmenlerin çalışma saatleri, ek ders ücretleri, maaşları, yaz tatilleri konusunda yanlış bilgilendirme yapılmakta ve eğitimciler sürekli rencide edilmektedir. Öğretmenlerin yıllık zorunlu çalışma saati Türkiye’de 1808 saat iken, Türkiye’nin de üyesi olduğu OECD ortalaması 1663 saattir. Basit matematik işlemiyle de görüleceği üzere Türkiye’de öğretmenler, OECD ortalamasından her yıl 145 saat daha fazla çalışmakta, söz konusu fazla çalışmaya karşılık, diğer ülkelerdeki meslektaşlarına göre daha düşük ücret almaktadır. Türkiye’de öğretmenler sadece derslere girmemekte, bunun yanı sıra, hafta sonlarında ve ders dışı saatlerde yapılan toplantılara katılmak, yıllık plan yapmak, günlük plan yapmak, ogye çalışmasına katılmak, toplam kalite çalışmalarında bulunmak, nöbet tutmak, tören, kutlama vb. programlara katılmak, sosyal kulüp çalışmaları ve toplantıları yapmak, rehberlik çalışmaları, anketler yapmak ve raporlar tutmak, veli görüşmeleri yapmak, bakanlığın internet üzerinde yapılması gereken işlerini plan dahilinde yapmak, eve iş götürmek, okulun ihtiyaçları için para toplamak gibi(liste daha da uzatılabilir) ders dışı zamanlarda da yoğun mesai harcamaktadırlar.
Tüm bu unsurları göz önüne alarak baktığımızda, Türkiye’de öğretmenlerin iş yükünün son derece ağır, harcadıkları emeğin karşısında aldıkları ücretin ise diğer OECD ülkelerine göre oldukça az olduğu görülecektir.
Unutulmamalıdır ki, toplumların uygarlık düzeyi, öğretmene verilen değerle ölçülür. Geleceğin güvencesi eğitim, eğitim ise öğretmene dayalıdır.
Yaptığınız açıklamalar ile öğretmenlerin yürekten iş yapması mümkün değildir. Yapmanız gereken moral vermek iken, tam tersi mevcut öğretmenleri olumsuz düşüncelere sevk ediyorsunuz.
Toplumun önderi öğretmenlerin çalışma koşullarını iyileştirin, ücretlerinde iyileştirmeler yapın. Fedakârca çalışan öğretmenlerden özür dileyin.”