Yapı Kredi Loca'da gerçekleştirilen etkinlikte "Benim Adım Kırmızı Üzerine Yazılar"ı yayına hazırlayan Erkan Irmak ve roman üzerine iki makale yazmış olan Feride Çiçekoğlu da konuşma yaptı.
"Benim Adım Kırmızı"yı yazma sürecine değinen ve romanı bugün nasıl gördüğüne ilişkin değerlenmede bulunan Pamuk, konuşması esnasında Nizami'nin yazdığı Hüsrev ile Şirin eserine ilişkin bir minyatürü ve çeşitli görselleri ekrana yansıttı.
"Buraya gelenleri kitabın içine çekmek için bu minyatürün burada göstermek istedim." diyen Pamuk, hikayeye göre Şirin'in Hüsrev'in resmine bakarak ona aşık olduğunu ifade etti.
Minyatürdeki sahnenin resmediliş şekline ve Hüsrev ile Şirin hikayesine dair bilgi veren Pamuk, şunları kaydetti:
"Bu resim bana önemli geliyor. Resme bakarak hikaye anlatmak, bir resmin bir hikayenin başlangıcı olması önemli. Benimkinde bir romanın başlangıcıdır ama daha devam ediyoruz. Burada resmini gördüğünüz hikaye nedir? Bir kadın Şirin, bir erkeğin resmini görüyor. O kadar güzel ve yakışıklı ki ona aşık oluyor. Sonra gerçek adamla karşılaşınca da aşk başlıyor."
Hikayeye göre Şirin'in resmini gördüğü Hüsrev ile karşılaştığında onu tanıdığını anımsatan Pamuk, "İlginç olan bu bir minyatür ve 16. 17. hatta 19. yüzyıla kadar İslam minyatüründe bir kişinin portresi yapılmamış. İslam kültüründe ve sanatında vesikalık fotoğraf gibi onu tanıtacak bir resim yoktur. İran'da biraz vardır ama İslam resim sanatı, portre ile ilgilenmemiş, ilgilense de başarılı olmamıştır." şeklinde konuştu.
Romanının bir diğer çıkış noktasının da bu şekilde olduğunu vurgulayan Pamuk, "Bir Türk diplomatı batıya gider orada rönesans sonrasında ressamların pasaport resmi, vesikalık resim, yani başka hiç kimseyle karıştırılmayacak şekilde bizim biricikliğimizi tespit eden resimler yapmaya başladıklarını görür. Bunu görmüş olan adam heyecanla Türkiye'deki ressamlara anlatmak ister. Hepimiz biliriz bu duyguyu, Batı'da bir şeyler keşfedilmiştir, biz de burada olsun diye heyecanlanırız." değerlendirmesini yaptı.
Yayınlanmasının üzerinden 21 yıl geçen kitabının entelektüel çıkış noktasına ve harekete geçiren olaylara vurgu yapan Pamuk, minyatürde anlatılan hikayeye ve kendi romanında bu hikayeden yola çıkarak anlattıklarına değindi.
Romanı klasik hikayelerden esinlenerek yazmaya başladığını ifade eden Pamuk, "Ama klasik hikayelerde Şirin üçüncü kere Hüsrev'in resmini görünce aşık olur. Ben bu masalı kullanmak istemiyorum, eski hikayelerden yararlanarak çağdaş roman yazıyordum. Ben o zaman birinci seferde ilk seferde görsün ve aşık olsun istedim. Günümüze daha uygun." diye konuştu.
Romanı yazmanın 4 yıldan uzun sürdüğünü anımsatan Pamuk, "İlk yıl romanımın adı 'İlk Bakışta Aşk' idi. Bakıyor ve aşık oluyor, niye 3 kere baksın? Adam çok yakışıklı ve güzelse 3 kereye ihtiyaç yok. Halbuki ben ilk seferde aşık olunacak bir adamın hikayesini anlatmak istiyordum. Ama daha önemlisi bu küçük eski masallardan etkileniyorum ama onların o kadar başka bir çağa ait özellikleri var ki tam da etkilenemiyorum." diye konuştu.
"Herkesin kitaplarla bir tanışma hikayesi var""Benim Adım Kırmızı Üzerine Yazılar"ı yayına hazırlayan Erkan Irmak ise "Herkesin kitaplarla bir de tanışma hikayesi oluyor. Kitabın ne anlattığından bağımsız olarak, benim de var." dedi.
Irmak, hayatında en beğendiği kitaplardan biri olan Benim Adım Kırmızı'nın yazarı Pamuk ile henüz kitap ortada yokken, 1998 yılında bir kitap fuarında tanıştığını belirterek, şunları kaydetti:
"Liseye yeni geçmiş 15 yaşında bir öğrenci olarak tek başıma gidip akşama kadar gezerdim TÜYAP'ta. Yorulduğum zaman da oradaki konferans salonuna gidip arka arkaya seminerleri izlerdim. Tabii ki Orhan Pamuk'u tanıyordum ama tanımak başka karşılaşmak başka şeyler. O zaman Orhan Pamuk'un da söyleşisi olduğunu gördüm, girdim, oturdum. Çok heyecanlandım çünkü, ben de yazar olmak istiyor, hayaller kuruyordum. Sevdiğim yazarların ismiyle kendi ismimi kıyaslıyor, 'benden de yazar ismi olur mu?' diye düşünüyordum."
Yazarın henüz çıkmamış romanında parçalar okuduğu söyleşide kendisi için belirleyici bir şeyin gerçekleştiğini dile getiren Irmak, "Orada annesinin adının Şeküre olduğunu öğrendim. Benim annemin adı da Şeküre. Adı Şeküre olan çok az insan var. Bu benim için müthiş bir şey." diye konuştu.
Kitabın kendisi için çok kıymetli olduğunu ifade eden Irmak, "Eminim hepiniz için de çok kıymetli, hepinizin kendi hikayeleri var. Bütün hikayeler de çok kıymetli." değerlendirmesini yaptı.
Irmak, "Benim Adım Kırmızı Üzerine Yazılar" çalışmasının kitap üzerine yazılan yazıları bir araya getirdiğini anımsatarak, "Bunu aslında eleştirmenin gözüyle hepimizin hikayesi diye de düşünebilirsiniz. Farklı farklı metinlerle karşılaşmış yazarlar bunları nasıl yorumluyorlar? Biraz bunu anlatmaya çalıştık." ifadesini kullandı.
Kitabın 21 yılı için 21 yazıdan oluşan bir derleme hazırladıklarını anlatan Irmak, "Sürpriz son olsun diye Orhan Pamuk ile doğrudan Benim Adım Kırmızı'ya yoğunlaşmış epeyce hacimli ve bence çok keyifli bir söyleşi de yaptık. Kitabın sonunda onunla ilgili bir kısım bulabilirsiniz." dedi.
"Bana kütüphanesinden kitaplar çıkarıp vermiştir"Feride Çiçekoğlu ise kitapta yer alan iki yazısının ortaya çıkmasında Orhan Pamuk'un çok destekte bulunduğunu belirterek, şunları söyledi:
"Kitaptaki iki yazının arka planında şimdi belki çoğumuzun Balkon kitabından tanıdığı yazıhanenin baktığı balkonda uzun sohbetlerimiz olmuştur. Bana kütüphanesinden kitaplar çıkarıp vermiştir. Rönesans'ın görme biçimlerine ve Rönesans'ın bir mit olarak, kurgu olarak sonradan oraya atfediliş görme biçimlerine dair sohbetlerimiz bana söz ve imge dersi için ilham oldu."
Yazıların yayımlanmasının ardından görsel iletişim ve sinema alanlarında çalışmalarına devam ettiğini ifade eden Çiçekoğlu, "Yazıların orijinalleri 2003'te yayımlandı. Geçen sene tekrar Türkçe'de karşılaşınca yeni şeyler gibi geldi bana." diye konuştu.
Konuşmaların ardından Orhan Pamuk, romanına ve güncel çalışmalarına ilişkin katılımcıların sorularını yanıtladı.
Orhan Pamuk'un "Benim Adım Kırmızı" romanı üzerine yazılan makalelerin 21'inden oluşan bir seçki Yapı Kredi Yayınları tarafından "Benim Adım Kırmızı Üzerine Yazılar" adlı kitapta yayımlandı.
Kitabın yayımlanmasının 21. yılına özel olarak okuyucuyla buluşan eserde, romanla ilgili 21 yazının yanı sıra Orhan Pamuk ile yapılan bir söyleşiye de yer verildi.