Çerkez kültürünün tanıtılması için 85 yıl önce kurulan Kabardinka, koreografisi kadar kıyafetleriyle de dikkati çekiyor. Savaşçı gibi giyinen erkeklerin kılıçları ve ritmik hareketlerine kadınların yöresel elbiseleriyle eşlik etmesi görsel şölen sunuyor.
Yaklaşık 300 kişiden oluşan grup, bugüne kadar dört kıtada yaklaşık 50 ülkede hem Çerkez kültürünü anlatmak hem de geleneklerini sürdürmek için gayret gösteriyor.
Kabardinka Koordinatörü İgor Atabi, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 1933'te kurulan topluluğun dünyaya açılmaya devam ettiğini söyledi.
Dans ve müziğin Çerkezlerin kanında olduğunu anlatan Atabi, "Büyük olaylarımızın tamamını müzikle, dansla, şölenlerle, törenlerle ve geleneklerimizle devam ettiririz. Bizim kanımızın ve yaşayışımızın bir parçasıdır, her evde her zaman bir oyuncu olur." dedi.
"Transfer yapmıyoruz"
Bir evde oyuncunun olmamasının o evde geleneklerin sürmediği anlamına geldiğine işaret eden Atabi, bu ruhun devam etmesi için de bu profesyonel dans topluluğunun kurulduğunu belirtti.
Yabancı dansçı transferi yapmadıklarına dikkati çeken Atabi, "Bu zamana kadar 50 ülkede gösteri yaptık. Her 10 yılda bir bütün ekip yenileniyor. Sürekli ekibi gençleştiriyoruz. Başka bir ülkeden de transfer yapmıyoruz. Kabardey-Balkar Cumhuriyeti'nde bu profesyonel gruba girmek, gençler için dünyanın sayılı üniversitelerine girmekten daha büyük bir hedef ve ayrıcalıktır." ifadelerini kullandı.
Atabi, dansta önceliğin kıyafetlerde olduğunu, her oyunun koreografisinde de bir hikaye bulunduğunu aktardı.
"Gelenek ve göreneklerle toplumumuzu kontrol edebiliyoruz"
Koreografinin bazen bir ağıt, bazen de kutlama şeklinde olabileceğini dile getiren Atabi, koreografilerin geliştirilerek devam ettiğini vurguladı.
Atabi, dünyanın sayılı dans grupları arasında olduklarını belirterek şunları kaydetti:
"Bizim toplumumuz küçük görünmekle beraber dili, dilindeki lehçeleriyle dünyanın en zengin toplumlarından biridir. Bizim yazılı bir anayasamız yok. Bu gelenek ve göreneklerle toplumumuzu kontrol edebiliyoruz. Gelenek ve göreneklerimiz yaşamımızda önemli bir yer tutuyor. Çünkü biz de cezaevi olmaz, geleneklerimiz böyledir. Kafkasya'nın birçok kasabasında cezaevi yok. İnsanlar hata yaptığı zaman, bizim için anayasa olan gelenek ve göreneklerle yapılan uygulamalar hayatı düzenler."