Gazeteci ve köşe yazarı Bekir Doğan bu haftaki yazısında şu konuyu ele aldı;
Kahramanmaraş’ta özgür basın var mı?
Özgür basın demek: Birine hakaret etmek demek mi?
Özgür basın demek: insanların hasiyeti şerefi ile oynamak mı?
Özgür basın demek: birilerine şantaj yaparak para sızdırmak mı?
Özgür basın demek: ima ile yazı yazarak sonra sus payı almak mı?
Özgür basın demek : insanlara şucu bucu damgası vurmak mı?
Basın özgürlüğünden ne anlıyoruz?..
Özgür basına ne kadar destek veriyoruz?
Mesele burada: Özgür basın nasıl olmalı?
Değişen dünyamız da: Basın Yayın Kuruluşları da bir değişimin kapısına geldi. Aslında bugün basın şekli değişti. Yarın nasıl bir basın olacağını bugünden kimse kestiremiyor.
30 yıl önce 15 adet Türkiye geneli yayın yapan gazete, TRT televizyonu varken, ilimizde de 3 günlük gazete bir iki haftalık çıkan gazete vardı. Basın bu idi.
Televizyon haberi izlerin, gazeteler okunur verilen bir haber gündem olurdu..
Ya bugün: nerede ne çıktığı belli değil, gören yok duyan yok! 2 milyonu aşkın internet haber sitesi “bizim site en çok okunan! haaa” buna kargalar bile gülüyor.
Sonra: bugün sayısını bilemediğim kadar özel televizyon kuruluşları, sayısı 2 milyonu aşan internet haber sitesi.. sanal medya da üzerine tuz biber. Kim ne yazdı belli değil.
Kim gazeteci? Kim değil? bunu ayırt edecek bir kurumda kalmadı.
Basın mensupları bugün mesleklerini yapma yerine: eline geçirdiklerini haber yapma yerine facebook da sanal alemde paylaşarak iş yaptıklarını sanıyorlar.
Biri birine hakaret edeceği zaman; interneti kullanıyor..
Herkes bir birine öcü gibi bakıyor.
Küçüklerin büyüklerine saygısı kalmadı.
Basın var mı? Yok mu? Gazeteci nasıl olmalı bunu bir tarifi de yok.
Okuma oranımız her geçen gün düşüyor, böyle devam ederse, yakın da Türkiye de yeniden okuma yazma seferberliği başlatmak gerekecek.
Edebiyat bitti, kültür ve sanat bitti. Okuma bitti, sanal bir gençlik ortaya çıktı.
Halk mektebi olan gazeteler ise bugün can çekişiyor.
İnsanımız okumuyor. Okumuyor ama özgür basın var mı? Diye de soruyor.
Okumadığımız için: Balık beyinli (hafızalı) olduk. Bugün yaşadığımızı iki gün sonra unutuyoruz.
Konumuza dönelim: bugün sorulan soru: Kahramanmaraş’ta özgür basın var mı?
Bunu soranlara: Sen hangi mahalli gazeteye abonesin dediğimde ses yok!
Abone olmadığın okumadığın bir gazetenin özgür basın olup olmadığını nasıl anlayacaksın? Bunu dediğimde gözüme bakıyor. Ses yok..
Bir süre sonra kendine gelerek: Belediyeler şunu yapmıyor bunu yapmıyor niye yazmıyorsunuz? diyerek şehir de özgür basın olmadığını söylüyor?
Sen kendi gazetene sahip çıkmazsan, okumazsan, ona destek olmazsan bu şehirde nasıl özgür basın olacak?
Bir birimizi kandırmayalım: internetin de okuma oranı çok düşük! bizim meslektaşlar biri ile ilgili yazı yazdığı zaman ona telefon açıyor veya bir yakınına telefon açarak şu sitedeki yazımı oku, diyor sonra da o okuma ile mutlu oluyor.. gerçek okuyan bir elin parmakları kadar.
Oysa gazete : okunur, ekmek sarılır eve girer eski de olsa yine okunur.. internet öğle değil, şu an var olan yazı bir saniye sonra yok olabiliyor, yayından çekile biliniyor..
Kahramanmaraş’a bağımsız özgür basın sizlerin desteği ile olur..
Devlet kurumlarından ilan alan gazeteden özgür basın diye söz edemeyiz !..
Türkiye de ve Anadolu da özgür basın oluşması için önce devletin şu ihale ilanlarını kaldırması gerekiyor.. Gazeteler devlette göbek bağı ile bağlı olmamalı..!
Resmi ilanın kaldırılması ile Anadolu da özgür basın var olur ortaya çıkar.. bu bağlamda ilimizde ve Türkiye de Özgür basın yok..
Özgür basına halkın verdiği destekle ekonomik bağımsızlığını kazandığı gün şehrimizde özgür basın olur..
Yaşamak için: Gazetecilerin gözü devletten gelecek resmi ilan da .
Böyle olunca: hiçbir gazeteci gördüğü, duyduğu veya aldığı ihbarı haber yaparak yayınlayamaz! çünkü devletten ilan alıyor..
Resmi ilan biterse : idealist gazeteciler gazete çıkarır ve özgür olarak her şeyi yazar çünkü bağımsız olur..
Özgür basın var mı? Yok mu? Kararı siz verin!
Parayı veren emir de verir! baş üstüne ağam dersiniz..
İyi günler..