İstiklâl Marşı Derneği'nin beşinci sene-i devriyesi münasebetiyle daha önceden Ankara ve İstanbul'da halkın ilgisine arz edilen "Sönmez Ocağın Beş Yılı" adlı afiş sergisi 30 Haziran 2012'de Kahramanmaraş'ta açıldı. Yedi gün sürecek olan serginin açılışına iştirak eden Genel Başkan Şair İsmet Özel kısa bir konuşma da yaptı.
Türkiye'nin ilk olarak miladî 13. asırda ve son olarak İstiklâl Harbi'yle birlikte iki defa vatan haline getirildiğini hatırlatarak konuşmasına başlayan Genel Başkan İsmet Özel, Türkiye'nin üçüncü defa vatanlaştırılması imkânının bulunmadığını ifade etti. Birinci Cihan Harbi neticesinde İslâm'ın bir siyasi organizasyon ve askeri güç olarak silindiği kabul edilmiş ve görülmüşken bu vaziyete rıza göstermeyen insanların Maraş'ta bir hareket başlattıklarını söyleyen Genel Başkan İsmet Özel, bu hareketin Sakarya Meydan Muharebesi'nin bir provası olarak cereyan ettiğine işaret etti. İstiklâl Harbi'nin üç veçhesinden bahseden İsmet Özel; birincisinin Kazım Karabekir'in kumandasındaki düzenli orduyla yürütülen Kuzeydoğu sınırımızın çizildiği hareket, ikincisinin Maraş, Urfa ve Antep'te yürütülen hareket, üçüncüsünün ise Ankara ve Atina arasındaki mücadele çerçevesinde kendini gösteren hareket olduğunu izah etti.
İSTİKLÂL MARŞI İSLAM DAVASI'NIN OMURGASIDIR
İstiklâl Marşı'nın yazıldığı günlerde Türkiye'nin başına gelen belanın yeniden ve daha ağır şartlar içerisinde Türkiye'nin başına çatması dolayısıyla İstiklâl Marşı Derneği'nin kurulduğunu ifade eden Genel Başkan İsmet Özel şunları ekledi: "İstiklâl Marşı metni bizim Müslüman bir Türkiye'yi nasıl temin etmemiz ve bu teminatın nerelere götürülebileceği konusunda bir program çizdi. Böyle bir programın olması birilerini fevkalade rahatsız ettiği için İstiklâl Marşı, Sakarya Meydan Muharebesi kazanıldıktan hemen sonra rafa kaldırıldı."
"İstiklâl Marşı Derneği'nin üzerine aldığı vazife, insanların sanki daha İslâmi bir şey söyleniyormuş gibi bir illüzyona kapılmalarına mani olmaktır." diyen Genel Başkan İsmet Özel, İstiklâl Marşı'nın metin olarak dünyada İslâm Davası'nın omurgası olduğunu; görünürdeki durum ne olursa olsun ve bunun anlaşılması önünde ne gibi engeller bulunursa bulunsun, İstiklâl Marşı'nın 1982 Anayasası'nın değişmez maddeleri arasına bu sebeple girdiğini beyan etti.
TÜRKÇE OLİMPİYATLARI OLMAYAN TÜRKÇENİN OLİMPİYATLARIDIR
İstiklâl Marşı Derneği'nin her şey olup bittikten sonra ne yapılabileceği meselesini anlamaya ve devam ettirmeye çalıştığını söyleyen Genel Başkan İsmet Özel, nitekim bugün Türkiye'nin haritadan silinmesi yönündeki faaliyetin süratli bir şekilde yürütüldüğünü ve milyonlarca insanın buna bir şekilde alet olduğunu vurguladı. Türkiye'nin böyle bir akıbete uğraması ihtimaline itiraz edenlere işaret eden Genel Başkan İsmet Özel şunları söyledi: "Birçokları Türkiye'nin güçlü bir devlet olduğunu, büyük bir devlet olduğunu söylüyor, 'Görüyorsunuz şunları şunları yapıyor' diye sıralıyorlar. Ve onlar o kadar ahmak ve o kadar karakter bakımından bozuk insanlar ki 'Türkiye bunları yapıyor' dedikleri şeylerin hepsi Türkiye'nin mahvına sebep olacak şeylerdir. Mesele Türkçe Olimpiyatları denen şey olmayan Türkçenin olimpiyatlarıdır! Olmayan Türkçe! Buna benzer birçok saçmalık Türkiye'de yaşanıyor."
TÜRKİYE ENDÜLÜS'TEN BETER OLACAK
"Bir yerden başlamak gereklidir, demiyoruz. Başından beri olan şey devam etmelidir, diyoruz. Türkiye iki kere vatanlaştı, üçüncü defa vatanlaşmayacak. Bunu anlamak için dünya haritasına bakın. Sekiz yüz sene Araplar İberik yarımadasında kaldılar. Bugün normal İspanyolca lügatte iki bin sekiz yüz tane Arapça kelime var. Orada bu kadar tesirli oldular ama 1492 yılında son Endülüs parçası da yok edildi. O zamandan bu yana Müslüman bir İspanya'dan bahsetmek mümkün değil. Biz kendimizin ne olduğunu, kim olduğumuzu hatırlamayacak olursak, bunu Türkiye için fazlasıyla yapacaklar. Çünkü biz bu toprakları vatan ederken Hıristiyan toprağı olmaktan çıkardık. Hıristiyanlık yayılırken bugün yaşadığımız toprakları zemin, üs kabul etmişti. İnsanlar kendilerine ilk defa Antakya'da 'Hıristiyan' dediler. Bugün Kapadokya dedikleri yerde gördüğünüz yeraltı kiliseleri kilise değil, ilahiyat fakültesidir. Onlar oradan bütün dünyaya Hıristiyanlığı yaymak üzere faaliyet gösteriyorlardı. Meryem Ana'nın Efes'teki mezarı… Alaşehir ismindeki ilçemizin orijinal adı 'Philadelphia'… Bu toprakları Hıristiyanlar İspanya'dan daha önemli sayarak temellük edeceklerdir, eğer biz kendimizin kim olduğunu hala hatırlamayacak olursak. Bizim kim olduğumuzu İstiklâl Marşı Derneği söylüyor."
Cumhuriyet'in ilanının bir İslâm Devleti'nin doğuşu manası taşıdığını hatırlatan Genel Başkan İsmet Özel, bunun İslâm ümmeti'nin ikinci hicreti olduğunu kaydetti: "Birincisi bizi Mekke'den çıkmaya icbar edenlerin yaşattığı şeydi. Ama bizi o zaman Medine'de karşılayanlar vardı. Onun için Ensar'ı sevmek imandandır. İkinci Hicretimizde ise hem Mekke'den, hem de Medine'den çıkarıldık. Biliyorsunuz, Medine şehri adı, İslâm dolayısıyla, Medinetünebi olduğu için Yesrib'den Medine'ye değiştirildi. Bu sefer biz Mekkesiz kaldığımız kadar Medinesiz de kaldık. Eğer dinimizi biliyor ve seviyor olsaydık bu İkinci Hicret'in hakkını verirdik. Çünkü biz Mekke'den Medine'ye Mekke'yi fethetmek üzere göçtük. Hicretimizin gayesi oydu. Dolayısıyla bizim İkinci Hicretimizin dünya ölçüsünde, 'İslâm medeni hayatı nasıl olur', bunu göstermek olmalıydı. Ama bu hiçbir zaman olmadı. Bugüne kadar ne yaptıysak, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulmasına müsaade eden güçlerin rahatsız olmaması için yaptık. Ve bu yaptıklarımız bizi bugüne kadar getirdi."
TORPİLİ OLANIN MÜKÂFAT DEĞİL MÜCAZAT GÖRDÜĞÜ BİR TÜRKİYE!
İstiklâl Harbi'nde ne yaptığını unutmayan şehirlerden birinin Kahramanmaraş olduğuna dikkat çeken Genel Başkan İsmet Özel, son zamanlarda aklı başından gitmiş olsa bile yakın geçmişe kadar Kahramanmaraş'ın Türkiye'de milli hayata teminat olan şehirler arasında olduğunu hatırlattı.
Türkiye'de insanların her alanda hak ettiklerinden kasden mahrum bırakılmak suretiyle haksızlığa uğratıldıkları, bu yüzden de canlarından bezmiş halde, her şeye boş vermiş hale getirildiklerine işaret eden Genel Başkan İsmet Özel şunları ekledi: "Bizim, işlerin yerine oturduğu, torpilli olanın mükâfat değil mücazat gördüğü bir Türkiye'ye oynamamız lazım. İnsanların torpil kullandıkları öğrenildiği zaman hapı yuttukları bir Türkiye'yi düşünmemiz lazım."