Ülkenin ve ilimizin dinamiklerini ayakta tutan birçok sivil toplum kuruluşu var. Bunlardan biri de Ziraat Mühendisleri Odası.
Ve onun kurucu başkanlığı döneminden bugüne kadar, başarıları kanıtlanmış başkanı Yusuf Temizkan bu sayıdaki röportaj konuğumuz. Mesleğine saygılı, şehrimizi ve ülkemizi ilgilendiren her konuya duyarlı bir sivil toplum kuruluşu başkanı olarak, KİMLİK GAZETESİ’nin sorularını cevaplandırdı, ülke ve kent tarımını masaya yatırdı.
Kahramanmaraş, tarım kentinden sanayi kentine doğru hızla yol alırken, Ziraat Mühendisleri Odası Kahramanmaraş Şube Başkanı Yusuf Temizkan’a sormak istedik; “Kahramanmaraş tarımın neresinde, kendi kendine yetiyor mu, zenginlik açısından teraziye koysak, kaç batman çekecek!”
Temizkan, ülke ve kent tarımına kendini odaklamış, bu sebeple yüreği yettiğince tarıma dayalı bir yaşamı savunmuş, tarımın önemini anlatmış, tarımın genel ekonomik göstergelerle değerini ölçmeye çalışmış bir kanaat önderi. İşte söyledikleri;
“Türkiye çok büyük bir ülke. 77 milyon hektar yüzölçümüne sahibiz ve bu topraklarda 73 milyon insan yaşıyor. Bu ülkenin bir temel özelliği daha var; aslında dünyanın gen bankası niteliğinde. 13 bin bitki türü bu topraklarda yaşıyor. Bir karşılaştırma olabilmesi açısından söylüyorum: 35’e yakın ülkenin konumlandığı Avrupa kıtasında da ancak bu kadar bitki türü yaşamaktadır ve bunlarda 130 kadarı da endemiktir. Başka bir deyişle, başka hiçbir ülkede bu bitki türleri bulunmaz. Biz, böylesine zengin bir ülkede tarım yapıyoruz!”
Tarımın genel ekonomik göstergelerle değerini soracak olursanız; Bu konudaki yorumu çok farklı ve tatmin edici; “Ülkede istihdama yüzde 28.5 dolayında katkı koyuyor. Başka bir deyişle, her 3 kişiden birisi tarım sektöründe çalışıyor. Ulusal gelire de yüzde 11.5 oranında katkı koyuyor, yıllardır uygulanan bütün yanlış politikalara rağmen bu ülkenin doyurulmasını sağlıyor. “Peki, bu kadar insan bu sektörde yaşıyor da, ulusal gelirden ne kadar pay alıyor?” diye baktığımızda gördüğümüz şudur: Ulusal gelire yüzde 11.5 katkı koyan tarım kesimi, Gayri Safi Milli Hâsıladan ancak binde 83 dolayında pay alabilmektedir, yüzde 1’in altında pay alabilmektedir. Başka bir deyişle, aslında kendisine önemli hiçbir kaynak tahsis edilmeden, bu ülke için büyük bir zenginliği Türkiye'de tarım kesimi yaratmaktadır.” dedi.
TARIMIN SOSYOLOJİK BOYUTU
Tabi ki tarım kesiminin bir de sosyolojik boyutu var. Yalnızca ekonomik fotoğrafla bunu görmek mümkün değil. Bu ülkede 85 bin köy ve köy altı yerleşme var ve buralarda 24 milyon insan yaşıyor. Dolayısıyla, tarımda atılan her adımın, en başta bu insanların; ama bunların dışında, tarımda dolaylı olarak etkilenen bütün yurttaşlarımızın yaşamını önemli ölçüde dönüştürdüğünü bilmek zorundayız. Son yıllarda dünya küresel ısınmanın etkisi ile kuraklık tehlikesiyle karşı karşıya, dünyada meydana gelen gıda krizlerini göz önüne alındığında, ülkeler için tarım sektörünün ne kadar yaşamsal bir sektör olduğunu daha iyi ifade etmiş oluruz. Bu konuda bir örnek verebilir miydi; Cevabı ne olacaktı?
“İnsanlar yaşantısında birçok şeyden vazgeçebilir ama kimsenin açlığa tahammülü yoktur. İnsanlar var olduğu sürece beslenmek zorundadır. İnsanını düşünen ülkelerde bunu göz ardı edemezler. Gıdaya erişim tarım sektöründen geçer. Bakın en son Somali örneği, ibret alınması gereken bir konu, hepimizin yüreğini acıtıyor. Toprağa sadece dönüme 300 kg alınan bir unsur olarak bakamayız… Tabiî ki bir ülke de ve şehrimizde sanayide gelişecek turizmde ama tarımı hem sosyal açıdan hem de stratejik olması nedeniyle kesinlikle göz ardı edemeyiz, Somali örneği acı bir örnektir.” diye konuştu.
KAHRAMANMARAŞ’A DÖNECEK OLSAK
Aslında Kahramanmaraş tarımı sektörünün tam yansıması, ilimiz doğal kaynaklarıyla çok büyük tarım potansiyeline sahip. Sonra enerji üretimine geçen barajlarımız var, bitmek üzere olan… Bu konudaki düşüncesini merak ettik ve sorduk, o da cevabını verdi;
“Bakın ilimizin 169.000 ha ekonomik anlamda sulanabilir tarım arazisi mevcut ama biz cumhuriyet tarihimiz boyunca 38.000 hektarını sulamaya açabilmişiz. Yani daha %22 civarlarında tarımda ve gıdada rekabetçi olmayı istiyorsak, bu yatırımları tamamlamamız lazım. Kılavuzlu Adatepe, Ayvalı Sulaması buna bir örnek; başlayalı yıllar olmuş, hâlâ bir yol kat edememişiz, bunları tamamlamamız gerek.
Rekabetçi olabileceğimiz konuları iyi seçmeliyiz. Örneğin; acilen Organize hayvancılık bölgesi oluşturulmalı. Tarım ve gıda entegrasyonu iyi kurgulanmalı buna göre destekleme modelleri uygulanmalıdır. İyi bir planlama ile bizce tekstil sektörümüze en iyi alternatif sektör ilimizde tarım ve gıda sektörüdür. Kaliteli ve piyasanın istediği tarımsal üretim ile neden ilimiz yaş sebze üretiminde bir merkez olmasın? Kırmızı biberimiz dünya piyasasında hak ettiği yeri almasın. Bunlar uzak değil bizce yeter ki doğru yatırım ve desteklemelerle yatırımcımız doğru yönlendirilsin. Son yıllarda ilimizde tarıma bir yöneliş var büyük firmalarımız modern tarıma yatırım yapmaya başladı. Yatırımcının önünün açılması ile bu artarak devam etmelidir.”
TARIMA DAYALI GIDA ERİŞİM
“Tarım sektörü sadece ekonomik bir sektör değil, aynı zamanda sosyal ve ekolojik yansımaları olan bir sektördür.Bakın ilimizde de 1368 köy ve köy altı yerleşim yerinde 400.000 insan yaşamakta yani başka bir deyişle il nüfusumuzun %43 kırsalda çalışan nüfusumuzun %65’i tarımdan geçinmektedir” diyen Temizkan, bakın bu ciddi meseleye nasıl yaklaşıyor;
“Son yıllarda dünya küresel ısınmanın etkisi ile kuraklık tehlikesiyle karşı karşıya dünyada meydana gelen gıda krizlerini göz önüne alırsak ülkeler için tarım sektörünün ne kadar yaşamsal bir sektör olduğunu daha iyi ifade etmiş oluruz.
İnsanlar yaşantısında birçok şeyden vazgeçebilir ama kimsenin açlığa tahammülü yoktur.
İnsanlar var olduğu sürece beslenmek zorundadır. İnsanını düşünen ülkelerde bunu göz ardı edemezler. Gıdaya erişim tarım sektöründen geçer. Bakın en son Somali örneği İbret alınması gereken bir konu hepimizin yüreğini acıtıyor. Toprağa sadece dönüme 300 kg alınan bir unsur olarak bakamayız… Tabiî ki bir ülke de ve şehrimizde sanayide gelişecek turizmde ama tarımı hem sosyal açıdan hem de stratejik olması nedeniyle kesinlikle göz ardı edemeyiz Somali örneği acı bir örnektir.”
Temizkan devam ederek, bu meseleye son noktayı koyuyor; “Sanayileşmenin ve kentleşmenin tarıma etkisi en az seviyeye indirmek için 2. organize sanayiyi hayata geçirmemiz gerek aslında herkes bu konuda hem fikir en uygun bölge olan Tomsuklu bölgesinin bürokratik engelleri çözülmeli OSB kurulmalıdır. Geç kalınmış bir konudur.”
GÜCÜNÜ ÜYELERDEN ALMAK!
Her insanın, her firmanın, her kurumun bir ideali vardır ve olmalıdır. İdeali olmayanın başarıyı yakalaması söz konusu değilken, Temizkan’a şunu sorduk; “Ziraat Mühendisleri Odası Kahramanmaraş Şube Başkanlığının kurucu başkanısınız, ileriki dönem için hedefiniz nedir?”
Temizkan, her zamanki nezaketi ve donanımı ile cevap verirken zorlanmadı, çünkü dersine iyi çalışmış talebe gibiydi: Cevap mükemmel; “Ziraat Mühendisleri odası Kahramanmaraş Şubesinin kurucu başkanı ve bu odanın mensubu olmak benim için gerçekten çok büyük bir onur… Bu şerefe layık olarak ülkemizin mesleğimizin için kentimizin gelişimi için katkı koyabildiysek bu daha büyük onurdur. İleriki süreç içerisinde İnşallah şubemiz için planladığımız hizmet binamızı tamamlayacağız açılışını İnşallah hep birlikte yaparız. Birkaç yıldır emek sarf ettiğimiz bir iş meslektaşlarımız her şeye layık sosyal alanları ile eğitim alanları ile çok güzel bir bina tasarladık gerçekten… Bizim en büyük özelliğimiz bence gücümüzü üyelerimizden alıyoruz onların verdiği güçle çalışmalarımız devam edecektir. Tabiî ki binamızı ve planladığımız işleri tamamladıktan sonra bayrağı sağlam kurumsal bir yapı ile arkadaşlarımıza devredeceğiz.”
YANLIŞ PLANLAMANIN ACISINI ÇEKMEK
Türk mühendis ve Mimar Odaları Birliği İl Koordinasyon Kurulu Başkanlığını da yürüten Temizkan, koordinasyon kurulu adına neler söyleyecekti? Söyledi bile;
“TMMOB Koordinasyon kurulumuz ilimizde 13 mühendis mimar ve şehir plancı odasıyla faaliyet göstermekte 3700 kayıtlı üyemiz var bu gerçekten büyük bir teknik güç
Bizim istediğimiz ülkemizde ve kentimizde planlamaların ve yatırımların bilimin ve tekniğin gösterdiği şekilde yapılması… Bakın ülkemizde ve ilimizdeki yanlış planlamaların acısını hep birlikte çekiyoruz, verilmiş acele kararlar, mühendislik ve mimarlık mesleği ile uyuşmayan planlamalar, telafisi mümkün olmayan sonuçlar doğurmuştur. Havaalanımız, Özel İdare İşhanımız, Bölge Hastanemizin yeri, yeni mezarlık alanımız, maalesef bunlardan birkaçıdır. TMMOB ihtisas odalarımız TMMOB il koordinasyon kurulumuz, bu konularda tarihe hep not düşmüşlerdir. Tarih de hep bizi haklı çıkarmıştır. Bizler de bu şehrin insanlarıyız, uyarılarımız bir şeyleri engellemek değil, tekniğin ışığında daha güzele ulaşmak, hepimizin amacı aslında daha yaşanabilir bir ülke, daha yaşanabilir bir kent, ortak akıl çok önemli. Acele kararlar ve teknikten uzak kararlar, her zaman yanlışı getiriyor maalesef.”
KENTİN GELİŞİMİ VE KATKILARI
Nitelikli ve yaşanabilir bir kent içini yüreği ile hareket eden Başkan Temizkan’a bu kez sorunun güzergâhını değiştiriyoruz. “Bir Oda başkanı olarak, şehrimizin gelişiminde sivil inisiyatifin yani meslek odalarının STK’ların önemi sizce nedir?”
Sınıfın başarılı öğrencisi Temizkan bu soruya da farklı bir yaklaşım getiriyor; “Sivil inisiyatif, bizce meslek örgütlerinin sivil toplum örgütlerinin o kentin ülkenin yönetim sürecine katkı koymasıdır. Ülkenizin, kentinizin gelişmesini istiyorsanız sadece eleştiren değil katkı koyan bir yapıda olmanız gerekir Sivil inisiyatifin gücü o ülkenin o kentin gelişmişliği ile doğru orantılıdır. Bir meslek odası, bir sivil toplum örgütü, sadece kendi ihtisas alanında değil, ülkesini, kentini ilgilendiren her konuya duyarlı olmak durumundadır. Biz Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği İl Koordinasyon Kurulu olarak, hem de ziraat mühendisleri odası olarak, ülkemizi ve kentimizi ilgilendiren her konuya duyarlıyız. Kentimizin her konuda gelişimi için katkı koymaya çalışıyoruz… Katkı koymaya devam edeceğiz. Tamamen gönüllülük esasına dayalı olarak, birçok kurul, konsey ve platformda çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Kamuyu gücü dinamiklerinin harekete geçmesi için çalışmalara katılıyoruz… Ülkemiz için, şehrimiz için güç birliği çok önemli bunu sağlarsak, kendimiz için değil, kentimiz için düşünürsek, başarıyı yakalayacağımıza inanıyorum… Bu sürece bir nebze de katkımız oluyorsa ne mutlu bize. Kısaca bu ülkenin, bu kentin sakini değil, sahibi olmak durumundayız.” cevabını veriyor.
MOZAİKLER KONUSUNDA GEÇ Mİ KALDIK?
Temizkan’ın şehrimizle ilgili her soruna duyarlı olduğunu biliyoruz. Biliyoruz da acaba şehrimizin tanıtım ve alt yapı sorunları hakkında neler söyleyecekti?
Söylediklerini aşağıda okuyacaksınız; “Öncelikle çok güzel bir şehirde yaşıyoruz bunun farkına varalım… Kentimizin doğal güzellikleri, tarihi dokusu, kültürü ile doğal kaynakları ile keşfedilmeyi bekleyen bir yer burası. Kentlerin mevcut durum tespitleri yapılırken, aynı zamanda bu tespitten yola çıkarak; "Nasıl bir kent istiyorum?" sorusuna da kentte yaşayanlarla birlikte yanıt aramak gerek. Sorunlar tespit edilip, bu şehrin yaşayanları ile birlikte sorunların çözümü noktasında herkesin taşın altına elini koyması gerekiyor. Siyasi erkin öncülüğünde, her kesim taşın altına elini koymak durumunda. Bu şehri tanıtacaksak, öncelikle bu şehre insanları çekmek durumundayız. Ancak, altyapımızı tamamlamadan bunu başaramayız. Gelen insanlar bu güzellikleri gezecek yolları bulamazsa, inecek sorunsuz havalimanı göremezse, konaklamada tam randıman sağlayamazsanız, insanları çekmek ve bu güzellikleri tanıtmak zor olur. Turizm altyapımızın en kısa zamanda tamamlanması gerek, her geçen gün ilimiz için bir kayıptır. Ama maalesef söylemek durumundayım; ilimizde bu süreç çok yavaş işlemekte… Örneğin benim çok önemsediğim bir konu; Mozaikler konusunda çok geç kalıyoruz, bir an önce kaynak temini veya TOKİ’yi devreye sokarak, orada yaşayan insanları mağdur etmeden, kamulaştırmaların tamamlanarak, arkeoloji parkımızın kurulması gerekiyor. Söylediğimiz gibi bu şehir için söylenecek söz ve yapılması gereken çok iş var. Yine de karamsar değiliz, güç birliği ile bunları aşmanın zor olmadığına inanıyoruz. Kent lobisi oluşturmak çok önemli. Bir sorunumuz da bu bence, bireysel faydaları değil, kentsel faydaları ön plana çıkarabilirsek, biraz önce söylediğim gibi kendimiz için değil, kentimiz için diyebilsek, başarıya ulaşırız. Kentin gelişiminin kent halkına her alanda yansıması olacağını bilmek ve buna göre yol haritamızı çizmeliyiz!”
Son olarak neler söyleyecekti Temizkan; “Bir kente sahip çıkacak o kentte yaşayan bireylerdir diyoruz. Kente dair her türlü kararda kentlilerin katılımının sağlanmasını istemek ve kentli haklarını savunmak vazgeçilemez bir görevimizdir. Görevimizin gereklerini yerine getirmeye kararlıyız Doğruları alkışlamaya yanlışlıklarda dik durmaya devam edeceğiz…”
Sevgi, saygı ve dostlukları nakış nakış yüreğine işleyen, kentin gelişimi ve kent halkına her alanda yansıması olacağını bilerek buna göre yol haritası çizme başarı ve gayreti içinde olan Temizkan’a bu zevkli ve yararlı röportaj için teşekkür ediyoruz.
Kaynak: Manşet Gazetesi