Yakın Doğu Üniversitesi'nin (Near East University Cyprus) Türkiye Gazeteciler Cemiyeti ile birlikte gerçekleştirdiği “Yaşam ve Stratejik Kaynaklar Açısından Kıbrıs Konferansı” büyük bir katılımla gerçekleşti.
“Yaşam ve Stratejik kaynaklar Açısından Kıbrıs Konferansa” KKTC Cumhur Başkanı Dr. Derviş Eroğlu, Tarım ve Doğal Kaynaklar Bakanı Sami Dayıoğlu, YDÜ Mütevelli Heyeti Başkanı Yrd. Doç.Dr. İrfan S.Günsel, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Nazmi Bilgin ve Yönetim Kurulu Üyeleri,Dekanlar ,öğretim üyeleri ve Öğrenciler katıldı.
Yakın Doğu Üniversitesi (Near East University Cyprus)Basın ve Halkla İlişkiler Dairesi Müdürlüğü'nden yapılan açıklamaya göre Konferans Şehitlerin anısına bir dakikalık saygı duruşu ve istiklal marşının okunması ile başladı... daha sonra , KKTC Cumhurbaşkanı Sayın Dr. Derviş Eroğlu, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Sayın Nazmi bilgin ve YDÜ Rektör Yardımcısı Sayın Prof. Dr. Hüseyin Gökçekuşu'un açış konuşmalarıyla devam etti.
Cumhurbaşkanının konuşması sonunda Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Sayın Nazmi Bilgin, Cumhurbaşkanı Eroğlu'na Cemiyetin teşekkür plaketini sundu.
Açılış konuşmaları sonunda ayrıca Gazeteciler Cemiyeti'nin yönetim kurulunun oybirliğiyle aldığı karar çerçevesinde Prof. Dr. Hüseyin Gökçekuş'a “ulusal ve uluslararası platformlardaki bilimsel çalışamları yanı sıra KKTC'nin tanıtımına katkıları nedeniyle” üstün hizmet, berat ve plaketi Cumhurbaşkanı Eroğlu tarafından takdim edildi.
Konferasnın ilk oturumunda su ve enerji konusu tartışıldı. Oturumda sırasıyla Prof. Dr. Hüseyin Gökçekuş, Müsteşar (E) Ergün Olgun, Prof. Dr. Sertaç Başeren ile Büyükelçi Mithat Rende birer sunum yaptılar.
“Siyasal Analiz” başlıklı ikinci oturumda ise Doç. Dr. Soyalp Tamçelik, Yrd. Doç. Dr. Murat Özkaleli ve Dr. Hayriye Kahveci de birer sunum yaptılar.
Panel şeklinde gerçekleştirilen son oturumda ise Meclis Başkanı (E) İsmail Bozkurt, Yrd. Doç. Dr. Gürdal Hüdaoğlu, Muharrem Sarıkaya ile Yusuf Kanlı “Su ve Hidrokarbon” konusunu medya gözüyle irdelediler.
Toplantı sonunda bir de sonuç bildirgesi yayımlandı. Sonuç bildirgesinde şu konulara yer verildi:
Tarih boyunca çevre ülkelerin ve küresel güçlerin Kıbrıs’la ilgilenmesinin başlıca sebebi, adanın geostratejik konumudur. Adanın önemi Asya ve Afrika'nın Akdeniz’le birleştiği, Hint Okyanusu’yla eklemlendiği ticaret yollarından kaynaklanmaktadır.
Ancak son zamanlarda yaşanan gerçeklerden hareketle hidrokarbon zenginliğinin çıkartılması, nakledilmesi ve pazarlanması gibi birtakım hususların da ortaya çıktığı görülmüştür. Bu alanda egemenlik, hukuk ve güç paylaşımı açısından netlik olmaması ciddi tartışmalara yol açmaktadır.
Kıbrıs sorunu; mekân, politika, strateji ve güçle birlikte, dördüncü ve önemli bir unsur olarak hidrokarbonla da ilişkilendirilmelidir.
Bu duruma yaşamın en önemli kriterlerden biri olan ve Anavatan Türkiye’den gelecek suyun da ilave edilmesi gerekecektir. Böylece bugüne kadar ortaya çikan çatışmacı kültüre, tezat uzlaşma kültürünün ortaya çıkabilme potansiyeli doğmaktadır.
Aslında Kıbrıs’ın jeopolitik ve jeostratejik konumuna, hidrokarbon ve hidropolitik değerler ilave etmek yeni bir durum değildir. Ancak ilk kez bu kadar çok tartışılmasının sebebi hayata geçme potansiyellerinin yüksek olmasından kaynaklanmaktadır. Hal böyle olsa da hidrokarbon kaynakların Kıbrıs’ta halkların yararına kullanılabilmesi için en az 10 yıl daha gerekecektir. Su gibi hayatın anlamı ve gerçeği olan projenin hayata geçirilmesi ise elle tutulabilir ve gözle görülebilir bir konumdadır.
2014 yılında Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ne Anavatan'dan suyun gelmesi adanın geleceği ve bölge hidropolitiği açısından yeni bir milat olacaktır. Buna göre ilgili tarafları çatıştırmaktan uzak tutacak suyun, Kıbrıs’taki halkların yararına kullanılacağını ve Kıbrıs Rum Yönetiminin de buna sağduyu ile yaklaşacağını ümit etmekteyiz. Ne var ki hidrokarbon konusunda Rum tarafının ortağı Kıbrıs Türk halkıyla paylaşmayı ısrarla reddetmesi sonucu potansiyel zenginlik, şimdiden ilave gerginlik nedeni olmuştur. Su konusunda Türk tarafının barışcı ve paylaşımcı yaklaşımına karşın gelişen Rum tutumu suyun sağlamasını ümit ettiğimiz uzlaşma havasıyla çelişmektedir. Uzlaşma imkanlarının yeni çatışma kaynaklarına dönüşmesi endişe vericidir.
Doğu Akdeniz’de hidrokarbon gibi daha henüz belli olmayan kaynakların ayrıştırıcı özelliğinden soyutlanabilmek için birleştirici özelliği olan suyun kullanılmasında büyük fayda vardır.
Bu amaç için Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’yle Yakın Doğu Üniversitesi’nin birlikte gerçekleştirdiği konferansta hidrokarbon ve hidropolitik konuları tartışılmış ve etkin analizler yapılarak özetle yukarıdaki önerilerde bulunulmuştur.
Mevcut veriler en kısa sürede bir araya getirilerek bir kitap hazırlancak ve geniş kitlelerle paylaşılacaktır.