“YSK’NIN YAPTIĞI TAMAMEN KANUNSUZ BİR UYGULAMA”

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP)Kahramanmaraş İl Başkanı Esat Şengül, Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK) mühürsüz oyları geçerli kabul etmesine ilişkin, bunun tamamen kanunsuz bir uygulama olduğunu söyledi

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP)Kahramanmaraş İl Başkanı Esat Şengül, Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK) mühürsüz oyları geçerli kabul etmesine ilişkin, bunun tamamen kanunsuz bir uygulama olduğunu söyleyerek “YSK Başkanının yaptığı hiçbir açıklama kamuoyu nezdinde ne vicdanları rahatlatmıştır ne de vicdanı olarak kendisi rahat değildir” dedi.

16 Nisan’da Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi için gerçekleştiren halk oylamasında halkın yüzde 51’i ‘Evet’, yüzde 49’u ise oyunu ‘Hayır’ tercihinden yana kullanmıştı. Referandumun hemen sonrasında ise CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu basın mensuplarının karşısına geçerek, YSK’nın seçimi tartışmalı hale getirdiğini söylemiş ve YSK’nın mühürsüz oy kullanımı ile ilgili kararını eleştirmişti. Bunun üzerine ise önceki gün CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan, “Milleti hukuk ekseninde rahatlatacak tek bir karar vardır; seçimin, Yüksek Seçim Kurulu tarafından iptal edilmesidir” açıklamasını yapmış ve seçimin yenilenmesi yönünde karar verilmesi gerektiğini söylemişti. Tüm bunlar olurken Kahramanmaraş’ta CHP İl Başkanı Esat Şengül, ortada olan bu durumla ilgili ilk kez Manşet Gazetesi’ne konuşarak, birbirinden önemli açıklamalarda bulundu.

İşte CHP İl Başkanı Esat Şengül ile yaptığımız röportajın ayrıntıları…

Geçtiğimiz Pazar günü Türkiye’nin geleceği açısından önemli bir referandum sürecini atlattık ve millet kararını Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nden yana verdi. Bununla ilgili neler söyleyeceksiniz?

2002 yılından bu yana cumhurbaşkanımız AK Parti’nin genel başkanlığı, başbakanlığı sürecini yaşadı. En sonda cumhurbaşkanlığı sürecini yaşadı. Tabii lider olarak hitap ettiği kitleye göre müthiş bir misyonu var. Dolayısıyla bu seçimin böyle sonuçlanmasının da büyük ölçüdeki sebebi cumhurbaşkanımıza sempati duyan seçmen kitlesidir. Aksi takdirde şunu tüm Türkiye hep birlikte gördü ki ülke için son derece önemli bir değişiklik yaşanırken bu ne televizyon kanallarında ne mecliste ne STK şahsında ne de toplumun diğer kesimleri şahsında geniş geniş anlatılmadı. Oy veren vatandaş adeta referandumun içerisinde partizan bir kimliğe büründü. Yani CHP’lisi CHP’ye oy vereyim, AK Partilisi cumhurbaşkanına oy vereyim, MHP’lisi de kendi içerisinde yaşadığı şeylerden ötürü kimisi Bahçeli’ye kimisi de Meral Akşener Hanımdan yana oy kullandı. Tabii bunları söylerken bu işi iyi yorumlayıp, iyi anlayan ve ona göre oy veren kişilerde var. Ama o irade inanıyorum ki hayır oyu vermiştir. Çünkü bu değişiklikleri okuyan, yorumlayan herkesin hayır oyu vermesi lazım. Hiç kimse buna okuyup, yorum yaptığı zaman evet oyu vermez. Ama bir evet oyu verilmişse de bu az öncede dediğim gibi cumhurbaşkanına inanan, seven bir özel kitlenin olduğundan dolayı diye düşünüyorum.

Kendi partiniz içerisinden referandumda ‘Hayır’ oyuna karşı çıkıp, ‘Evet’ oyu vereceğini söyleyen muhalif bir grup oldu mu?

Biliyorsunuz Cumhuriyet Halk Partisi sürekli kurultaylarıyla, kongreleriyle, kendi içinde bu tip devrimleri sıkça yaşayan bir siyasi oluşumdur. Böyle olduğu halde bir referandum süreci yaşadık ki dün parti içinde birlikte yarışıp ta genel seçimlerde bazı zaman partinin aleyhine çalışan insanları gördük ki, bu ülkenin geleceği için son derece önemli bir seçim olduğu için geldiler ve bizle omuz omuza çalışma yaptılar. Ben iddia ediyorum; Kahramanmaraş’ta da Türkiye’de de hiçbir CHP’li ‘Evet’ oyu vermemiştir. Bu kadar açık ve net.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun referandumun hemen sonrası Yüksek Seçim Kurulu’na (YSK) dair eleştirileri ve bunun akabinde CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan’ın YSK’ya başvurarak, referandumun iptalini istemesiyle ilgili neler söyleyeceksiniz?

YSK Başkanının yaptığı hiçbir açıklama kamuoyu nezdinde ne vicdanları rahatlatmıştır ne de vicdanı olarak kendisi rahat değildir. Yani televizyonlara çıkıp ta konuşurken ki mimiklerine, hareketlerine baktığınız zaman asla gözü karşısındakinin gözünün içine bakan nitelikte değil, suç işlemiş birisi gibi kafa öne eğik, bu bu yapıldı şeklinde söylüyor. Bunun nedeni de yaptığı şeye kendisi de inanmadığı içindir. Sadece CHP değil, toplumun tüm kesimleri buna kızgın. Neden? 2014’te Bitlis’in Güroymak Belediyesi’nde aynı sebeple AK Partili bir üye YSK’ya itiraz ediyor ve mühürsüz oy kullanıldığı için geçersiz sayılıyor, bunun akabinde de yeniden sayılıyor. Ama ters bir gerekçeyle bugün mühürsüz oyları geçerli sayarak, bir şeye yol veriyorsunuz. Üstelikte bunu maç oynanırken yapıyorsunuz. Bir futbol müsabakası düşünün ki federasyonun UEFA’nın koyduğu, kurallar ve kaideler vardır. Dolayısıyla bir hakem kendi inisiyatifiyle maçın 80’inci dakikasında böyle değil de şöyle diyecek. Böyle bir saçma uygulama dünyanın hiçbir yerinde görülmemiştir. Kahramanmaraş genelinde de benim aynı örnekten tespit ettiğim şeyler var. 2 sandıkta net şekilde tespitimiz var, mühürsüz oy kullanılmış. Bunu ben sabah saatlerinde tespit edip, sandık başında itiraz dilekçesi verdiriyorum. YSK Başkanı çıkıyor, maçın bitimine 10 dakika kala böyle bir açıklama yapıyor. Bu tamamen kanunsuzdur. YSK Başkanının bu yaptığı açıklamanın kanunda yeri olmadığı için CHP Anayasa Mahkemesine gidiyor. Yine alenen sandık başkanının önünde oy kullanılmış. Bu vatandaşın ismini ve soy ismini vereceğim. Bu şahıs sandık başkanının önünde ben filanca partiliyim kimse bana farklı muamele yapamaz. Ben burada oy kullanacağım diyor. Şimdi bu şahıs AK Partili bile olamaz. Böyle bir anlayışı AK Parti’de siyaset yapan yöneticileri de kabul etmesi asla mümkün değildir. Bu tip adamlar nedir? Başka suçları vardır, başka işleri güçleri vardır ve kendini AK Parti’ye kabullendirme anlayışı vardır. Tüm bu söylediklerimiz CHP Genel Başkanımız, genel başkan yardımcılarımız, Kahramanmaraş’ta biz bu itirazı yüzde 51 irade ‘Evet’ vermiş iradeye saygısızlık yaptığımız için değil. Onlarında sonucu içselleştirmeleri açısından yarın öbür gün aynı muamelenin kendilerinin de başına gelebileceğini öngördüğümüz için bunları söylüyoruz. Bir ülkede seçim sonucu yüzde 51, yüzde 49 bandında ise bu kazanılmış bir zafer değildir. Demek ki bu ülkenin yüzde 49’u da bu uygulamanın doğru olmayacağını söylüyor. Yapılan geniş perspektifte yapılsaydı belki sonuçlar daha değişik olacaktı. Kısacası anayasa mahkemesine götürülmesinin sebebi sonucu değiştireceğine inanmıyorum. Ama ortada da bir kanunsuzluk var. Yargı ilk defa bağımsız bir karar verecekse bu uygulamanın kanunsuz olduğunu açıklayıp, YSK’ya gerekli cevabı vermesi gerekir diye düşünüyorum.

Seçim çalışmaları boyunca CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, her konuşmasında eşit koşullarda seçim kampanyası yürütülmediğini söyledi. Gelinen noktada ise yüzde 51 Evet, yüzde 49 Hayır var, eğer seçim çalışmaları eşit koşullarda yapılsaydı sizce bu oran değişir miydi?

Net olarak söyleyebilirim ki eğer bu seçim çalışmaları kapsamında geniş halk kitlelerine bire bir anlatılsaydı o 18 maddeyi Adalet ve Kalkınma Partisi’nin milletvekili de, il başkanı da, belediye başkanları da çıkıp vatandaşa bu uygulama ile bu madde değişikliği ile ilgili net bilgiler verilseydi ben inanıyorum ki yüzde 30’a, yüzde 71 bir sonuç ortaya çıkardı. Çünkü bu toplum duyarlı bir toplumdur. Bu toplum Cumhurbaşkanımızı seviyor ve bu seçim öyle bir seçimdi ki onu sevenin bile hayır demesi gereken bir seçimdi. Bu kadar yetki tek bir insana verildiği zaman yarın öbür gün bunun getireceği sıkıntılarda da tek başına o insan sorgulanır. Onu sorgulamak tabi ki bizim haddimiz değildir ama sorgulama noktasında sorgulayacak olan uluslararası güçler ya da ülkeler ortaya çıkacaktır. Onun için kampanya eşit yürütülmedi. Biz Kahramanmaraş’ta toplantı yapacağımız zaman yer bulamama sorunu yaşamadık ama yaşayan iller oldu. Bu bir eşitsizliktir ikincisi işin medya ve basın ayağı adeta korktu. Basın AK Parti’nin il başkanı gibi çalıştı. TRT’de en çok Evet cephesi faydalandı ve Hayır cephesine yeterince bu olanak sağlanmıyor. Bizim reklam yapabileceğimiz, basından faydalanabileceğimiz, haberini yapabileceğimiz bir ortamımız olmadı. Burada eşitsizlikte zaten kendiliğinden ortaya çıkıyor.

 CHP’nin YSK’ya yaptığı itiraz kabul edilirse ve tekrar referandum kararı alınırsa oy oranı değişir mi?

Ben itirazın kabul edileceğini düşünmüyorum kanunsuzluğa rağmen itiraz edilirse de tabi ki oy oranı önemli ölçüde değişir. Vatandaşın tedirgin olduğu birçok şey vardı. Geçtiğimiz seçimler göz önünde bulundurulduğunda gerek sandık bazında, gerek başka yollarla sürekli seçim kazanmış bir iradenin karşısında insanlar Hayır verecekse bile bir tedirginlik ve kaygı içerisindeydi. Tüm bu şeylere rağmen devletin tüm imkânlarının seferber edilmesine rağmen ortaya kendiliğinden çıkar bir yüzde 49 var. Şimdi bu yüzde 49 inanıyorum ki iptal edilmesi durumunda aynı CHP il başkanı genel başkanı gibi herkes görev alacak. Herkeste şunu biliyor ki bu 18 madde gidip Evet oyu veren bir vatandaşa sağlıklı bir şekilde anlatıldığında o insanın da tercihinin değişeceğine inanıyorum ve böyle bir kitlede tekrar sahalarda daha aktif rol alır. Yüzde 62 gibide Hayır oyu çıkar diye düşünüyorum.

Kaynak: Manşet Gazetesi

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Eğitim Haberleri