2024 yılını, 6 Şubat depremlerinin yarattığı büyük yıkımın ardından toparlanma mücadelesinin sürdüğü bir yıl olarak tanımlayan Yıldırım, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından açıklanan “İl Bazında 2023 Yılı Gayrisafi Yurt İçi Hasıla (GSYH)” verilerinin, depremin Gaziantep ve Kahramanmaraş ekonomisi üzerindeki ağır etkisini net bir şekilde ortaya koyduğunu ifade etti.
"En Büyük Ekonomik Darbeyi Gaziantep ve Kahramanmaraş Aldı"
Yıldırım, TÜİK verilerine dayanarak Gaziantep ve Kahramanmaraş’ın, bölgedeki diğer illere kıyasla ekonomik toparlanma sürecinde en büyük zorluklarla karşılaştığını belirtti. Gaziantep ekonomisinin %1,4, Kahramanmaraş ekonomisinin ise %2 küçüldüğünü söyleyen Yıldırım, şu ifadeleri kullandı:
“Gaziantep ve Kahramanmaraş, 6 Şubat depremlerinden en ağır ekonomik darbeyi aldı. Diğer 9 deprem bölgesi ili büyürken, bu iki önemli sanayi kenti küçüldü. Özellikle Gaziantep’in sanayi sektöründe %9,4, imalat sektöründe ise %10,1 gibi ciddi daralmalar yaşandı. Bu dramatik düşüş, bölgedeki sanayi altyapısının aldığı darbeyi ve toparlanma sürecinde sağlanan desteklerin yetersizliğini açıkça gösteriyor.”
"Desteklerin Dengesiz Dağıtımı Ekonomik Krizi Derinleştirdi"
Deprem sonrası yeniden yapılanma sürecinde kaynakların dengesiz dağıtıldığını vurgulayan Yıldırım, Gaziantep’in toparlanma sürecinde hak ettiği desteği alamadığını belirtti:
“Bölge ekonomisinin bel kemiği olan Gaziantep gibi şehirler, yeterince desteklenmediği için toparlanma süreci yavaş ilerliyor. İnşaat sektörüne yönelen yatırımlar, diğer illerin büyümesine katkı sağlarken, Gaziantep gibi üretime dayalı ekonomilere aynı düzeyde kaynak aktarılmadı. Bu durum, sadece Gaziantep’i değil, tüm bölgenin ekonomik geleceğini olumsuz etkiliyor.”
"Daha Dengeli Bir Destek Politikası Şart"
Gaziantep’in ekonomik toparlanmasının, bölgenin genel refahı için kritik olduğunu belirten Yıldırım, şunları ekledi:
“Deprem sonrası süreçte desteklerin daha adil bir şekilde planlanması gerektiğini sürekli dile getirdik. Gaziantep, yalnızca kendi ekonomisi için değil, Türkiye’nin bölgesel kalkınma hedefleri için de stratejik bir öneme sahip. Daha dengeli bir destek politikası oluşturulmazsa, bu süreçte yaşanan kayıplar uzun vadede telafi edilemez.”