Türkiye'de kişi başına çelik tüketiminin, Avrupa Birliği (AB) ve ABD ortalamasının da üstüne çıkarak 400 kilogramı bulması, bu rakamın gelecek yıllarda 500 kilograma yükselerek üretimin 40 milyon tonu aşmasının beklenmesi, yabancı yatırımcılar için cazip fırsatlar barındırıyor.
Türkiye Çelik Üreticileri Derneği (TÇÜD) Genel Sekreteri Veysel Yayan, AA muhabirine, çelik sektöründeki yatırım ortamına ilişkin değerlendirmede bulundu.
Yatırımcıları etkileyen en temel unsurun, yapılacak yatırımın geriye dönüş süresi ve karlılığı olduğunu belirten Yayan, "Türkiye, dinamik ekonomisi, yüksek tüketim kapasitesi ve pazarlara yakınlığı itibarıyla yatırımcılar için çok cazip bir ülke." dedi.
Türkiye'de yaklaşık 340 organize sanayi bölgesi (OSB) bulunduğunu ve buralarda 2 milyon civarında işçinin çalıştığını ifade eden Yayan, ülkenin sınai altyapısının da istikrarla geliştiğini söyledi.
Yayan, zaman içinde iniş çıkışlar yaşansa da Türkiye'nin talebi canlı bir ülke olduğuna işaret ederek, şöyle konuştu:
"Hükümetler hiç müdahale etmeseler bile Türkiye'nin talebi büyümeye devam ediyor. Bürokratik engellerin kaldırılmasıyla bu talep büyümesi daha da hız kazanıyor. Türkiye'nin yatırımcılara sunduğu en büyük imkan talepteki hızlı artış oranı ve talebin büyüklüğü."
"PASLANMAZ ÇELİK ÜRETİMİNE İHTİYAÇ VAR"
Yayan, Türkiye'de özellikle paslanmaz çelik alanında yatırım ihtiyacı bulunduğunu, burada kapasitenin yeterli olmadığını bildirdi.
Söz konusu ürünlerin ithalatına yaklaşık 1 milyar dolar ödendiğine dikkati çeken Yayan, "Paslanmaz çelik, Türkiye'de inşaatlarda kullanılıyor. Henüz çok yaygın değil ancak bir şeyin talebinin oluşması için öncelikle ona sahip olmak, pazara sunmak gerekir. Bu gerçekleştiğinde Türkiye'deki talebin uyarılacağını, paslanmaz çelik tüketiminin artacağını ve bunu kullanan diğer sanayi sektörlerine de olumlu katkı olacağını düşünüyoruz. Türkiye'de gerçek anlamda paslanmaz çeliği üretecek, ülkeye katma değer sağlayacak yatırımlara ihtiyaç var." diye konuştu.
Paslanmaz çelik kullanımının bu yıl artmasını beklediklerini vurgulayan Yayan, şu değerlendirmede bulundu:
"Türkiye yatırımcılarına talep açısından ciddi bir imkan sunuyor. Türkiye'de kişi başı çelik tüketimi 400 kilogram seviyelerine çıktı. Bizim tüketim seviyelerimiz AB'den ve ABD'den daha yüksek. Bu da kısmen onların altyapı ihtiyaçlarını yüksek oranda karşılamasından ve bizim hala yatırım yapıyor olmamızdan da kaynaklanıyor. Kişi başına çelik tüketiminin önümüzdeki yıllarda 500 kilogram seviyesine yükseleceğini ve üretimin 40 milyon ton seviyesini aşacağını öngörüyoruz. Böyle bir ülkede çelik üretiyor olmak yabancı üreticiler için de avantaj. Çeliğin, ham çelikten başlanarak tüm değer zinciri Türkiye’de kalacak şekilde üretiliyor olması önemli."
"TÜRKİYE KENDİSİNE HIZLI PAZAR BULABİLEN BİR ÜLKE"
Yayan, Türkiye'nin coğrafi konumuyla çeşitli kıtalara ihracat yapılmasına imkan vermesinin de avantaj sağladığını ifade etti.
Bazı ülkelerin Türk çelik sektörünü hedef alan uygulamalarını hatırlatan Yayan, bu gibi olumsuzluklardan etkilenmemek adına sektörün dinamik yapısının ve ülkenin coğrafi konumunun da katkısıyla kendilerine hızla yeni pazarlar bulabildiklerini söyledi.
Yayan, Türkiye'nin çok dinamik bir pazar olduğunu belirterek, şunları kaydetti:
"2020'de Singapur'a, Hong Kong'a ve Uzak Doğu ülkelerine çelik ihracatına yeniden başladık. Geçmiş yıllarda sürekli değişen pazar şartlarına göre pozisyon alabildik. Bir ara 2000'li yıllarda üretimimizin yüzde 72'sini Çin'e satıyorduk, daha sonra AB'ye yöneldik. Orada sıkıntı çıkınca Körfez ve Orta Doğu'ya ihracata başladık. Sonra orada bir kriz yaşandı, o zaman Kuzey Afrika'ya yöneldik. Orada sıkıntı çıkınca Latin Amerika, ABD ve tekrar AB'ye yöneldik. Şimdi AB'de sıkıntı yaşayınca bu defa doğrudan Afrika ülkelerine yöneliyoruz. Biz, dünyanın her ülkesindeki ihtiyaca cevap verecek ürünlerle ihracat yapabiliyoruz."